Gündem Çıkarları yok ama çete var!

Çıkarları yok ama çete var!

18.11.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Aşkın'ın "çete"yle suçlandığı iddianamede, davaya konu olan ihaleden somut çıkar elde edildiğini gösteren delil yer almadı

Çıkarları yok ama çete var

İddianamede, davanın tek tutuklu ismi Aşkın'ın da aralarında bulunduğu 10 sanık, "İspanyol Expansion firmasından tıbbi malzeme alımında usulsüzlük, öğretim üyeleri ve çalışanları fişlemek, kadrolaşmaya gitmek, kadro vermeme, sürgün, tayin uygulamaları yapmak" gibi eylemlerle suçlandı. Van Başsavcılığı, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın hakkındaki iddianamesinde "çıkar amaçlı suç örgütü kurulduğunu" öne sürmesine karşın, davaya konu ihaleden somut çıkar elde edildiğini gösteren bir delile yer vermedi. İddianame; Savcı Ferhat Sarıkaya'nın, Aşkın'la önceden husumeti bulunduğu bilinen Özkan Ünal'ı tanık olarak dinledikten ve Rektör'ü açıkça suçladıktan sonra bilirkişi tayin ettiğini ortaya koydu. Sarıkaya, yine Aşkın'ı suçlayan tanıklardan Mustafa İzmirli'yi bilirkişi olarak atadı.Soruşturmayı YÖK'ün yapmasını engelleyen "çete" suçlaması için gerekli olan "baskı ve cebir" iddialarının önemli bir kısmı, Aşkın'ın çok sayıda kişiyi fişlediği savına ilişkin notlara dayandırıldı. Savcılığın eylülde soruşturmanın bu kısmını ana dosyadan ayırdığı, buna rağmen çete soruşturmasını sürdürdüğü anlaşıldı. Aşkın'ı bu suçlama olmaksızın tutuklayan savcılığın, Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı'nın 13 Kasım'da intiharından 1 gün sonra tanık ifadelerini gerekçe göstererek fişleme soruşturmasını resen başlattığı ve soruşturmayı tekrar ana dosyayla birleştirdiği anlaşıldı. Savcılığın, bir gün sonra da "çete davası"nı açtığı ortaya çıktı.Bazı isimlerin tarikat bağlantılarının araştırılmasını eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün resmi yazıyla istediği de anlaşıldı. İddianamede, "Çeteleşmeye YÖK'ün denetimsizliğinin yol açtığı" savunularak Gürüz hakkında da Ankara Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunuldu. İlginç bilirkişi Öğretim üyelerinden Nurhan Akyüz, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ fişlenen mağdurlar arasında sayıldı.İddianamede, Aşkın'ın tıbbi malzeme alımında çıkar sağladığına yönelik hiçbir delile yer verilmedi. Savcılık, sadece Aşkın'ın girmediği bazı dersler için ek ders ücreti aldığı iddiasını ortaya attı. İhale için oluşturulan komisyondaki üyeler de, Aşkın'dan malzemelerin kabulü konusunda baskı görmediklerini söylediler.İddianamede en büyük çaba, çete suçunun oluşması için zorunlu olan "baskı" ve "cebir" unsurunun varlığının anlatılmasına harcandı. Savcılık, döner sermaye paylaşımı, asistan alımı gibi konuları çeteleşme kapsamına soktu. "Genel olarak görevi kötüye kullanma kapsamında kalan bu işlemlerde jüriye müdahale tabii ki baskı ve cebirdir" denilerek, çete iddiası hukuki temele dayandırılmaya çalışıldı. Delil yok Aşkın'ın kasasında bulunduğu kaydedilen bilgi notlarını getirdiği iddia edilen eski Üniversite Jandarma Karakolu Komutanı, Üniversite Özel Güvenlik Müdürü Saffet Kaya, ifadesinde, "Bilgi notlarını Jandarma İstihbarat hazırlıyordu. Ben karakola gelenleri rektöre veriyordum" dedi. Fişleme jandarmadan İddianamede suç tarihi, ilk ihbar mektubu 5 Nisan'da gelmesine rağmen Aşkın'ın kişisel eşyalarının arandığı 10 Haziran olarak gösterildi. Nisan'da yürürlükteki eski TCK'da "kişisel verileri toplamak" ve "özel hayatın gizliliğini ihlal" suçları yoktu. Savcılık suçu haziranda işlenmiş sayarak 3000 yılı aşan hapis talebinde bulundu. Yeni TCK için tarih formülü