Gündem Çiller’i öldüreceklerdi!

Çiller’i öldüreceklerdi!

08.08.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

1995’te dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in öldürülerek, suikastı PKK’nın üstlenmesinin istendiğini öne süren Fırat, Abdullah Öcalan’ın ise bunu kabul etmediğini iddia etti

Çiller’i öldüreceklerdi

Ergenekon davasının dünkü duruşmasında yazar Ümit Fırat tanık olarak ifade verdi. Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları yerleşkesinde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen davanın dünkü 216. duruşmasında terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıya ısrarla ifade vermek istediğini belirten Fırat, “Demek ki kendisinin de söyleyeceği şeyleri vardı” dedi. Öcalan’ın, avukatları aracılığıyla gönderdiği bir mesajı da aktaran Fırat, “Bir yetkili, Tansu Çiller‘in 1995 yılında öldürüleceğini söylemiş. Bunu da PKK’nın üstlenmesini istemiş. Abdullah Öcalan ise bunu kabul etmemiş. Bunların, Türkiye’nin aydınlanmasını ve ileri gitmesini istemeyen odakların işi olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.

Öcalan’ı etkiledi
Sanık Yalçın Küçük’ün, Öcalan’a sorular yönelttiği videonun izlendiği sırada Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Fırat’a, “Öcalan, Küçük’e ‘Çözümlemeleriniz bize yol göstermiştir’ diyor. Küçük’ün Öcalan üzerinde etkisi var mıydı?” diye sordu. Öcalan’ın Marksist terminoloji açısından yol gösterdiğini ifade ettiğini düşündüğünü belirten Fırat da, “Küçük, ideolojik ve siyasi olarak Öcalan’ı çok etkilemiş insanlardan biridir.
Öcalan oldukça otoriterdir. Küçük, Öcalan’la bu şekilde konuşabilen az sayıda kişiden biriydi” yanıtını verdi . Küçük’ün konuşma yaptığı başka bir videoya ilişkin Pekgüzel’in, “Küçük’ün buradaki ‘En güzel baş Kürt başıdır.
Çünkü başkaldırandır’ şeklindeki beyanlarının Marksist ideolojiden çok bölücülük içerdiğini” kaydetmesi üzerine Fırat, Küçük’ün ajitatif konuştuğunu, mizacının böyle olduğunu söyledi. Pekgüzel’in Küçük’ün arkasında başka bir güç bulunup bulunmadığına ilişkin sorusu üzerine de Fırat, şunları söyledi:
“Küçük’ün arkasında bir desteği yoktu. PKK’ya yanaşarak orada bir kitlenin desteğini aldı. 1996’da Öcalan’a düzenlenecek suikastı da bu kontakları sayesinde haber alarak, Öcalan’a söylüyor. Suikast bu şekilde engelleniyor. Muhtemelen Mesut Yılmaz’dan öğrenmiştir.”

Haberin Devamı

Öcalan’ın avukatı ifade verdi
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde ise Öcalan’ın avukatlarından ve 2’nci KCK davasının tutuklu sanıklarından avukat Doğan Erbaş tanık olarak dinlendi. “Burada Sayın Abdullah Öcalan’ın avukatı sıfatıyla bulunuyorum” diyen Erbaş, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşundan bu yana Kürt halkı için güvenlik bürokrasisinin “mahkeme, karakol” anlamına geldiğini ifade ederek, “Bu nedenle tamamına yakını güvenlik bürokrasisi içinde yer alan ve bir oluşum içinde oldukları iddia edilen çevreler ile Kürt halkının, PKK’nın, Öcalan’ın bir arada tutulması yanlış bir kurgudur” diye konuştu.

Eymür hakkında suç duyurusu talebi
Ergenekon davasında tutuklu yargılanan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, eski MİT müsteşarları Sönmez Köksal, Emre Taner, Şenkal Atasagun ve eski MİT yöneticisi Nuri Gündeş ile yazar Gün Zileli’nin tanık olarak dinlenilmesini talep etti.
Perinçek, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne avukatı aracılığıyla verdiği dilekçede eski MİT Kontterör Daire Başkanı Mehmet Eymür’ün tanık olarak dinlenilmesinin ardından Köksal, Taner, Atasagun ve Gündeş’in de tanıklığa çağrılmasını istedi. Perinçek’in avukatı tarafından mahkemeye verilen bir başka dilekçede ise 26 Temmuz günü tanık olarak dinlenen Alaattin Çakıcı’nın ifadelerinden yola çıkılarak Mehmet Eymür hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulması talep edildi. Dilekçede Çakıcı‘nın “Eymür, Perinçek’i öldürtüp üstüme yıkacaktı” şeklinde ifade verdiği, bu iddiaların da kamu adına takibi gerektiren ağır cezalık bir suç olduğu belirtildi. Eymür hakkında adam öldürmeye teşebbüs ve azmettirme suçlarından işlem yapılması talep edildi. Dilekçede, Çakıcı’nın Ergenekon davasında verdiği ifadelerin, 2000 yılında TBMM Soruşturma Komisyonu’na verdiği ifade ve 2005 yılında tutuklu bulunduğu Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nden avukatı Bozkurt Nuhoğlu kanalıyla yaptığı açıklamalarla doğrulandığı öne sürüldü.