Gündem Fitre bayram namazı öncesinde verilmeli

Fitre bayram namazı öncesinde verilmeli

07.08.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Fitre bir çaresizi doyuracak bir şeyler vermektir. Nebimizin “hurmadan bir sa’ veya arpadan bir sa’” demesi bundandır. Bir sa’ yaklaşık üç kilo gelir ve çaresiz kalmış bir kişiye bir gün yeter. Onu bir gün doyuracak başka bir şey de verilebilir

Fitre bayram namazı öncesinde verilmeli

OKUR - Hocam, Ramazan’ın sonuna geldik; bayram namazından önce fitreleri vereceğiz; merak ediyorum; fitreyi emreden âyet var mı?
YAZAR - Elbette var; Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “(İster hasta, ister yolcu olsun) Orucu tutabilecek güçte olanların bir çaresizi doyuracak fidye (fitre) vermesi de gerekir.” (Bakara, 2/184)
Fidye, ibadetteki eksiği gidermek için ödenen bedeldir. Abdullah b. Abbâs demiş ki: “Allah’ın Elçisi fitreyi, oruçlunun ağzından çıkabilecek boş ve çirkin sözler için temizlik ve çaresiz kalmış kişiler (miskinler) için yemek olsun diye farz kıldı. Kim onu (bayram günü) namazdan önce verirse makbul bir zekât olur. Kim de namazdan sonra verirse sadakalardan bir sadaka olur.” (Ebû Davûd, Zekât 18)
OKUR - Allah’ın Elçisi’nin farz kılma yetkisi var mı?
YAZAR - Elçi, kendinden bir şey katamaz. Allah’ın Elçisi’nin söylediği sözler ya Kur’an âyetleri ya da Kur’ân’dan çıkardığı hükümlerdir.
OKUR - Fitre vacip değil mi?
YAZAR - Fitre Hanefilere göre vaciptir. Onlara göre vacib, kesin olmasa da kuvvetli bir delil ile sabit olan dini görevdir. Onlar şu hadise dayanırlar: “Her hür, esir, küçük ve büyük adına yarım sa’ (yaklaşık 1.5 kilo) buğday veya bir sa’ hurma veya bir sa’ arpa verin.” (Ebu Davud, Zekât)
OKUR - Âyete dayanmamışlar mı?
YAZAR - Hayır, bu konuda bizden başka âyete dayanan yoktur. Nebimiz Kur’ân’a dayandığı için biz daima Kur’ân-Sünnet bütünlüğüne bakarız. Çünkü Allah Teâlâ ona şu emri vermiştir: “Aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet; onların arzularına uyma. Dikkatli ol; Allah’ın indirdiği emirlerin herhangi birinden seni şaşırtabilirler“. (Mâide 5/49)
Âyette “Orucu tutabilenlerin bir çaresizi doyuracak fidye (fitre) vermesi de gerekir.” buyrulduğu için Allah’ın Elçisi sallallahu aleyhi ve sellem fitreyi erkeğe, kadına, hüre ve köleye, hurmadan bir sa’ veya arpadan bir sa’ olarak farz kılmıştır.” (Buhârî, Zekat 77.)
OKUR - Elimdeki meal âyete, sizin verdiğiniz anlamı vermiyor: “oruç tutmaya gücü yetmeyenlere bir fakir doyuracak fidye gerekir” diyor.
YAZAR - O meali verenler, âyetin olumlu anlamını olumsuza çevirerek Kur’ân’daki bütünlüğü bozuyorlar. Çünkü Allah gücü yetmeyenlere bir sorumluluk yüklemez. (bkz. Bakara 286)
OKUR - Küçük çocuklar için fitre verilmeyecek mi?
YAZAR - Hayır, onlar oruç tutmakla sorumlu değiller ki onlar için fitre verilsin.
OKUR - Herkes verebilsin diye mi fitre miktarı az tutuluyor?
YAZAR - Evet, bir çaresizi bir gün doyuracak bir şey vermektir. Nebimizin “hurmadan bir sa’ veya arpadan bir sa’” demesi bundandır. Bir sa’ yaklaşık üç kilo gelir ve çaresiz kalmış bir kişiye bir gün yeter. Onu bir gün doyuracak başka bir şey de verilebilir.
OKUR - Hocalar; fitrenin vacip olması için, temel ihtiyaçlar dışında nisap miktarında bir mala sahip olmak gerektiğini söylüyorlar. Bu doğru mu?
YAZAR - Bu, Hanefîlerin görüşüdür. Onlar bunu fidye değil, sadaka saydıkları için böyle bir görüşe varmışlardır. Fidye olunca oruç tutabilecek durumdaki her müslümana farz olur. Fakirler hem fitre alır, hem de verirler. Verecek bir şeyi yoksa sorumluluğu da yoktur. Çünkü “Allah kimseye gücünün üstünde sorumluluk yüklemez.” (Bakara 2/286)
Bayram günü bayram namazına çıkmadan fitreleri vermelidir. Hadiste şöyle buyrulmuştur: “Kim onu (bayram günü) namazdan önce verirse makbul bir zekât olur. Kim de namazdan sonra verirse sadakalardan bir sadaka olur.” (Ebu Davud, Zekât, 18)
OKUR - Kadınlar bayram namazına gitmeli mi?
YAZAR - Nebimiz bayramlarda eşlerini ve kızlarını namaz kılınan yere çıkarır, bütün kadınların namaza gelmelerini emrederdi. Hanım sahabîlerden Ümmü Atiyye diyor ki: “Her iki bayram gününde de bize verilen emir; adetli kadınları, bakireleri ve evlerinden çıkmayan kadınları çağırmamız ve bayram yerine çıkarmamızdı. Adetli olanlar, diğer kadınlardan ayrı bir yerde dururlardı.” (Buhârî ve Müslim)
Bayram namazlarını ayıran en önemli özellik tekbirlerdir. Çünkü Ramazan ve Kurban ile ilgili âyetlerde şu sözler yer alır: “... Size doğruyu göstermesinden dolayı tekbir getirerek Allah’ın yüceliğini ifade edesiniz diye...” (Bakara 2/185 ve Hac 22/37)
Tekbirler abdestsiz getirilebileceğinden adetli kadınlar arkada durup herkesle birlikte tekbir getirebilirler.
Bugün kadınlar camilerden uzaklaştırılmışlardır. Yeniden eski günlere dönmek ve Nebimizin yaşattığı bayram sevincini onlara da yaşatmak için büyük camilerin çevresinde gerekli tedbirler alınmalıdır.

KURAN’A SORALIM
Bayramlarda yapılan akraba ve dost ziyaretleri, aradaki sevgi ve saygının yenilenmesi için bir fırsattır. Kurân, akrabalarla ilişkilerin sıkı tutulmasına önem vermiştir.
“Adını anarak birbirinizden bir şeyler istediğiniz Allah’a karşı gelmekten sakının bir de akrabalık bağlarına saygı gösterin.” (Nisa, 4/1)
“Allah’a kulluk edin, O’na hiç bir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabalara, yetimlere, düşkünlere, yakın ve uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve size hizmet eden kimselere iyilik edin. Allah, kendini beğenip öğünenleri elbette sevmez. “ (Nisa, 4/36)
“Akrabalarına, düşküne ve yolcuya hakkını ver, elindekileri de saçıp savurma.” (İsra, 17/26)
Nebimiz de şöyle buyurmuştur:
“Allah’a ve âhiret gününe inanan kişi, misafirine ikram etsin. Allah’a ve âhiret gününe inanan kişi, akrabasına iyilik etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!” (Buhârî, Edeb 85)
“Akrabasının yaptığı iyiliğe aynısıyla karşılık veren, onları koruyup gözetmiş sayılmaz. Akrabayı koruyup gözeten adam, kendisiyle ilgiyi kestikleri zaman bile, onlara iyilik etmeye devam edendir.” (Buhârî, Edeb 15)
Bayramlarda ölüler değil diriler ziyaret edilmeli, gönüller alınmalı, küskünlükler giderilmeli, kimsesiz, çaresiz ve hastalara unutulmadıkları hatırlatılmalıdır. Bayramlar bir tatil fırsatı olarak görülüp evi barkı kapatıp yaşadığımız çevreden kaçış değil, akraba ve komşularımızla kucaklaşma vesilesi yapılmalıdır. Bayram ziyaretlerine gelenler için en tatsız durumun çalınan kapının açılmaması olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca ziyaret bekleyenler sadece büyükler olmamalı, büyükler de küçüklere ziyarete gidip onlara yol açıp örnek olmalıdırlar.

SORU CEVAP
Soru: Bu yıl Ramazan Bayramı doğru günde mi kutlanacak?
Cevap: Bayram hilali 7 Ağustos’ta, yani bugün Afrika’nın güneyinde Madagaskar’da, akşam Güneşin batmasından sonra görülebileceğinden 8 Ağustos Perşembe günü Ramazan Bayramı’dır. Bu açıdan ülkemizde bayram doğru günde kutlanacaktır.

Soru: Kabir ziyaretini bayramda mı arife gününde mi yapmak daha iyidir?
Cevap: Bayramlarda kabristan ziyareti dinimizin emri değil, bir gelenektir. Zaman zaman kabir ziyareti yapıp ölümü hatırlamak gerekir.
Sorularınız için mail adresimiz: fetva@suleymaniyevakfi.org
Süleymaniye Vakfı imsakiyesine şu adresten ulaşabilirsiniz: http://www.suleymaniyevakfi.org

Temel dini bilgiler

Faizsiz sükuk gerçekten faizsiz mi?
Son yıllarda, “İslami” diye nitelenen finans piyasalarında, Türkçe adı kira sertifikası olan sükuk kavramı yaygınlık kazandı ve faizsiz kira sertifikası adı altında piyasaya sürülmeye başlandı. Oysa bu sertifikalar, faizli borcun temliki/borç satımı işleminin farklı adla uygulanmasından ibarettir.
Mevcut uygulama hukuken de iktisaden de bir kiralama işlemi değil, rehin gösterilen taşınmazın geliri karşılığında halktan talep edilen borçtur. Kira bedeli adı altında ödenen meblağ ise alacaklılara vaad edilip ödenen faizdir. Bunun fıkıhtaki adı Beyu’l-istiğlal diye adlandırılan faizli borç işlemidir.

Bireysel emeklilik nedir?
Bireysel emeklilik özü ve ruhu bakımından dinen problem taşımayan bir fon yönetim tekniğidir. Fonların birikimcilerden toplanıp belli bir süre değerlendirilip, vade sonunda aslı ve geliri ile birlikte sahibine ödenmesi temeline dayanır. İşletmeci ise verdiği fon yönetim hizmeti karşılığında komisyon alır.
Mevcut bireysel emeklik uygulamaları caiz midir?
Mevcut uygulamada toplanan fonlar faizli alanlarda değerlendirildiği için caiz değildir. Katılım bankaları da onların önemli bir kısmını, faizli olduğunu anlatmaya çalıştığımız kira sertifikalarında değerlendirdiğinden onların yaptığı da caiz değildir.

Doğru bildiğimiz yanlışlar
Hamd; birini, yaptığı iyi bir işten dolayı övmektir. Buna medih de denir. O iyi işi, sizin için yaptı diye övmek şükür olur. Türkçe’de buna teşekkür denir. Kişinin, kendi katkısı olmadan sahip olduğu şeyle övülmesi, sadece medih yani övgü olur. Hamd şükürden, medih de her ikisinden kapsamlıdır.
Birinin size iyi davrandığını söylemeniz, hem hamd hem şükür hem de medih olur. Size yaptığı iyilikten bahsetmeden “O iyidir” demeniz, hamd ve medihtir ama şükür değildir. “Uzun boylu ve zekidir” demek ise sadece medih olur. Çünkü zekâyı ve uzun boyu, kendi çalışmasıyla elde etmemiştir. Bunlar aşağıda olduğu gibi iç içe övgü halkalarıdır.
Her şükür, hamd ve medihtir. Her hamd medihtir ama şükür değildir. Her medih hamd ve şükür olmayabilir.
“el-hamdu lillah” sözünün başındaki “el” takısı, “hamd” kelimesine cins anlamı kazandırır ve “bütün hamdler Allah’a aittir” demek olur. Hamd; birini, yaptığı iyi bir işten dolayı övmek, olduğundan “Yaptığı her şeyi doğru ve güzel yapmak Allah’a mahsustur” anlamı çıkar. Bütün bu anlamları içine alması ve şiirsel bir yapıda olması sebebiyle biz “el-hamdu lillah” sözünü, “Allah neylerse güzel eyler” şeklinde tercüme etmenin uygun olacağı kanaatindeyiz.
“Yaptığı her şeyi güzel yapmak, varlıkların sahibi Allah’a mahsustur.” (Fatiha 1/1Fatiha 1/1)

Günün Âyeti
İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla
“Ateşin karşısında durduruldukları gün onları bir görsen! Derler ki: “Ah keşke geri gönderilsek de Rabbimizin âyetleri karşısında bir daha yalana sarılmasak ve biz de müminlerden olsak. Aslında daha önce gizledikleri şey karşılarına dikilir. Geriye gönderilseler kendilerine konan yasaklara yine dönerler. Çünkü onlar tamı tamına yalancıdırlar. Onlar şöyle demişlerdi: “Dünya hayatımızdan başka hayat yoktur. Biz tekrar dirilecek de değiliz. “Onları bir görecek olsan, Huzura çıkarıldıkları gün Rableri onlara; “nasıl, tekrar dirilmek gerçek değil miymiş” diyecek, onlar da “Rabbimize ant olsun ki gerçekmiş” diye cevap vereceklerdir. Bunun üzerine Rableri, “kâfirlik etmenize karşılık azabı tadın.” diyecektir.” (Enam 6/27-30)