Gündem Gençlerde şiddeti medya besliyor

Gençlerde şiddeti medya besliyor

24.01.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

Çocuklar ve gençlerde şiddet eğilimi gittikçe artıyor. Dizi ve haberlerdeki şiddet sahneleri, sosyal medya, bilgisayar oyunları, aile içi kavgalar, bu durumun başlıca nedenleri. Uzmanlar, uyarıyor: “Şiddet normalleşiyor.”

Gençlerde şiddeti medya besliyor

Şiddet, toplumun her kesiminde artıyor. Gençler ve çocuklar da buna dahil. Kendilerinden küçüklere, yaşıtlarına hatta öğretmenlerine fiziksel, sözel ve psikolojik şiddet uygulayan gençlerle ilgili haberlere sıkça tanık olmaya başladık. Ancak haberlerde çıkanlar buzdağının görünen kısmı. Özellikle de akranları tarafından fiziksel, sözel ve psikolojik şiddet görenler, bu durumu ailelerinden gizleyebiliyor. Bu çocuklar, gördükleri şiddet nedeniyle uzun yıllar üstesinden gelemedikleri psikolojik sorunlarla karşılaşabiliyorlar.

Haberin Devamı

Konuyu, Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Esma Uygun ile Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi’nden Bölüm Başkanı Prof. Dr. Işık Karakaya ve Psikolog Süreyya Kitapçıoğlu’na sorduk. Uzmanlar, şiddet eğilimin artmasındaki en önemli etkenleri şöyle sıralıyor:

“Aile içinde sözel, duygusal, fiziksel yollarla şiddete maruz kalan çocukların bu davranışı bir sorun çözme yöntemi olarak gündelik hayatlarında kullanması. Film, dizi ve haberlerdeki şiddet sahneleri, strateji adı altında normalleştirilen savaş, hırsızlık gibi oyunlarla oradaki davranışları güç olarak algılayarak kendi yaşantılarına yansıtmaları. Çevreden gördükleri şiddet davranışını bir iletişim aracı olarak benimsemeleri.”

Haberin Devamı

15-16 yaşlarında artıyor

Araştırmalarda, şiddetin 15-16 yaşlarında en yüksek seviyeye ulaştığına dikkat çeken Işık Karakaya ve Süreyya Kitapçıoğlu, erkeklerin kızlara oranla fiziksel şiddet kullanımına daha fazla başvurduklarını aktarıyor.

Şiddetin normal görülmesindeki en önemli faktörün toplumsal ve kültürel yapı olduğunu dile getiren Esma Uygun ise toplumda şiddetin bazen normal görülmesi, hakkını arama veya çözüm yöntemi olarak kullanılması, şiddeti sıradan ve günlük yaşamın bir parçası haline getirdiğini söylüyor.

Uygun, Prof. Dr. Jo Groebel yönetiminde UNESCO tarafından 23 ülkede, 12 yaşında 5 bin 141 çocuğun katılımıyla yapılan “Medya Şiddet ve Çocuk” araştırmasından şu bilgileri paylaşıyor: “Televizyondaki şiddet içeren öykülerin karakterleri özellikle erkek çocuklar için çekici rol model. Ülkelerin çoğunda her TV programında, saat başı ortalama 5-10 saldırgan eylem görülüyor. Bu, küresel saldırganlık kültürünün gelişmesine katkı sağlıyor.”

Gittikçe kanıksıyoruz

Medyadaki şiddetin çocuklar üzerinde büyük etkisi olduğunu aktaran Esma Uygun, medyanın, özellikle de dizilerin gerçek hayatta olduğundan çok daha fazla kavga, cinayet, intihar, gasp, darp, cinsel taciz, işkence gibi çeşitli şiddet olaylarına yer vermesi sonucunda çocuklar ve gençlerin şiddeti içselleştirdiklerini vurguluyor. Uygun, “Şiddet içeren olaylar ve sahneler ne kadar sık ve ne kadar uzun ekrana getirilirse bu yayınların yol açacağı zararlı etkiler o derece artmakta” diyor.

Haberin Devamı

Televizyonlarda şiddet içerikli yayınların en çok reyting yapan programlar olduğunu belirten Uygun, “Şiddetin çözüm yöntemi olarak gösterilmesi, şiddeti haklı görülen bir davranış haline getirmekte. Buna maruz kalanlar, gerçek hayatta benzer sorunlarla karşılaştığında şiddeti çözüm olarak görmekte” diye konuşuyor.

Aileler ne yapmalı?

Karakaya ve Kitapçıoğlu, suç ve şiddet olayında uyarı sinyalleri bulunduğunun altını çiziyor ve ekliyorlar: “İçe kapanma, aşırı izolasyon ve yalnızlık duyguları, aşırı reddedilme duyguları, akademik başarının düşük olması, şiddeti yazılar ve resimlerle anlatmak ve kontrol edilemeyen öfke gibi durumlar risk faktörü olabilir. Çocuğu etiketlemeden önleyici çalışmalar yapılmalı.”
Karakaya ve Kitapçıoğlu’nun ailelere uyarıları ise şöyle: “Aile evdeki şiddeti azaltmalı, evi güvenli hale getirmeli, psikolojik rahatsızlık olasılığını düşünmeli, madde kullanım riskini göz önünde bulundurmalı ve buna bağlı olarak çevrenin güvenliğini sağlamalı.” Esma Uygun da ailelere, çocuklarının ergenlik dönemine kadar kullandıkları medya araçlarını kontrol etmelerini öneriyor.

Haberin Devamı