Gündem Haset iyilikleri yok edip tüketir

Haset iyilikleri yok edip tüketir

26.06.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Mutlu bir aile, alın teriyle elde edilen kazanç... Haset hastalığına yakalanmış olan insanlar için bunların hepsi hedef olabilir. Hz. Peygamber, ‘Haset, tıpkı ateşin odunu yiyip tükettiği gibi iyilikleri yer tüketir’ buyurmuştur

Haset iyilikleri  yok edip tüketir

Başkalarının maddi veya manevî bir nimete kavuşmasını çekemeyip ondan mahrum kalmasını temenni etmeye haset diyoruz. Haset hastalığına yakalanmış olan insanlar için her şey hedef olabilir. Mutlu bir aile, alın teriyle elde edilen kazanç, çalışıp çabalayarak sahip olunan makam… Hasetçi için anlatılan bir hikaye oldukça dikkat çekicidir: “Haset dolu birisine şişeden çıkan cin sorar: “Dile benden ne dilersen. Ancak unutma ki ne dilersen komşun iki katına sahip olacak.” Hasetçinin cevabı hazırdır: “Öyleyse bir gözümü kör et!”.

Haberin Devamı

Haset bazan gıpta ile karıştırılır. Gıpta, başkasının sahip olduğu nimetin benzerine sahip olma arzusudur. Allah Resulü “İki kimseye gıpta etmekte sakınca yoktur: Kendisine bahşedilen serveti Allah yolunda infak eden imkân sahibi ve Allah’ın lütfettiği ilmi yaşayıp başkalarına da öğreten kimse” buyurmuştur.

‘3 gece misafir oldum’

Enes b. Mâlik anlatıyor: Bir gün Resûl-i Ekrem ile beraber oturuyorduk. Buyurdular ki: “Şimdi, yanınıza cennetlik bir kişi gelecek.” Az sonra, sakalından abdest suyu damlayan Ensar’dan birisi çıkageldi. Ertesi gün, Allah Resûlü yine aynı cümleyi söyledi. Yine aynı kişi çıkageldi. Üçüncü gün, Hz. Peygamber aynı sözü tekrar etti ve yine aynı kimse geldi. Resûl-i Ekrem kalkınca, Abdullah b. Amr b. Âs, o kişinin yanına giderek kendisini birkaç günlüğüne misafir etmesini istedi.

Haberin Devamı

Hadisenin devamını Abdullah b. Amr’dan dinleyelim: “Üç gece onun yanında misafir oldum. Geceleri kalkıp namaz kıldığını görmedim. Ancak, sabah namazına kadar her uyanışında yatağında sağa sola dönerken Allah’ı andığını ve tekbir getirdiğini işitiyordum. Bu zaman zarfında hayır ve iyilikten başka bir şey konuştuğunu duymadım. Üç günün sonunda onun yaptıklarını küçümser gibi oldum. Kendisine dedim ki: Resûl-i Ekrem üç kere: “Şimdi yanınıza cennetlik bir adam gelecek” dedi. Üçünde de sen çıkageldin. Neler yaptığını görmek ve senin gibi davranabilmek için yanında kalmak istedim. Fakat, çok fazla bir şey yaptığını da görmedim. Seni, Allah Rasulü’nün’ söylediği dereceye ulaştıran nedir? O kişi cevaben, “Benim durumum sadece gördüğünden ibarettir” dedi. Ancak şunu da ilâve etmeliyim ki, ben hiçbir müslümana karşı kalbimde kin beslemem. Allah’ın ihsan ettiği herhangi bir iyilikten dolayı da hiç kimseye asla haset etmem”. Bunun üzerine Abdullah şöyle dedi: “İşte seni o dereceye ulaştıran bizim kolay kolay başaramadığımız bu özelliğindir.”

İhlâs, Felak ve Nâs

Haset ibadetin feyzini, bereketini, ve hayrını siler. Nitekim Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Haset, tıpkı ateşin odunu yiyip tükettiği gibi iyilikleri yer tüketir. Sadaka da aynen suyun ateşi söndürmesi gibi hataları söndürür.”

Haberin Devamı

İnsan kendi kusurlarıyla meşgul olabilir ve herkese rahmet gözüyle bakabilirse, haset hastalığına yakalanma tehlikelerini azaltmış sayılır. Dua, zikir ve ibadete bolca devam etmeyi de ihmal etmemek gerekir. Efendimiz, yatağına gireceği sırada mübarek ellerini birleştirir, İhlâs, Felak ve Nâs surelerini okur, avuçlarına üfledikten sonra vücudunu sıvazlardı. Bunu üçer kez tekrarlardı.

Bir ayet

Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle (el-İsrâ 18/23)

2 soru 2 cevap

- Namaz ibadeti Hz. Peygamber’den önce de var mıydı?
Kuran-ı Kerîm’de Hz. Muhammed’den (s.a.v.) önceki peygamberlerin namaz kılmakla emrolundukları değişik vesilelerle belirtilmektedir. Bundan anlaşıldığına göre namaz ibadeti önceki dinlerde de bulunmaktaydı. Bu ayetlerde eski ümmetlerin namazlarında da kıyam, rükû ve secde gibi temel rükünlerin var olduğu bildirilmekle birlikte nasıl kılındığı tam olarak açıklanmamıştır.

- Tedavi amacıyla cilde sürülen ilaç vb. maddeler abdeste engel olur mu?
Abdest alırken yıkanması gereken bir organın üzerine tedavi amacıyla sürülen maddeler deri üzerinde bir tabaka oluşturmuyorsa abdeste zararı olmaz. Ancak deri üzerinde tabaka oluşturan merhem vb. maddeler yıkandığı takdirde tedaviye engel teşkil etmiyorsa bu organın yıkanması gerekir. Eğer yıkamak zarar veriyorsa ıslak elle üzerine mesh edilir. Mesh etmek de zararlı ise o da terk edilir.

Haberin Devamı

Besmeleyi sesli söylemenin bereketi

Besmeleyi sesli söylemenin ne büyük hayırlara vesile olacağını bilemeyiz. Bunun en güzel misali Peygamber efendimizin ağır ve yorucu geçen Tâif Seferi dönüşünde yaşadığı dikkat çekici hadisedir. Allah Resulü üzgün ve bitkin halde Mekke’ye dönerken yolu üzerindeki bir bağda dinlenmek istemişti. Bu sırada Addas isimli Hıristiyan bir köle Peygamber Efendimize üzüm getirdi.

Resûlullah üzümü yemek üzereyken mübarek dudaklarından dökülen “bismillahirrahmanirrahim” Addas’ın dikkatini çekti ve “Ben buralarda kimseden böyle bir söz işitmedim. Bu sözü söylemek yalnızca peygamberlerin işidir” dedi. Hz.Peygamber ile yaptığı sohbetin sonunda İslam’la şereflendi.

Haberin Devamı

Hazreti Peygamber’den bir dua

Allah’ım, kalbimizi ve amelimizi riyadan, dilimizi yalandan, gözümüzü hıyanetten koru! Her zorluğu bizlere kolaylaştır! Dünya ve ahirette afiyet ver!

Hurmaları taşlayan çocuk

Küçük Râfi hurma ağaçlarını taşlayıp hurmaları yere düşürüp yerdi. Bir gün bahçe sahibi onu yakaladı ve doğruca Hz. Peygamber’in huzuruna getirdi. Şöyle dedi: “Bu çocuk hurmalarımı taşlıyor, cezasını verin.” Peygamberimiz olayı bir de çocuktan dinlemek istedi. Çocuğa sordu: “Yavrucuğum! Hurmaları niçin taşlıyorsun?” Çocuk kısık bir sesle “Acıkmıştım” dedi. “Karnımı doyurmak için yaptım”. Peygamber Efendimiz üzüldü. “Yavrum” dedi. “Hurma ağaçlarını taşlama. Yere düşen hurmaları ye”. Sonra Râfi’nin saçlarını okşayarak onun için şöyle dua etti: “Allah’ım! Bu yavrunun karnını doyur!”.

Bir hadis

Kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır.

Hacı Bayram Camii

Haset iyilikleri  yok edip tüketir


Hacı Bayram Camii, Ankara’nın Altındağ ilçesinin Ulus semtinde bulunan tarihi camidir. Augustus (Ogüst) Tapınağı’nın bitişiğindedir. İlk zaviye olarak yapılış tarihi hicri 831 yılı (1427/1428) olan caminin ilk mimarı Mimar Mehmet Bey hakkında bilgi bulunmamaktadır.

Günümüzdeki mimari yapısı 17. ve 18. yüzyıl camilerinin karakterlerini taşımaktadır. Uzunlamasına dikdörtgen bir plana sahip yapı, taş kaideli, tuğla duvarlı ve kiremit çatılıdır. Cami, adını bahçesindeki Hacı Bayram Türbesi’nden alır. Mihrap duvarına bitişik olan türbe, 1429 yılında yapılmıştır. Kare planlı, sekizgen tamburlu türbenin üzeri kurşun kubbe ile örtülüdür.
Caminin bahçesinde ayrıca 18. yüzyıla ait Osman Fazıl Paşa türbesi bulunmaktadır. Sekizgen planlı yapı, doğrudan duvarlara oturan bir kubbeyle örtülüdür. Eskiden türbede bulunan Osman Fazıl Paşa’nın sandukası sonradan aile mezarlığına götürülmüştür.

Camii ahşap ve ahşap üzerine kalem-işi süslemeleri, çini süslemeleri bakımından da oldukça zengin bir yapıdır. Cami içindeki ahşaplar üzerinde Nakkaş Mustafa’ya ait boyama nakışlar vardır.

Cami 1714 yılında Hacı Bayram Veli’nin torunlarından Mehmet Baba tarafından tamir edilmiştir.

İftar duası

“Allah’ım! Senin rızan için oruç tuttuk, senin verdiğin rızıkla orucumuzu açtık, bizden kabul buyur; çünkü sen her şeyi işiten ve bilensin”

İftarda sema ve tasavvuf müziği

Antalya Genç İşadamları Derneği (ANTGİAD) Üyeleri aileleriyle geleneksel iftar programında bir araya geldi.

Haset iyilikleri  yok edip tüketir


Akra Barut Otel’de düzenlenen iftar programı semazen gösterisi ve tasavvuf müziğiyle başladı. İftarın ardından konuşan ANTGİAD Başkanı Volkan Barutcu, dernek faaliyetleri hakkında bilgi verdi. ANTGİAD’ın adını Antalya’da gururla duyurmaya devam ettiklerini, sosyal yardım etkinliklerinde öncü bir sivil toplum örgütü olmanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade eden Barutcu, “Gençliğimiz ve işadamı kimliğimiz bizi dinamik bir STK yapmakta. Bu yolda daha hızlı bir şekilde yürüyeceğiz ve ANTGİAD’ı daha ilerilere taşımak için daha fazla çaba göstereceğiz” dedi.

İftarda sohbet fırsatı bulan ANTGİAD üyeleri ve aileleri birlikte hoşça vakit geçirdi. Yoğun katılımla gerçekleşen iftar programı daha sonra fasıl ve çocuklara özel gösterilerle devam etti. (Antalya DHA)