Gündem İçi boş ürün satıyorlar!

İçi boş ürün satıyorlar!

16.04.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:

Piyasadaki bitkisel fitoterapi ürünlerinde etken madde bulunmadığına dikkat çeken GETAT Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Erdem Yeşilada, “25 melisa inceledik hiçbiri melisa çıkmadı. Ünlü markalarda da etken madde onda bir seviyesinde. Laboratuvar analizlerimizi marka vererek yayınlasam beni bacaklarımdan vururlar” dedi

İçi boş ürün satıyorlar

Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi (GETAT), bu yıl ikinci kez 24-27 Nisan tarihleri arasında, Cumhurbaşkanlığı’nın himayesinde, İstanbul’da düzenlenecek. Kongre öncesi, başta fitoterapi uzmanları olmak üzere GETAT Bilim Kurulu’nda yer alan uzmanlar, şifa simsarlarına karşı uyarılarda bulunmaya devam ediyor. Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Fitoterapi ve Farmakognozi Anabilim Dalı Başkanı ve GETAT Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Erdem Yeşilada, piyasada satılan birçok bitkisel fitoterapi ürününde etken madde bulunmadığına dikkat çekerek, “Laboratuvar analizlerimizi marka vererek yayınlasak, bildiklerimizi açıklasak beni bacaklarımdan vururlar. Örneğin piyasada satılan altı sarı kantaron yağını inceledik. Üç tanesinin içinde etkili madde yoktu. Diğer üç üründeki etken madde 10’da 1 seviyesindeydi” dedi. Fitoterapi alanında kullanılan bitkisel ürünlerin sadece 28-30 kadarının Sağlık Bakanlığı’ndan izinli olduğunu belirten Prof. Dr. Yeşilada, denetim ile ilgili sıkıntılar olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:

Haberin Devamı

‘80-90 liraya’

“Bitkisel ürünlerin neredeyse tamamına yakını Tarım Bakanlığı’ndan izinli. Ancak Sağlık Bakanlığı’ndan izin alınması da yeterli değil. Çünkü denetimde sorun var. Sağlık Bakanlığı, izin dosyasının hazırlanması için ürünlerin başlangıç analizini istiyor. Ancak sonraki süreçte denetleme veya analizler yapılmıyor. Bakanlıktan bir yetkiliye geçtiğimiz yıl ‘Piyasa kontrolü yapıyor musunuz?’ diye sordum. ‘Herhalde yapılıyor’ cevabını verdi. Üreticiler, Sağlık Bakanlığı’na ürün analizi için piyasadaki en kaliteli numuneyi hazırlayıp sunuyor. Sonrasında denetleme olmadığından hangi ürün veya hammadde ucuz ise firmalar alıp kullanmaya başlıyor. Vatandaşın şifa olsun diye aldığı birçok bitkisel ürün etken madde içermiyor. Vatandaş kandırılıyor.”

Haberin Devamı

Prof. Dr. Erdem Yeşilada, sorunlu olan bitkisel ürünler konusunda şu uyarıları sıraladı:

“Laboratuvar analizlerimizi marka vererek yayınlasak, bildiklerimizi açıklasak beni bacaklarımdan vururlar. Örneğin piyasada satılan altı sarı kantaron yağını inceledik. Üç tanesinin içinde etkili madde yoktu. Diğer üç üründeki etken madde 10’da 1 seviyesindeydi. AVM’lerdeki baharatçılarda satılan kapsül enginarlarını da analiz ettik. İçerisinde etkili madde oranı sıfır çıktı. Bu ürünü 80-90 liraya satıyorlar. Meşhur bazı markaların bile ürünlerinde sıkıntılar var. Propolis konusu revaçta. İçeriğindeki etkili madde ancak alkol ile ortaya çıkabilir. Vatandaşımız inancı gereği sulu denilen ürünü tercih ediyor ancak bu tür ürünlerden medet umulmamalı.”

Uyarmaya devam

“Ülkemizde bilim insanı yerine ulemaya değere verildiğinden, halkımız mağdur ediliyor. Uyarmaya devam edeceğiz. Aktarlar yüz yıllar boyu şifa adresleri olmuş. Ancak günümüzde bu işlevi bırakıp, sadece baharat satmalılar. Uzman diye ekrana çıkan birileri hem kansere, hem hemoroid hastalığına aynı ürünü öneriyor. Sözde uzmanlar, ürün için ‘Üç dakika kaynatırsan hemoroid sorununa, beş dakika kaynatırsan beynine iyi geliyor’ diye anlatıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Eczacı bile olmayan bir kimyager ile ziraat teknisyeni çıkıp ahkam kesebiliyor. Bazı profesör unvanı olan tıp hekimleri de maalesef saçmalıyor. Çok meşhur olmuş isimleri vatandaş biliyor. Kontrol yapılmadığı sürece, bitkisel ürünlerin saflığı firmanın ahlakına kalmış. İlaç analiz ve denetleme sisteminin aynısı bitkisel ürünler için de uygulanmalı. Analizli ve rutin denetimlerden geçen ürünler, sadece eczanelerde satılmalı. Eczacı, bulundurduğu ilacın etkili olup olmadığını firmadan sorgulayacak. Kazanç oranına bakmadan en güvenilir ürünleri satacak. Önemli olan ürünlerin kontrol edilmesi ve halk sağlığı.”

Haberin Devamı

İçi boş ürün satıyorlar

‘25 melisa’da da melisa çıkmadı’

Vatandaşın bitkisel ürünlerle kandırıldığını ifade eden Prof. Dr Yeşilada “Bir çalışmamızda piyasadan 25 tane melisa örneği aldık, hiçbiri melisa çıkmadı. Geçtiğimiz dönem Türkiye’de 50 farklı papatya örneği alıp inceledik. Sadece bir tanesi gerçek papatya çıktı. Analiz sonuçlarında etkili madde apigenin bulamadık. ABD’de zehirli papatya nedeniyle bir bebek yaşamını kaybetti. ‘Matricaria’ cinsinin, ‘recutita’ türü dışındaki ürünlerin içi boş. Açıkta satılan ürünlerin analizinde karaciğerde büyüme ve karaciğer hasarına neden olacak pirozoin alkolitleri taşıyan madde çıktı. Hıfzısıhha’da papatya zehirlenmesi vakaları var. Aktarlardaki ürünlerin içinde etken madde bulunmadığı gibi zararlı maddeler dolu. Bu ürünü yetiştirmek için uzman olmak gerek” diye konuştu.

Haberin Devamı

İçi boş ürün satıyorlar

Sahte hipnozculara dikkat!

Tıbbi Hipnoz Derneği’nden GETAT Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Ali Eşref Müezzinoğlu da şifa simsarlarını ve sahte hipnozculara karşı vatandaşı uyarırken şöyle konuştu:

“Türkiye’de hipnoterapiyi başlatan kişi dayım Hüsnü İsmet Öztürk’tü. Hipnoterapi, bir insanın uykuya dalmadan önceki veya uykudan uyandığı durum. ABD ve İngiltere’de savaş psikozlarının giderilmesi ve rehabilitasyon için de kullanılıyor. Hipnoz en çok diş hekimliği alanında kullanılıyor. Doğum, ilk gece sendromu, aşerme ve bulantı gibi sorunlarda da hipnoz yaygın şekilde yapılıyor. Bizim yaptığımız insanın kendi özünde olan gücü ortaya çıkarmak. Hipnoterapide bilinç açıktır, kişiyi emir-komuta altına almak yönlendirmek, yanlış komut verme gibi bir durum söz konusu değildir. Bunu yapanlara asla kanmayın. Ekranlarda çıkan bazı kişiler hipnoterapi konusunda vatandaşı yanıltıyor.”

Haberin Devamı

Kendilerini hipnoz uzmanı olarak tanıtan birçok simsarın taciz veya dolandırıcılık yapmaya çalıştığını belirten Doç. Dr. Müezzinoğlu, “Şu an beş üniversitede mezuniyet sonrası tıbbi hipnoz eğitimi veriliyor. Bu eğitimler 23 günlük bir zaman dilimini kapsıyor. Şu ana kadar 250 kişiye belge verildi. Hiçbir zaman üç seanstan fazla hipnoterapi uygulamadım. Bir seans 10-20 dakika arasında tamamlanır. Amaç bilinçaltı ve her insanda kendini tamir yeteneğini ortaya çıkarmak. Hipnoz direkt ve endirekt olarak hasta ile göz göze, telkinle yapılır. Bunun dışındaki yöntem ve kişilere itibar edilmemeli” dedi.

İçi boş ürün satıyorlar

“Eline çanta alan ‘ozoncuyum’ diyor”

Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Belce ise ozon terapi uygulamaları konusunda uyarılarda bulunarak şunları söyledi: “Bildiğim bir şey var ki, ozon terapinin iki ucu keskin kılıç. Ozon terapide serbest oksijen radikallerini tetikleme riski var. Bu durum kanseri tetikleme veya kanseri ilerletme riskine yol açabilir. Eline çanta alan herkes ‘ozoncuyum’ diye etrafta dolaşmaya başladı. Hekim olmayan kişilerin bu uygulamayı pazarlamaya çalışmasına asla sıcak bakmıyorum. Yanlış uygulama vücuda zarar verir. Bir tüp kan alıp ozon ile karıştırarak, vücuda enjekte ediyorlar. Bu uygulamaya temkinli yaklaşılmalı. Yayın ve araştırmalar yapılmadan, yetkin olmayan ellerde bu uygulamaların yapılması doğru değil. GETAT Kongresi’nde bu sorunlar masaya yatırılıp çözümler ele alınmalı.”