Gündem ‘İdamlar ibret ve dehşet vericiydi’

‘İdamlar ibret ve dehşet vericiydi’

11.03.2010 - 00:35 | Son Güncellenme:

Siyasetin önemli isimlerinden Yaşar Okuyan, 12 Eylül’de yaşananları ve yaşadıklarını ‘O Yıllar - 12 Eylül’den Anılar, Mektuplar ve Belgeler” adlı bir kitapta topladı

‘İdamlar ibret ve dehşet vericiydi’

Türk siyasetinin ünlü simalarından Yaşar Okuyan, 12 Eylül askeri darbesi döneminde yaşananları ve yaşadıklarını, Doğan Kitap’tan çıkan “O Yıllar - 12 Eylül’den Anılar, Mektuplar ve Belgeler” adlı anı kitabında topladı.
O dönemde MHP Genel Sekreter Yardımcısı olan Okuyan, 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında gözaltına alındı, yaklaşık 2 yıl hapis yattı. Hakkındaki davalardan beraat eden Okuyan, ANAP’la tekrar siyasete döndü ve bakanlık da dahil birçok görevde bulundu. Okuyan’ın kitabından bazı bölümler şöyle:

Cinayetlerin arkasındakiler
1993 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü’nün terör ve anarşiyle ilgili bir raporunda MHP suçlanmıştı. Bunun üzerine MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, 23 Eylül 1993 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü’ne çok sert bir mektup göndererek ‘Bütün cinayetlerin arkasında ya bir MİT mensubu ya da bir emniyet mensubu her zaman görülmüştür’ diyebilmiştir...

Evren’e kızıyordu
Türkeş, Evren’e çok kızıyordu. MHP ile Marksist teröristleri aynı kefeye koyduğunu, MHP’yi toptan suçlu ilan ettiğini düşünüyordu. Bunun MHP’ye ve kendisine yapılmış çok büyük bir haksızlık olduğunu ifade ediyordu. Evren’in burada maksatlı bir davranışının olduğunu ve hele ihtilalden sonra ortaya koyduğu tutumun, MHP’lilere yapılan işkence ve zulme sessiz kalmak suretiyle onay verdiğini söylüyordu...

Dehşet verici cevap
İdam edilen birçok isimle ilgili ibret ve dehşet verici bazı durumlar söz konusuydu. Erdal Eren’in 17 yaşında olduğu halde asılması, Mustafa Pehlivanoğlu’nun mahkemesi sonuçlanmadan idam edilmesi gibi. Bu olayla ilgili rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun iddiasına göre, Mustafa Pehlivanoğlu’nun idam kararı çıkıyor. İnfaz edilmek üzereyken mahkeme Pehlivanoğlu’nun suçlandığı olayda silah kullanmadığını tespit ediyor. Yeni bir karar veriyor. Avukatları gece yarısı mahkeme tutanağıyla beraber Milli Güvenlik Konseyi’ne ulaşıp, infazın durdurulmasını talep ediyorlar. İddiaya göre Evren’e bu durum intikal ettiriliyor ve dehşet verici bir cevap alıyorlar. Evren, ‘Bana da öyle bilgi geldi. Ama artık çok geç infazdan dönemeyiz’ diyor...

Şeriatçı Danışma Meclisi’nde
Gelelim irtica tehlikesine. Darbeciler TBMM’yi feshettikten sonra yerine 160 kişilik bir Danışma Meclisi kurdular... Kendileri açısından çok sağlam, darbecilerin gerekçelerini içine sindirmiş kişileri süzgeçten geçirip tespit ettiler. O Danışma Meclisi’ne atadılar... Darbecilerin bizzat seçtiği Danışma Meclisi üyelerinden biri de Çanakkale ilinin temsilcisi olarak atadıkları Mehmet Pamak’tır. Mehmet Pamak, daha sonraki süreçte Muhafazakar Parti’nin genel başkanı oldu. Yine aynı Mehmet Pamak’ın sonrasında Mazlum - Der genel başkanlığına gelmesine ve o dönemde şeriat talepleri içeren açıklamalarına şahit olduk...

Türkeş’in evliliği
Nikâhın gizlilik içinde yapılmasına karar verildi... Seval Türkeş o dönem bizim ülkücü kız öğrencilerin liderlerinden biriydi. Nikâh çok büyük bir gizlilik içinde hazırlandı ve imzalar atıldı. Yalova’ya Seval Hanım ile iki kız arkadaşı ve kardeşleri gelmişti... Dedemin evinde bir masa kuruldu. Herkes yerini aldı. Nikâh kıyıldıktan sonra hatıra fotoğrafları çektirildi. Fotoğrafları da ben çektim. Herkesin morali gayet iyiydi... Türkeş’in evlendiği kısa süre sonra duyuldu. Doğal olarak kıyamet koptu. Çok üzerimize geldiler. Bazıları Türkeş’e bu olayın ardından biraz mesafe koydular ama kısa sürdü.

Haberin Devamı

AJANLAR YERLEŞTİRİLDİ
Ülkücü kesimin içinde de, solcu kesimin içinde de karşılıklı ajitasyonlar yapıldı. Sağ ve sol örgütlerin içinde, MİT, emniyet, yabancı istihbarat servisleriyle ilişkili adamların olduğu ortaya çıktı. MHP Davası’ndan bildiğim Engin Örgüören, Hicabi Koçyiğit, Ali Yurtaslan... Ama bu tip adamlar Dev-Sol davasında, DİSK davasında da varlar. 12 Eylül öncesi büyük olayların hepsi ajan işidir. Bu sağ için de sol için de geçerli. 1 Mayıs 1977’de Taksim’de 37 insan öldürüldü. Duvara yazı yazanları yakaladılar da, niye 1 Mayıs’ta o insanları katledenler bulunamadı?...