28.12.2017 - 01:30 | Son Güncellenme:
Haslet Soyöz
Jamil Cacha tam 30 yıl Şam Üniversitesi’nde resim öğretmenliği yapmış. Bu sırada öğrencisi olan Hüda’yla evlenmiş. Hüda kumaşlardan süslemeler üretiyor ve her gün Jamil’e nefis Arap yemekleri yapıyor. Jamil’le ilk karşılaştığımda bir evin bahçesindeki küçük atölyesinde balık heykeli yontuyordu. “Her çeşit taşla çalışırım” diyor. “İdlip’te en çok serpantin (yılan taşı) bulunur, bu taş Hatay’daki serpantin taşlarıyla aynıdır. İşlemesi kolay olan bir malzemedir. Tercih ettiğim iki taş daha var, oniks ve silis. Türkiye taş açısından tam bir cennet.” En çok bizon ve baykuş heykelleri yapmayı seviyor. Güzel bir taş bulduğunda o taşın içinde sakladığı figürü, gözleriyle o taşın röntgenini çekerek yontmaya başlıyor. Savaştan önce Beyrut ve Hollanda’da açtığı sergilerden bahsediyor. Suriye de 10 yıl önce çok güzeldi, sanata çok önem verilirdi. Hemen hemen tüm ülkelerin diplomatları atölyemi ziyaret ederlerdi, çoğu dostumdu. Savaş çıkınca aydınlar ve durumu iyi olan çoğu Suriyeli Şam’a, durumu iyi olmayanlar ise Türkiye’ye sığındı” diyerek sürdürüyor konuşmasını. Lübnan asıllı ressam, şair ve filozof Halil Cibran’ı seviyor ve dünyaya onun felsefesinden bakıyor.