Kadının sorunu her yerde aynı

AK Parti’nin İzmir’de seçimi kazanması için teşkilatın her bir üyesi kadar canla başla çalışan biri daha var. O da Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Nihat Zeybekci’nin eşi Ayşen Zeybekci. 4 çocuk annesi, iş kadını Zeybekci, eşinin seçim çalışmalarına destek için sessiz sedasız haftalardır Denizli-İzmir arasında gidip geliyor. Bir günde 10’u aşkın programa katılan Zeybekci, kendi değimiyle “Nihat Bey’in ulaşamadığı yerleri” ziyaret ediyor, selamını iletiyor, sorunları dinliyor, İzmir projelerini anlatıyor. Kadınlar, yaşlılar ve engelli vatandaşlarla evlerinde buluşan Ayşen Zeybekci’ye ziyaretlerinde biz de eşlik ettik. Menderes ve Görece’de kurs merkezleri, seçim ofisleri ve ev ziyaretleri gerçekleştiren Zeybekci’nin aynı gün 7’nci durağı İzmir Nevval Salih İşgören Huzurevi oldu. Yaşlılarla selamlaşan, tek tek hatırlarını soran Zeybekci, kendisine iletilen doktor ve kuaför isteklerini de not aldı. Huzurevi sakini Şerife Karagözlü, söylediği ‘Çökertme’ şarkısıyla ziyarete renk kattı. Ayşe Güler ise, Zeybekci’ye yağlı boya tablosunu hediye etti. Zeybekci de, “Evimin en güzel köşesine asacağım” dedi.

Zeybekci, ardından felç geçiren 82 yaşındaki Tomris ve eşi İbrahim Özürrer’i evlerine misafir oldu. Ardından Fırat Kalkanı Harekatı’nda şehit olan astsubay üstçavuş Yahya Efiloğlu’nun ailesini ziyaret etti, akşam saatlerinde de Kemalpaşalı kadınlarla buluştu. Yoğun programında Zeybekci’ye İzmir’de hedeflerini, oy şanslarını ve ithal aday tartışmalarını sorduk...

- Seçim çalışmaları için kaç gündür sahadasınız?

Şubat ortasından bu yana, yaklaşık 4 haftaya yakın sahadayım.

- Siz ayrıca bir anne ve iş kadınısınız... Günde kaç ziyaret yapıyorsunuz?

Bugün 12 ziyaretimiz olacak. 4 çocuğum var ama ikisini evlendirdim. Evde iki oğlum daha var. Biri lise 3, biri de ortaokul 3’üncü sınıfta. Biraz onlar için zor oluyor. Ama bir gün, iki gün Denizli-İzmir arasında gidip gelerek o açığı kapatmaya çalışıyorum. Büyük oğlumuz ve kızımızı da yetiştiriyoruz. Onlar da işlerimizde idareci olarak yer aldı. İşlerimi de bu süre zarfında uzaktan takip ediyorum.

- Hep böyle miydiniz?

Evet. Seçim dönemleri Nihat Bey’in yanında bizzat yer alıp kadınlara ulaşmak konusunda daha çok... Kendisi büyük topluluklara hitap ediyor doğal olarak. Hem kadınlarımıza hem de evlerdeki vatandaşlarımıza ulaşma konusundaki açığı ben kapatmaya çalışıyorum. Nihat Bey’in projelerini, yapacaklarını, hayallerini ikinci ağızdan anlatma fırsatı buluyorum. Bu şekilde daha etkili oluyor. Kendisinin, ‘Mutlaka burada olman gerekiyor’ diye bir diktesi yok. Gönüllü olarak sahadayım.

- Programınızı kendiniz mi oluşturuyorsunuz?

Aslında çerçeveyi ben çiziyorum. Daha sonra da partideki arkadaşlarımızla birlikte bu programı oluşturuyoruz.

- Kaç kişilik ekipsiniz?

Çok kalabalık. Hem il hem ilçe kadın kolları yönetiminden arkadaşlarımızla hareket ediyoruz. Bununla beraber gönüllü olarak çalışmak isteyen arkadaşarımızı da yanımıza alıyoruz.

- Nihat Bey’in İzmir Büyükşehir adaylığını duyduğunuzda ne tepki verdiniz?

Nihat Bey artık siyaseten artık neredeyse görevini bitirmişti. Tecrübesi tabii ki çok ama bir iş kadını olarak böyle güçlü, donanımlı biriyle çalışmak ve şirketlerde onun yer almasını, tekrar yönetimde olmasını arzu ediyordum. Ancak Cumhurbaşkanımızın böyle bir görevi Nihat Bey’e vermek istemesi karşısında da Nihat Bey’in her zaman olduğu gibi yine yanında yer aldım. Çünkü, İzmir gerçekten hizmetle tanışması gereken illerimizden biri. Onu Türkiye ile aynı seviyeye getirmek için güçlü hizmet, çok çalışan ve hedefine odaklanan birisiyle olabilirdi ancak. Cumhurbaşkanımızın da Nihat Bey’i tercih etmesindeki etkinlerden biri de o. Nihat Bey’e inancım bu konuda sonsuz. Daha önceki çalışmalarından da biliyorum. İzmir’i Türkiye ile aynı lige sokacağından şüphem yok. Hangi kararı almış, hangi görev verilmişse ben her zaman onun yanında oldum.

‘Belediye binasına girmemek felsefem’

- Birçok ziyarette bulundunuz, sizce İzmirli kadınların en büyük sorunu ne?

Kadının sorunu aslında her yerde ortak; çocuk ve çocukların geleceği. İzmir’de kadınlarımız da sosyal belediyecilikle ilgili temel problemlerini aktarıyor hem de çocuklarının geleceği adına kaygılı. Bu yüzden Nihat Bey de projeleri arasında genç ve çocuklarımıza büyük yer verdi. Ve neredeyse gittiğimiz tüm evlerde, toplantılarda kadınlarımızın yol, kanalizasyon, içme suyu ve çöp problemi ile karşımıza çıkmaları oldukça üzücü. Tecrübeli bir belediye ile artık bunlar çözülmüş olmalıydı.

- Nihat Bey seçimi kazanırsa, çalışmalarınız devam edecek mi?

Nihat Bey’in başkanlık döneminde de, belediye hizmetlerinde ve çalışmaların hiçbirinde onunla yer almadım. Benim temel felsefem belediye binasına mümkünse girmemek. Çünkü, orası kamusal hizmetlerin yapıldığı bir alan. Eşlerin bunun içine girmesi sıkıntı doğurabileceği endişesi ile uzak durdum. Ama sosyal proje ve hizmetlerin uygulanması konusunda, eğer ihtiyaç olursa, sahada birebir gönüllülerle çalışma yapacağım.

- Şu soruna öncelikle çözüm bulmalıyız dediğiniz ne oldu?

Engelliler, evde bakım hizmetleri ve kadınlarımızın meslek edindirme kursları oldu. Bunlar öncelikli olmalı ve bu alanlarda çalışmayı çok arzu ederim.

- Çok tartışılan ‘ithal aday’ konusunda ne düşünüyorsunuz?

Bunlara gülüp geçiyoruz. Çünkü Egeli bir insanın, hemen iki saatlik bir mesafede doğmuş, büyümüş ve İzmir’i artık avucunun içi gibi bilen, İzmir’de yaşamasa bile İzmir’de çocukluğunda gençliğinde çeşitli zamanlarda olmuş birisinin ithal diye adlandırılması açıkçası komik geliyor. Çünkü, Egeli bir insan aynı zamanda İzmirlidir.

‘Sonuçları kestirmek zor ama umutluyum’

- Seçimlerde Nihat Bey’in şansını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gittiğimiz yerlerde İzmirli bizi hep güzel karşıladı. Bugüne kadar radikal bir tepkiyle karşılaşmadım. Sonuçları kestirmek zor tabii ki. Ama umutluyum. Çünkü, İzmirli gerçekten hizmet istiyor, “Yeter bıktık” diyor. Bu tepkilerin hepsi oya dönüşürse, İzmir hizmet belediyeciliği ile tanışacak.

- İzmir’de nerede yaşayacaksınız?

Bayraklı’da bir evimiz var. Seçimlerden sonra bunu tekrar değerlendiririz.

- İzmir’in en çok neresini seviyorsunuz?

Her bir köşesi çok güzel. Ama Kemeraltı biraz daha özel. Tarihi dokusu çok güzel. Ama Kordon’da çay içmenin keyfi de başka bir yerde yok...