Kanser hastasına Hepatit B'li kan mı verildi?

EGE Üniversitesi Hastanesi'nde ilik kanseri tanısıyla tedavi gören 39 yaşındaki Nezir Ok'a hastanenin kan merkezinden verilen kanın Hepatit B'li olduğu şüphesi ortalığı karıştırdı. Bağış kampanyası başlatılan kan merkezinde aşırı yoğunluktan hata yapıldığı öne sürülürken, Merkez Müdürü Prof. Dr. Yeşim Aydınok, “Bizimki bilimsel boyutta bir şüpheydi. Bu teorik riske göre hastaya bir takım koruyucu önlemler aldık. Ama sonuçta bu teorik riskin de var olmadığı bilgisine ulaştık. İçimiz rahat” dedi.

Hastalarına kendilerinin alıp incelediği kanları vermek isteyen ve bu nedenle Kızılay'dan alınan kanları kabul etmeyen Dokuz Eylül ve Ege Üniversitesi Hastaneleri Kan merkezleri zaman zaman ihtiyaçlarını karşılamak için bağış kampanyaları düzenliyor. Nitekim geçen hafta Ege Üniversetis Hastanesi Kan Merkezi de ‘Kan bağışı, can bağışı’ adı altında kampanya başlattı.

Kampanya devam ederken, merkezde çalışan ancak adının açıklanmasını istemeyen bir doktor, 2 ayı aşkın süredir Dahiliye Kliniği'nde ilik kanseri tedavisi gören Nezir Ok'a 28 Şubat günü Hepatit B'li kan verildiğini iddia etti. Hastaya 4187 donör numaralı, 5193 nolu Hepatit B saptanan kanın verildiğini belirterek iddialarının doğru olduğunu savunan doktor, “Kan merkezinde ağır çalışma koşulları bu hataya yol açtı. Kan Hepatit B'li olduğu bilindiği halde yanlışlıkla kliniğe gönderildi ve hastaya nakledildi. Ardından da hastanın doktoruna yanlışlık yapıldığı belirtildi, hastaya koruyucu tedaviye geçildi” dedi.

Nezir Ok'un doktoru Dahiliye Kliniği'nden Doç. Dr. Mahmut Bödü, hastaya kan merkezinden gönderilen kan ürünü trombosit verdiklerini, hepatit B uyarısı yapıldıktan sonra da gerekli önlemleri aldıklarını söyledi. Doç.Dr. Bödü, “Kanın hepatit B açısından şüpheli pozitif olduğu söylendi. Hastaya hemen önlem olarak immunglobilin verildi. Hastada herhangi bir aktif enfeksiyon tablosu oluşmadı. Çünkü hasta daha önce hepatit B mikrobuyla karşılaşmış, taşıyıcı olduğu belirlendi. Böyle olması hastayı aktif enfeksiyondan korumuştur. Hastanın sağlığını ve hastalığın seyrini olumsuz yönde etkileyecek bir risk yok” diye konuştu.

TEORİK RİSK ŞÜPHESİ

Ege Üniversitesi Hastanesi Kan Merkezi Müdürü Prof. Dr. Yeşim Aydınok ise iddialara ilişkin şunları söyledi:

“Teorik riskle gerçek riski ayırmak gerekir. Bu teorik bir risk, bilimsel boyutta bir şüpheydi. Şüphede kaldık, acaba bulaştırma şansı olabilir mi? Biz böyle durumlarda çok hassasız. Dolayısıyla en düşük olasılıkları bile biz alarm olarak algılarız ve ona göre tutumlar alırız. Hastayı da donörü de takibe aldık. Bizim alanımızda her geçen gün farklı farklı açılımlar oluyor ve bunlara ilişkin donanımlarımız oluyor. Biz donanımlarımızı hastaya en üst seviyede yansıtmakla sorumluyuz. Dolayısıyla şüphede Rüçhan Hanım'ın (Kan Merkezi Sorumlusu Prof.Dr. Rüçhan Sertöz) donanımlarından kaynaklı. Yoksa verilmesinde birşey yok. Acaba şüphesi kendi içinde oluştuğu için o hastası adına bu riski görmek istemedi ve bu tür önlemler alındı. Ama bir yandan yürüttüğümüz çalışmayla da zaten bu kaygılarımızın yersizliğini biz de anladık. Ortada hastanın aleyhine sonuçlanacak herhangi bir durum yok. O açıdan bizim de içimiz rahatladı. Teorik riskten yola çıktık, birçok şey yaptık ama bir takım art niyetli insanlar bunu bekliyorlardı. Bir teorik riskin peşinde koşuyorsak bu hastamıza verdiğimiz değerdendir. Saklayacak hiçbir şey olmadığı için donör numarasına kadar elinize geliyor.”

‘BANA RİSK YOK DEDİLER’

Hastalanmadan önce boyacılık yapan babası Nezir Ok'a refakat eden 18 yaşındaki Mustafa Ok, “Çok korktum ama doktorlar verilen kanın babamın sağlığına herhangi bir tehlike oluşturmadığını söyledi. Şu an yapacak birşey yok, bekleyeceğim, takip edeceğim” dedi. 1.5 yıl önce ilik kanseri tanısı konulan Nezir Ok'un sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu, bu arada kemik iliği nakli için yakınlarının tarandığı belirtildi.