Gündem Kızıltepede mızrak çuvala sığmıyor!

Kızıltepede mızrak çuvala sığmıyor!

01.01.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kızıltepe iddianamesinde ifadeleriyle polis operasyonunun başlamasına gerekçe gösterilen itirafçının birgün sonra yakalandığı ortaya çıktı. Evde bulunan iki avukata ait kartvizitler "örgüt üyeliği" için kanıt olarak gösterildi

Kızıltepede mızrak çuvala sığmıyor

axgun011.jpg Kızıltepe Savcısı Pınar Akkoç Haktanır, 21 Kasımdaki olayla ilgili iki ayrı fezleke hazırladı. İlk fezlekede, ölümlere neden olan dört polis hakkında 6 - 12 yıla kadar hapis talebiyle dava açılmasını isteyen savcılık; ikinci fezlekede Makbule Kaymazı bölücü örgütün "sair efradı olmak"la suçladı. Diyarbakır Başsavcılığına gönderilen ikinci fezlekeye ait soruşturma dosyasında, zaman zaman örgüt davalarına da giren Diyarbakır Barosuna kayıtlı Metin Kılavuz ve Ayla Akad adlı avukatların kartvizitlerinin de kanıtlar arasında gösterilmesi dikkat çekti. Kızıltepede Ahmet Kaymaz (31) ile 12 yaşındaki ilköğretim okulu öğrencisi oğlu Uğur Kaymazın ölümüyle sonuçlanan olayın ardından anne Makbule Kaymazın "örgüt üyesi" olduğu iddiasına gösterilen kanıtlardan birisi, evde bulunan iki avukata ait "kartvizitler" oldu. İlk fezlekeyi iddianameye dönüştüren Mardin Başsavcılığı da, 27 Aralıkta dört polis hakkında dava açtı. İddianamede, "operasyon düzenleme nedenleri" olarak "155 ihbar hattına açılan bir telefon, itirafçı Öztürkün ifadeleri ve istihbari bilgiler" sıralandı. Ancak soruşturma dosyasında yer alan Mardin Emniyetinin Kızıltepe Başsavcılığına gönderdiği 24 Kasım tarihli yazı, itirafçı Öztürkün operasyondan bir gün sonra, Gaziantepte yakalandığını ortaya koydu. Yazıda, Öztürkün "22 Kasımda, emniyetin 5255 nolu ihbar hattına gelen telefon üzerine akrabalarının yanında yakalandığı ve Mardin emniyetine teslim edildiği" anlatıldı. Savcı - polis çelişkisi Yazıda, üç aydır Mardinde faaliyet gösteren "Hamza" kod adlı Öztürkün verdiği ilk bilgilerde, "Kabat" kod adlı örgüt üyesinin jandarmaya yönelik eylem düzenleyeceğini ve eylem yerine en yakın milis evinde kalacağını anlattığı kaydedildi. Öztürkün, örgüt üyesini ağırlayan milisin kim olduğunu bilmediğini, ancak silahların önceki eylemlerde de kullanıldığını anlattığı, Kabatın milislerle buluştuğu 20 Kasımda örgütten kaçtığını söylediği ifade edildi.Daha sonra hazırlanan iddianamede, Ahmet Kaymazın, evinde sakladığı öne sürülen "Kabat" kod adlı Nusret Balinin gizlice kaçması için oğlu Uğuru kullandığı, polislerin çocuğu bu nedenle tanıyamadığı savunuldu. Ancak iddianamede, çatışmayı başlattıkları iddia edilen Uğur ve Ahmet Kaymazın "sırtlarından da vuruldukları" belirtildi. Kaymazı tanımıyordu İçişleri Bakanlığı müfettişleri, 12 yaşındaki Uğur için "terörist" ifadesi kullanan Mardin Valisi M. Temel Koçakların herhangi bir suç işlemediğini ve sorumluluğu olmadığını belirtti. İl Emniyet Müdürü İsmet Taşhanın konumunu da değerlendiren müfettişler, operasyonun gerek adli, gerek idari olarak yasa ve yönetmeliklere uygun gerçekleştirildiğini kaydetti. Müfettişler, ilçe savcısı Pınar Haktanır Akkoçun mevzuata uygun davrandığını savundu. Operasyon mevzuata uygun İddianameye büyük tepki TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi, CHP Mersin Milletvekili Hüseyin Güler: Hayretle karşıladım. Biz en ufak bir çatışma izi görmedik. Savcı Hanım bunları kanıtlamak zorunda. Savunma refleksiyle hazırlanmış bir iddianame. Biz mahkemede de olayın takipçisi olacağız. Çatışma halindeki şahsın vücudundaki kurşun izleri değişik bölgelerde olur. Uğur Kaymazdakiler çok düzenli. Emniyet bize evde silah bulunmadığını sadece PKK sempatizanı olduklarını söylemişti.İnsan Hakları Derneği Başkanı Yusuf Alataş: En iyi savunma saldırıdır mantığı. "Olsa olsa biraz aşırı davranılmıştır" diye hazırlanmış bir iddianame. Kadıncağız (Makbule Kaymaz), ölümlerin hesabını mı sorsun, örgüt üyesi olmadığını mı kanıtlasın? Ama bunun peşini bırakmayacağız. Hazırlayan savcı hakkında yasal başvuruda bulunacağız.Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Yavuz Önen: Çok kötü bir polisiye senaryo bu. "Güvenlik güçlerinin elini soğutmayalım, görev yapma şevkini kırmayalım" anlayışı sürüyor. Bir yandan suçlular korunurken, bir yandan da anne suçlanarak, mağdurlar baskı altına alınıyor. Bu bir taktik. Hayatla, gerçekle, adaletle hiçbir ilgisi yok.Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Hüseyin Biçen: Savcılığın yaptığı, ölümle sonuçlanan operasyona delil yaratmak. Şu anda pratiğin teorisi yazılmaktadır. En kolay bulunan yol da itirafçılar. Ama bazen mızrak çuvala sığmıyor. Gerçekler ortaya çıkıyor. Savcı Hanım savunma yapmış