Gündem Mevcut kapasite 8 milyona yetecek kadar

Mevcut kapasite 8 milyona yetecek kadar

30.11.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

Ucu olmayan kent İstanbul, 1990, 2004 ve 2008’in ardından en ciddi kuraklık tablosuyla karşı karşıya. Sonbaharda beklenen yağışlar gerçekleşmeyince kentin barajlarındaki su seviyesi yüzde 25’e geriledi. 16 milyonluk megakentte, iklim değişikliği, çarpık yapılaşma ve nüfus artışı su kaynaklarını günden güne tüketti.

Mevcut kapasite 8 milyona yetecek kadar

 

Yeni tip koronavirüs salgını ve olası Marmara depreminin gündemde olduğu İstanbul’da, bu kez de susuzluk tehlikesi kapıyı çalmak üzere. Kuraklığa bağlı, barajlarda oluşan tablo endişe verici boyutlara ulaştı. Uzmanlar, Melen Havzası’nın da kuraklıktan etkilendiği uyarısı yaptı. İSKİ’nin yayımladığı verilere göre 29 Ekim’de yüzde 42.1 olan İstanbul barajlarındaki doluluk oranları dün itibarıyle yüzde 24.99’du. Barajlardaki doluluk oranları açısından son 10 yılın en kötü tablosu oluşurken, Alibeyköy, Kazandere, Pabuçdere, Sazlıdere barajları ise adeta kurudu. Geçen yıl aynı dönemde barajlardaki doluluk oranı yüzde 45’ler seviyesindeydi. İstanbul’a, 2020’nin ilk 10 aylık döneminde Melen ve Yeşilçay’dan 458 milyon metreküp su aktarılırken, 10 aylık sürede İstanbul barajlarına düşen su miktarı sadece 494 milyon metreküp oldu.

Haberin Devamı

Mevcut kapasite 8 milyona yetecek kadar

Kendini yok eden...

Ortaya çıkan tabloyu Milliyet’e değerlendiren İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Miktad Kadıoğlu’na göre, yağışlar normal seyrinde bile gerçekleşmiş olsa, bundan sonraki süreçte İstanbul’da su kıtlığı yaşanacak. İstanbul’un mevcut su havza ve potansiyelinin 8 milyonluk nüfusa yetecek seviyede olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kadıoğlu, mevcut durumun sürdürülebilir olmadığını söyledi:

“İstanbul’u arz, talep dengesi bozulmuş durumda. Aşırı nüfus, yapılaşma ve sanayiyi küçücük bir alana hapsederseniz kaynaklarınız yetersiz kalır. İstanbul su temininde dışa bağımlı durumda ancak ilerleyen zamanda Melen ve Istrancalar’daki kaynaklar da yetersiz kalacaktır. Şehrin toprağının, suyunun, havasının yeteceği nüfus 8 milyonu geçemez. Mevcut tabloda insan sayısı 20 milyona dayanmış durumda. İstanbul büyüdükçe kendi kendini yok eden bir canavara dönüştü. Tersine göç olmadığı, Anadolu’da cazibe merkezleri oluşturulmadığı sürece su yönetimi sürdürülebilir olamaz. Kuraklık olmasa da susuzluk problemi olacaktır.”

Haberin Devamı

‘Su taşımak geçici çözüm’

Miktad Kadıoğlu, kent planlamalarında kuraklıkla mücadele planın olmadığına dikkat çekerek, dünyadan örnekler vererek önerilerini sürdürdü: “ABD’nin New York şehrinin kuraklıkla mücadele planı vardır. Türkiye’deki hiç bir kentin böyle bir planlaması söz konusu değil. Barajların doluluk oranları üzerinden konuşmak yerine, kentsel planlama ve tersine göç konusunun masaya yatırılması gerekiyor. Bizim ülkemizde maalesef inşaat kafası var. Boru döşeyip su getirmeyi marifet sayıyoruz. İstanbul’a bir yandan Bulgaristan sınırından, bir yandan da Düzce’den su taşınıyor. Bu boruların devamı nereye kadar uzanacak. Kuraklık devam ederse Aras Nehri’ne kadar boru mu döşenecek? Sazlıdere dışında İstanbul barajlarının su oranı zaten doğal seviyesinde değil. Kent dışından beslenen kaynaklara rağmen tablo bu şekilde. Kuraklığı hep konuşacağız. Geçici çözüm olarak havzalar arası su taşımayı öne çıkardık. Melen havzasındaki insanların da suya ihtiyacı var.”

Haberin Devamı

‘Yağmur suyu depolanmalı’

“Eldeki suyu iyi yönetemiyoruz” diyen Prof. Dr. Kadıoğlu, imar yönetmeliklerine mutlaka yağmur suyunu binalarda biriktirecek ve kullanma suyu olarak işlev görecek depolama alanlarını oluşturulması gerektiğini söyledi. Çatıya düşen yağmur suyunu, borularla sokaklara, caddelere vermek yerine binalara yerleştirilecek depolarda saklanmasını  Kadıoğlu, “Kimse yağmur suyunu depolamıyor. Arıttığımız, onca masrafla Düzce’den İstanbul’a taşıdığımız suyla araba yıkanıyor. Akıl tutulmasından başka bir şey değil. Atatürk bile ikinci meclis açtığında kuraklıktan bahseder. Kayıp-kaçakların önlenmesi ve yapı stoklarında yağmur suyunu depolayacak sistemler oluşturulmalı” dedi.

Su tasarrufu için öneriler

- Sebzelerimizi elde değil, su dolu bir kapta yıkamalıyız. Dört kişilik bir aile bu yöntemle yılda ortalama 18 ton su tasarrufu sağlanabilir.

- Dört kişilik bir ailenin günlük bulaşığını elde yıkaması yılda ortalama 26-40 ton arası suyun boşa akması anlamına geliyor.

Haberin Devamı

- Kullanılan duş başlıkların ve muslukların her daim bakımlı olmasına özen gösterilmeli.

- Evdeki tüm muslukların su kaçırmadığından emin olunmalı. Saniyede bir damla su, damlatan musluktan günde 17 litre su boşuna akmaktadır.

- Diş fırçalarken musluğun kapatılmalı.

- Bahçedeki bitkileri hortum ya da fıskiye yerine yağmur suyu veya geri kazanılmış suyla sulanmalı.

*Buharlaşmasın diye bahçeler sabah erken veya akşam saatlerinde sulanmalı.

- Araçların hortumla değil kova suyla yıkanmalı.

- Su sayaçlarının düzenli olarak kontrol edilmesi, bu sayede boruların su kaçırıp kaçırmadığının anlaşılması.

Kurak dönemler uzayacak

Susuzluk tehlikesine yönelik 2 yıl önce hazırlanan “İstanbul İklim Değişikliği Eylem Planı Raporu”nda kentteki sıcaklık değerlerinin hem küresel ısınma (sera gazı salımı kaynaklı), hem de kentleşme (kent ısı adası etkisi) nedeniyle artacağına vurgu yapılarak, İstanbul’da kurak dönemin uzayacağı, ani ve şiddetli yağışlı günlerin artacağı uyarısı yapıldı. Raporda, iklim değişikliğinin İstanbul’a olumsuz yanları ise, “Yaz yağışlarındaki düşüş ve buharlaşma, terlemedeki artış su kaynaklarında azalmaya yol açacak, Su kaynaklarındaki azalma kuraklık gibi ekstrem olaylara kırılganlığı artıracak, ekstrem sıcaklık olaylarındaki artış yaşlılar, çocuklar ve kalp-damar hastalıkları olanlar için tehdit oluşturacak” diye sıralandı.