Gündem Serin Duruş

Serin Duruş

21.09.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Amman Hortum! Kaç Hortum!..

Serin Duruş





Bu Amerikalılar hortum görmemiş, konuşup duruyorlar. Bir mukayese edelim bakalım bizimkilerle onlarınkini de, ak hortum kara hortum çıksın ortaya... Peheyyy hortumların hası, kralı burada be. Isabelle de ne!..

Amerikan Hortumu...

  • Geleceği günler önceden bellidir...
  • Tedbir alınabilir. Mesela binalar güçlendirilir. Olmadı, yerleşim yerleri boşaltılır...
  • Etkisi kısa sürer. En uzunu 1-2 gündür...
  • Öldürücüdür. 2 gün önce Isabelle hortumu, "bismillah" diyerek girdiği ABD'de, ilk anda 17 kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştur...
  • Sağlam bir hortumun bile faturası 5 milyar doları pek geçmez...

  • Hortum Turka...
  • Yıllar sürer, hiç çaktırmaz, kimsenin ruhu duymaz...
  • Tedbir almak imkansızdır. Evlere değil, bankalara zarar verir. Ekonomiyi komple sallar atar, işsizliğe yol açar. Binanın güçlendirilmesi fayda etmez, önüne geçmek imkansızdır...
  • Etkisi yıllar sürer. Ne 1-2 günü, etkisi altına aldıklarının kendine gelmesi için temiz bir 10 yıl ister...
  • Öldürmez ama süründürür. Giden paraları geri almaya çalışırken insan telef olur. "Ölsem daha iyiydi" en çok duyulan cümle halini alır...
  • Şu ana kadar memleketimizdeki hortumların faturasının 30 milyar doları bulduğu bilinmektedir...


  • Tiplemeler...
    1 İlgi paratonerleri... Bunlar, 150 yolcu arasında derhal fark edilirler. Gelmeden önce hazırlanmışlardır. Selami Şahin'den iyi olmasın, ön, yan, arka dinlemez, espriyi patlatırlar. Daima yüksek sesle konuşurlar. Hiçbir şey bulamasalar, kafalarının üzerinden inen ve uçuş bilgileri veren ekrandan şikayet ederler. Olmadı, o ekrana şekil yaparlar, elleriyle kapatırlar. Bir enteresanlardır. Etkili menzilleri içindeki 10'ar sıraya ciddi rahatsızlık verirler...
    2 Espri küpleri... Uçak kalkmadan önce, hostesler bilgileri verirken harekete geçerler. "Acil çıkışlarımız önde, yanda..." diye klasik bir anons yapılırken, hostesler de kollarıyla çıkışları gösterirken sadece onların duyabileceği sesle, "sessiz sinema" oynarlar. 2 dakika boyunca bunu devam ettirirler. "Şey olmasın, paralel kesişme, hay Allah, bilemedik mi, nıhahaha..." şeklinde efektler çıkararak çok eğlenirler. Herkesin de eğlendiğini sanmak gibi saçma bir düşünce yapıları vardır. Uçağın en çekilmezleridirler...
    3 Memnuniyetsizler... Aslında kendilerini "Business Class" hissederken, ekonomik koltuklarda oturmanın acısını etraflarından çıkarırlar. Bilet alınca uçağı da aldıklarını sanmak gibi kötü bir huyları vardır. Önce, havaalanından şikayetle başlarlar. İkram edilen hiçbir şeyi beğenmezler. Kahve soğuk, sandviç bayat ve küçük, servis berbattır. Şikayet dilekçesini bir de sözlü olarak hem hosteslere, hem de bağırdıkları için tüm ortama duyururlar. Bazen işi iyice abartırlar, iner inmez tutuklananlarına rastlanmıştır...
    4 Aslan Yürekli Richardlar... Çok korkarlar. Ama binmek zorundadırlar. O yüzden hiç korkmadıklarını cümle aleme ispatlamak gibi bir çabaları vardır. "Korkuyor musunuz, hiç korkmayın!" diye girerler olaya. Uçakların en güvenli araçlar olduğundan bahisle, kaza oranlarından en baba istatistiklere, her bilgiyi alabilirsiniz onlardan. Ufak bir türbülansta bet beniz atmak suretiyle ele verirler kendilerini. Ama hemen akabinde "Korktunuz di mi? Korkmayın! Türbülanslar, yani ani ve değişken hava akımlarının oluşturduğu bu sarsıntılar..." diye devam ederler...
    5 Koltuğu tekmelenesiciler... Biner binmez tuvalete gitmek isterler. Heyecandan mıdır, yoksa fırsat mı bulamamışlardır bilinmez. Uçağın kalkmasını beklemeleri gerektiğini öğrendikten sonra yerlerine gidip koltuklarını arkaya yatırırlar. Bir uyarı da buradan gelir, çünkü o da yasaktır. Kalktıktan sonra önce tuvalet, sonra da koltuğu yatırırlar. Arka koltuktaki eleman bardağını koyabileceği uygun bir açı bulamadığı için mecburen kokteyl havasında içer sıvısını. Uçağın lastikleri yere değdiği anda kapıya doğru hücum ederler. Bir telaş, bir kabına sığamamazlık. Nedir dertleri, çözemen!..

    O Öyküler Öyle
    "Ben bunların öykülerini dinledim şaşkınlıktan şaşırdım..." => Yasemin Bozkurt

    Laf Arası Adamı Bihter...
    Bihter şaşkınlıktan şaşılır mı abi?
    Git Mahmut Tuncer'e sor, O da gülmekten gülmüştü geçenlerde...

    Bir Bi Şey
    "Bir telefon konuşması, bir bi şey her şeyi değiştirebilir..." => Ebru Destan (Özcan Deniz'le ilgili bir soruya cevap veriyor)

    Davadan mı, memlekete mi?
    "Ölmek var, dönmek yok!" => Cem Uzan (17/09/03 21:40, Star'da reklam konuşmasında)

    Öpsene Len!
    "Öp lan dedenin elini!.." => Sinan Çetin (Film Gibi'de bir çoçuğa)

    Laf Arası Adamı Bihter...
    Bihter abi televizyonda "lan" denir mi abi?
    Denir, yönetmen der... Sen ben desek, kelle paça atarlar stüdyodan...



    Sağda solda, başka gazetelerde taklitlerim türemeye başladı yine. Bunlar böyledir, türerler sonra bir gün fırçayı yiyip otururlar. "Amman İsmet Ağabey affet, biz ettik bir saflık, sen etme!" diye yalvarırlar. Hayır bu beceremiyorlar da... Ben bunları takip etmem aslında da okurlarım bildiriyor bana. Çok güzel bir ağ kurdum. Her bölgede hayranlarım ve on binlerce gözüm/kulağım var. Hemen bana bildiriyorlar sağ olsunlar... Kolay mıdır yahu bir Dr. İsmet Salu tarzında yazmak! Yılların birikimi var bu kalemde. Şuraya bak; mürekkep değil, sitrik asit mübarek. Kağıda değdiği an yakıp atıyor vallahi... Neyse, bu seferlik affediyorum, ismini açıklamayacağım bu köftehorun... Biraz daha takip ettireyim de, gerekirse Erman'la Şansal'ı yollarım. Alsınlar bir boyunun ölçüsünü... Şşşşt bana bak, gözüm üzerinde! Seni gidi şalgam mürekkepli taklitçi seni... Işık Sizinle Olsun!


    GÜNCEL


    Korkmaz'ın yiğitleri!
    Cerrah vazgeçmiyor
    Cezada değiller, bu normal bir eğitim!
    Fuhuş çetesi
    Çırağan'da Antep düğünü
    Bilgisayar oyunu araba çaldırdı
    Teleferikli okul servisi
    Çelik: AIDS'li öğrenci için gereken yapılacak
    Zorunlu bağışa bakanlık çözümü
    Öğretmenevleri satışa çıkarılıyor
    Sağlık personeline savunma önerileri
    Serin Duruş