Gündem ‘Seyahat kültürü çıktı, bayramların tadı kalmadı’

‘Seyahat kültürü çıktı, bayramların tadı kalmadı’

01.09.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Bir asrı aşan ömründe herkesten çok bayram yaşayan Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, kent yaşamının etkisiyle bayramların bozulduğunu söyledi ve ekledi: Artık eski kent kültürümüze kavuşmamız imkânsız

‘Seyahat kültürü çıktı, bayramların tadı kalmadı’

Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ (102), 1 asrı aşan ömrüne herkesten çok bayram sığdırdı. Üreterek, düşünerek, hayata sımsıkı bağlanan Muazzez hanım, Atatürk Türkiye’sinin yaşayan çınarları arasında. Hatırladığı ilk bayramı Milli Mücadele’den izler taşıyan Çığ, kent yaşamı ve seyahat kültürünün etkisiyle artık bayramların eski tadının kalmadığını söylüyor.
Hatırladığı ilk bayramı sorduğumuzda gözleri doluyor koca çınarın, uzaklara dalıp gidiyor ve başlıyor anlatmaya: “Çorum’daydı. Altı yaş civarındaydım. 1920’ler. Milli Mücadele yılları. Bayram düşünecek hali yoktu memleketin. Halamlarımın evinde toplanıp bayramlaşırdık. Eniştem büyük bir araba ile evdeki bütün eşyaları toplayıp askere ve mücadeleye hibe etmişti. Bütün Anadolu, elinde ne varsa Milli Mücadele’ye destek için veriyordu. Gözümün önünden gitmeyen bazı kareler var günlere dair.”
‘Tevazu da kayboldu’
Çığ’ın eski ve şimdiki bayramlara yönelik değerlendirmesi de şöyle: “Eski bayramların tadı artık yok. Çünkü aileler birbirinden uzak. Seyahat kültürü çıktı, fırsat bulanlar aile ziyareti yerine seyahat etmeyi tercih ediyor. Maddi sıkıntılar yüzünden göç başlaması da aileleri birbirinden uzaklaştırdı. Çığırından çıkmış bir alışveriş kültürü yoktu ama herkes tertemiz giyinirdi. Eskiden komşular birbirini ziyaret eder, çocuklar sokaklarda rahat rahat oynardı.
En büyüğün evinde toplanılıp bayram yemeği yenirdi. Şimdi apartman kültürü var, kimse kimseyi tanımıyor, çocuklar sokaklarda oynayamıyor. Gerçekçi olmamız gerekiyor. Artık eski kent kültürümüze kavuşmamız imkânsız. Kurban ise maalesef gösteriş bayramı halini aldı. Kim daha büyük kurban keser ve bunu anlatırsa prim yapar oldu. Tevazu ve hoşgörü üzerine kurulu dinimize aykırı davranışlar bunlar. Müslümanlık kisvesi altında gösteriş meraklısı bir kesim oluştu. Eski bayramlar o yüzden yok.”
Asırlık çınara, gençler için neler söyleyebileceğini soruyoruz bir de; “Benim gördüğüm en büyük sorun ahlaki yozlaşma, yalan ve hırsızlık. Bu tarz davranışlar kabul ve takdir görür oldu. Eğitim berbat halde. Çağdaşlıktan uzaklaşıyor. Kurucu felsefenin ürünleri olan köy enstitüleri ve halkevleri gibi projelere ihtiyaç var. Bilim, sanat, kültür, tarih çok arka planda ve ayaklar altında. Anormal betonlaşma ve çarpık yapılaşma şehirlerimizi ucubeler haline getirdi. Gençler, yılmadan, durmadan okuyup çalışsın.
Ailenize çevrenize ve vatanınıza faydalı işler yapın. Her şeyin para olmadığını, bu memleketin para üzerine kurulmadığını unutmayın.”
‘Kuran ve Nutuk’
“İki kitap tavsiye etmek isterim. İlki Kuran-ı Kerim’in Türkçesi. Diğeriyse Ata’mızın ‘Nutuk’u. Ben hiç içki ve sigara kullanmadım. Ama en önemlisi hiçbir şeyi dert edip içime atmadım. Yıllar yılı yürüyüş yaptım. Yürümek insan sağlığı için çok önemli. Geçmiş ve gelecek zamanı düşünmem. Yaşadığım an ve gün önemli.
Kaygılardan arınmış bir yaşamı seçtim. Maalesef bizim ülkemizdeki yaşlıların uğraşları, hobileri yok. Birçoğu bu yüzden hayatının son dönemini mutsuz geçiriyor.”

‘Sümerler Türklerin kolu’

“Ömrüm Sümerleri araştırmakla geçti. Ortaya çıkan sonuç; Sümerlerin Türklerin bir kolu olduğudur. Sümerler kendilerinin Kenger olduğunu söyler. Kenger, Türklerin en eski boyudur. Anadolu, Mezopotamya ve Asya bozkırlarında Kenger soyadında olan insanlar var. Destanlarımız ile Sümer tabletlerinde onlarca benzerlik bulunuyor. Tabletler 4 yıl öncesine dayanıyor, demek ki Türk tarihi bilinenin aksine en az 4 bin yıllık.”

‘Ölüm, gün gibi gerçek’

“Ölümden korkmuyorum. Ölümü yanmak, paramparça olmak gibi anlattılar. Ne olduğunu bilmiyoruz. Ama ölüm gün gibi gerçek. Bayılmak gibi geliyor. Beni seven insanlar olduğunu ve beni hatırlayacaklarını biliyorum. Ben, bu ülkeye olan görevimi yerine getirdim.”