Gündem Silivri’de olacağız

Silivri’de olacağız

04.08.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Ergenekon davası sanıklarından eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un ailesi, ‘Meşruiyetini yitirmiş mahkemenin yalnızca Türk milletinden değil biz ailelerden de çekindiğini görmüş olduk’ açıklaması yaptı

Silivri’de olacağız

İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun önceki gün Ergenekon duruşmasında alınan güvenlik önlemlerine ilişkin yaptığı basın toplantısında, “13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talimatıyla tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müdafiileri, basın mensupları ve milletvekilleri alınacaktır. Salona izleyici, sanık yakınları da dahil salona alınmayacağına yönelik mahkemenin kararı vardır” açıklamasına sanık yakınları tepki gösterdi.

Gülşah Balbay (Mustafa Balbay’ın eşi): Eşimin yanında olmak benim en doğal hakkım. Mahkemeler alenidir. Şu zamana kadar her hafta Balbay’ın yanına gittim. Şimdi karar günü nasıl yanında olmam, böyle bir şey mümkün mü? Biz Silivri’de olacağız. Vali beye buradan selam olsun.

Feride Başbuğ (Emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un kızı): Babamın böyle bir zamanda yanında olma hakkını bile elimizden almak hangi hukuka ve vicdana sığar.
‘Yüzüme söylesinler’
Kemal Haberal (Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın oğlu): Kar da boran da olsa geleceğiz. Kimse kusura bakmasın, orada olacağız.

Nazlıcan Özkan (Tuncay Özkan’ın kızı): 5 senedir orada bir hukuksuzluk var ve bize hiçbir açıklama yapılmadan babam orada tutuluyor. Mahkeme ne ona ne bana açıklama yapıyor. İyi bir karar, kötü bir karar aşamasında değiliz. Sadece o kararın yüzümüze söylenmesi lazım. Suçunu söyleyemeden müebbetle yargıladılar. Babam hakkında verecekleri kararın yüzüme söylenmesi lazım. Benim de oraya gitmek hakkım ve oraya gideceğim.

Şule Perinçek (Doğu Perinçek’in eşi, Mehmet Perinçek’in annesi): Ailelerin duruşmaya alınmaması kararı kabul edilebilir mi? Orada yargılanan kocam da oğlum da adam mı öldürdü? Kendi eyleminden dolayı değil vatanın birliğine bütünlüğüne sahip çıktığı için oradalar. Dolayısıyla haklarında verilecek karar da bütün milletimizi ilgilendiriyor. Bütün milletimiz orada olacak bunu engellemelerine imkan yok. Öyle bir talimat uygulanmaz. İzleyicisiz duruşma, aldıkları kararın çok haksız olduğunu gösterir. Eğer ben hakim olsaydım kürsümü Olimpiyat Stadı’na kurardım. Çünkü kararı dinlemek için gelenleri ancak orası alabilir. Kararımı da göğsümü gere gere verirdim.

Avukatlar da tepkili

Celal Ülgen: Salona izleyici alınmaması yolundaki uygulama tipik bir özel yetkili mahkeme uygulamasıdır. Özel yetkili mahkemenin kendisine biçtiği görevler arasında demek ki; bir davanın alenilik ilkesini berteraf etmek gibi bir görev tanımı bulunmaktadır. Bu görev tanımını kim yapmıştır, bilmeyiz ama hukukun çiğnendiğini, ayaklar altına alındığını bir kez daha görmekteyiz. Biz bu mahkemelerin, yani özel yetkili mahkemelerin aldığı ve alacağı kararları önceden bilebilir duruma geldik. Şablonla çizilmiş gibi kararlar veriyorlar. Bu mahkemenin kararının da pek hayırlı olmayacağı yolunda önemli bir işarettir. Bir mahkeme ya kapalı oturuma gerek görür, ki o zaman kapalı oturum kararı açık duruşmada alınır. Kapalı oturuma milletvekili ve gazeteciler dahil kimse giremez. Ya da açık olarak yapılır. O taktirde de salon kapasitesi ne kadar ise o kadar izleyici alınır. İkisinin arası olmaz. Kuş mu deve mi ikirciği yaşanmaz.

‘Kanunda yeri yok’

İlkay Sezer
: Kanunda yeri olmayan bir uygulama ile karşı karşıyayız. Mahkeme kanunu ve hukuku tanımadığını son kararıyla bir kez daha ortaya koydu. Yıllarca şehir merkezinden uzakta, gözlerden ırak sürdürülen yargılamada hükmü, milletin görmesi ve duyması istenmedi.

Hüseyin Ersöz: Ergenekon davasına ilişkin olarak İstanbul Valisi’nin yapmış olduğu açıklamaları, hiçbir şekilde hukuki olarak nitelendirmek mümkün değildir. Zira yürütmenin temsilcisi olan valinin, mahkeme adına açıklama yapması kabul edilemez. Duruşmanın düzeninden mahkeme başkanı sorumludur. Duruşma salonuna seyircinin alınmaması kararı ise ancak mahkeme heyeti tarafından verilebilir. Sanık yakınlarının duruşma salonuna alınmaması şeklinde geçekleşecek uygulama kanuna aykırı olmasının yanında vicdanen de büyük yaralar açacak bir durum oluşturacaktır.