Gündem Sinemanın feminist yaratıcısıydı

Sinemanın feminist yaratıcısıydı

30.03.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:

Fransız Yeni Dalgası’nın ruhunu dalga gelmeden önce belirleyen, kadın yönetmenlerin kendisini göstermekte zorlandığı bir dönemde sinemanın sanat tarafının en önemli yaratıcılarından birine dönüşen yönetmen Agnès Varda, dün 90 yaşında hayatını kaybetti.

Sinemanın feminist yaratıcısıydı

Belçika doğumlu Fransız yönetmen Agnès Varda’nın ailesi, ünlü yönetmenin kansere bağlı komplikasyonlar nedeniyle evinde yaşama veda ettiğini açıkladı. Varda, geçen ay Berlin Film Festivali’nde yeni otobiyografik belgeseli “Varda by Agnès”yi sunmuştu.

Haberin Devamı

Varda, ayrıca 2017’de aldığı Onur Oscarı’yla bu ödüle değer görülen ilk kadın sinemacı olmuştu. 1928’de Brüksel’de doğan Varda’nın ailesi 2. Dünya Savaşı sırasında Güney Fransa’ya taşındı. Üniversitede sanat ve fotoğraf eğitimi gören Varda için fotoğraf önemini hep korudu. Bu ilgisini “Fotoğraf bana filmleri nasıl çekmem gerektiğini öğretmeyi hiç bırakmadı” diye anlatan Varda, 2017 yapımı Oscar adayı belgeseli “Mekânlar ve Yüzler”de de genç fotoğrafçı J.R.’la birlikte dev portre fotoğraflarıyla mekanları “yüzlere” dönüştürüyordu.

Eşitsizliğe karşı...

Fotoğrafçı olarak çalışırken sinemaya ilgi duymaya başlayan Varda, 1954’te çektiği ilk filmi “La Pointe Courte”la Fransız Yeni Dalgası’nı henüz başlamadan başlattı. Bunun nedeni, akımın özelliği olacak amatör oyuncular ve mekânlarda çekimlerin Varda’nın henüz 25 yaşındayken çektiği bu filmde uygulanmasıydı. 1961’de çektiği “Cléo de 5 à 7’ ise Varda’nın “Fransız Yeni Dalgası’nın annesi” tamlamasına feminist sinemanın öncülüğünü de katmasını sağladı. Varda’nın kadın karakterlerine kariyeri boyunca vereceği derinliğin izlerini tüm gücüyle gösteren film, yönetmenin ve feminist sinemanın başyapıtlarından biri olarak kabul gördü. Varda, şimdilerde çok tartışılan kadın yönetmenlerin sinema sektöründe öne çıkamamaları eşitsizliğinde de ismi haklı olarak en çok geçen yönetmenler arasındaydı. Erkek yönetmenlerin sektördeki ağırlığının çok daha baskın olduğu 1960’larda belgesel sinemadan etkilenen kurmaca filmler ve feminist eserler sunan Varda, kadın kimliğinden hiç ödün vermeden sinemanın en büyük isimlerinden biri olarak sinema tarihinde kendisine özel bir yer açtı.