Gündem Sorguda ölen öğrenciyi ellerimle gömdüm

Sorguda ölen öğrenciyi ellerimle gömdüm

20.12.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Susurluk hükümlüsü ve eski Özel Harekât polisi Ayhan Çarkın, faili meçhul cinayetlerle kaybolan MİT’çi Tarık Ümit konusunda yine çarpıcı açıklamalarda bulundu: ‘Tarık Ümit’in gömüldüğü yeri biliyorum. İnfaz edildiği yeri, cesedinin gömüldüğü yeri gösteririm. DNA testi yapılır. Durum ortaya çıkar’ Öğrenci Hüsamettin Yaman, Mehmet Soner Gül ve Ayhan Efeoğlu da infaz edildi. Efeoğlu, işkence sonucu ölmüştü. O’nu bizzat kendi ellerimle gömdüm’

Sorguda ölen öğrenciyi ellerimle gömdüm

Ankara’da faili meçhul cinayetlerle ilgili soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Susurluk hükümlüsü eski özel harekâtçı Ayhan Çarkın, özel harekatçılar Ziya Bandırmalıoğlu ve Ayhan Akça tarafından 1996’da kaçırıldığı iddia edilen ve bir daha bulunamayan MİT’çi Tarık Ümit’in cesedinin yerini bildiğini açıkladı.
Çarkın, 1992’de gözaltında kaybedilen 3 öğrencinin öldürüldüğünü, bunlardan Ayhan Efeoğlu’nu elleriyle gömdüğünü belirterek, ifadelerini soyut bularak özel harekatçıları tahliye eden mahkemeye atıf yaptı ve “Yerleri göstereyim. Cesetlere DNA yapsınlar. O zaman ölümlerin somut olduğunu anlayıp, ifademi dikkate alırlar” dedi.

Ankara’da karar günü
Soruşturma kapsamında Ümit’i kaçıranlardan Bandırmalıoğlu halen yakalanamazken, talimatları verdiği iddia edilen eski Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin ile Akça ise 13 Aralık’ta serbest bırakılmıştı. Savcılık, Şahin ve Akça’nın da aralarında bulunduğu 7 eski özel harekâtçının tahliyesine itiraz etti. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliyelere ilişkin itirazı, heyet halinde bugün karara bağlaması bekleniyor.
Avukat Yusuf Ekinci, eski DEP İl Başkanı avukat Faik Candan, Altındağ Nüfus Müdürü Mecit Baskın ve Sağlık Bakalığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Namık Erdoğan’ın öldürülmesiyle ilgili başlatılan soruşturma kapsamında eski özel harekât polislerinden Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy, Ayhan Akça, Seyfettin Lap, Enver Ulu, Ayhan Özkan, Uğur Şahin, Ahmet Demirel ve İbrahim Şahin tutuklanmıştı.

Taraf gazetesine konuştu
Tutuklandıktan sonra verdiği ek ifadesinde, MİT’çi Tarık Ümit’in kaçırılması olayı ile ilgili olarak, infazları gerçekleştiren ekibe farklı bir ilde görevliymiş gibi görev kağıtları düzenlendiğini belirten Çarkın, “Mesela Ayhan Akça ve Ziya Bandırmalıoğlu, Tarık Ümit isimli MİT ve emniyetle çalışan şahsı aldıklarında, Ayhan Akça Diyarbakır ilinde görevli gözüküyordu” demişti.
Çarkın, Taraf gazetesine yaptığı açıklamada, Ümit’in cesedinin yerini bildiğini söyledi.

‘Ümit’in yerini biliyorum’
Çarkın, 1978’den itibaren MİT içinde çalışmaya başlayan, 1980 ve 1990’lı yıllarda çok sayıda olaya adı karışan ve 2 Mart 1995’te kaçırıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Tarık Ümit’in öldürüldüğünü, mahkemenin talep etmesi halinde Tarık Ümit’in cesedinin bulunduğu yeri gösterebileceğini belirtti. Çarkın, “Ben infaz edildiği yeri, cesedinin gömüldüğü yeri gösteririm. DNA testi yapılır. Durum ortaya çıkar” dedi.

‘Yılmaz ve Dündar biliyor’
Çarkın, 28 Temmuz 1996’da İstanbul’da kaçırılıp öldürülen Kumarhaneler Kralı Ömer Lütfü Topal cinayeti ile ilgili de önemli bilgiler verdi. Eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz’ın bu cinayete dair herşeyi bildiğini belirten Çarkın şunları söyledi:
“Topal cinayetinin perde arkasını en iyi bilen Mesut Yılmaz’dır. Yılmaz’da cinayete ilişkin tüm belgeler var. Söz konusu dokümanların bir kısmı Uğur Dündar’da var. Topal cinayetiyle ilgili asayiş polisleri tarafından alınmış kamera kayıtları var. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu da cinayete ilişkin tüm detayları biliyor.”

‘Eymür olayın merkezinde’
Çarkın, soruşturma kapsamında İstanbul’da gözaltına alınıp serbest bırakılan eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür’ün kendisini olayların dışındaymış gibi göstermeye çalıştığını belirterek, “Eymür ifadelerinde kıvırmış. Sanki o dönem olan bitenleri sonradan öğrenmiş, olaylara hiç karışmamış, dışarıdan izleyen öğrenen biri gibi anlatmış. Oysa olan bitenin merkezinde kendisi de vardır” dedi.

‘Kozinoğlu gibi olmazsam...’
Çarkın, 7 eski özel harekâtçının serbest kalmasından rahatsız olmadığını da belirterek, şunları söyledi:
“Ancak bu ekibin içerisinde olan, yaşanan olaylara birebir tanıklık eden biriyim. Ankara’da işlenen cinayetleri savcıya anlattım hatta infazların gerçekleştiği yerleri gösterdim. Benim kimseden korkum yok içeride. Ne söylediysem arkasındayım.
Beni zamanında infaz etmek istediler. Kurtuldum. İçeride kaldığım sürece de herhangi bir tehdit almadım. Allah’ın izniyle sonum Kaşif Kozinoğlu gibi olmazsa ben bu olayları inkar edenlerle mahkemede yüz yüze geldiğimde esas sürprizi yapacağım.

‘Oktay eceliyle ölmedi’
Bana göre, bizim ekipten Ahmet Sakarya, Sami Gece, Behçet Oktay ve Sait Yıldırım ecelleriyle ölmediler. Birileri onları infaz etti. Beni de infaz etmek istediler. Ancak ben Oğuz Yorulmaz’ın yardımıyla infaz edilmekten kurtuldum. Hatta İbrahim Şahin’in de infaz edilmek istenildiğini biliyorum. Fakat Şahin’i de öldüremediler. Şahin de durumu anlayınca infaz edilmekten kurtulmak için işi deliliğe vurdu.”

Biri kaçak, ikisi serbest
Çarkın’ın MİT’çi Tarık Ümit’i kaçırdıklarını söylediği eski özel harekatçılardan Ziya Bandırmalıoğlu halen aranıyor. Bandırmalıoğlu, 1997’de yargılandığı Susurluk davası kapsamında da İstanbul DGM binası önünde tutuklanacağını anlayınca kayıplara karışmıştı. Ayhan Akça ve talimatları aldığı eski Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin ise 13 Aralık’ta somut delillerin bulunmadığı gerekçesiyle tahliye edildi.
Savcı Hakan Yüksel, Akça ve Şahin’in de aralarında bulunduğu 7 eski özel harekatçının tahliyesine itiraz etti. İtirazı, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bugün değerlendirmesi bekleniyor.

‘Üç öğrenci infaz edildi’
Çarkın, 5 Mayıs 1992’de gözaltına alındıktan sonra haber alınamayan üniversite öğrencileri Hüsamettin Yaman ve Mehmet Soner Gül’ün akıbetleri konusunda da şunları anlattı:
“Yaman ve Gül, özel harekâtçılar tarafından infaz edildi. Bu olaydan MİT de haberdardı. Aynı yıl öğrenci Ayhan Efeoğlu da infaz edildi. Efeoğlu, İstanbul Emniyeti’nde işkence sonucu ölmüştü. O’nu bizzat kendi ellerimle gömdüm. Bu kişilerin infaz edildiği yerleri göstereyim. Orada çıkan cesetlere DNA testi yapılsın. O zaman mahkeme ölümlerin somut olduğunu anlayıp, benim ifademi dikkate alır.”
Çarkın, Namık Erdoğan cinayetini Ahmet Demirel grubunun gerçekleştirdiğini, Sait Yıldırım’ın da bu ekipte olduğunu duyduğunu da söyledi.


Kaybolan Tarık Ümit


Tarık Ümit, 2 Mart 1995’te kaybolve bir daha kendisinden haber alınamadı. En son görüldüğü Erenköy Divan Pastanesi’nden özel harekatçı polisler Ziya Bandırmalıoğlu ve Ayhan Akça tarafından kaçırıldığı iddia edildi. Kendisine ait 34 ZU 478 sahte plakalı kırmızı Chevrolet marka arabası 4 gün sonra Silivri yakınlarında jandarma bölgesinde terk edilmiş halde bulundu. Aradan geçen 16 yılı aşkın süredir Tarık Ümit’in öldürülmesi olayı aydınlatılamadı. Eymür, ifadesinde Tarık Ümit olayını şöyle anlatmıştı:
“Tarık Ümit yapı itibariyle kontrol edilmesi zor bir kişiydi. Asabi, kavgacı bir şahıstı. Kendisi hem MİT hem de sonradan Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın talimatıyla emniyet adına çalışmaya başladı. Tarık Ümit’in evinde yaptığımız görüşmede bana ‘40 kişilik ölüm listesi’ olduğunu söyleyerek, bu listeyi bana verdi. Tarık Ümit ölüm listesini bana verdiğinin öğrenilmesi üzerine öldürüldü. Kaybolmadan önce Abdullah Çatlı tarafından sorgulandığını, en son özel harekatçı polisler tarafından alınıp götürüldüğünü, götüren polislerin isimlerinin Ziya Bandırmalıoğlu ve Ayhan Akça olduğunu tespit ettim.”


Efeoğlu’nun avukatı: Gözaltında kayıplar örtbas ediliyor


Eski Özel Harekat polisi Ayhan Çarkın’ın itiraflarından sonra savcılığa başvuruda bulunduklarını ifade eden Ayhan Efeoğlu ailesinin avukatı Mustafa Yağcı, dosyada henüz bir ilerleme olmadığını belirterek şöyle konuştu: “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, gözaltında kayıpları örtmek istiyor. Çarkın’ın açıklamalarından sonra müşteki sıfatıyla ilk defa Ayhan Efeoğlu’nun babası Osman Efeoğlu’nun 5 Temmuz’da ifadesi alınmıştı. Savcılık, soruşturmama kararı almıştı ve bunu uyguluyordu. Bize hala gelen bir cevap yok. Ancak önümüzdeki günlerde bu kararın bozulmasını bekliyoruz. Savcılık şu anda olayları uyutuyor.
Faili meçhul olaylar, 7-8 klasör içinde toplanmış. İçlerinde de maddi bir veri olarak, soruşturma belgesi olacak hiçbir evrak yok. Yalnızca rutin yazışmalar var. Bizlere de Temmuz ayından bu yana savcılıktan gelen hiçbir tebligat olmadı. Dosyada ilerleme yok.” BURCU KARAKAŞ İstanbul