Gündem ‘Tam 992 gündür sesine hasretim’

‘Tam 992 gündür sesine hasretim’

23.03.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:

Giresun’da 3 sene önceki helikopter kazasında ağır yaralanan Jandarma Üstçavuş Cemalettin Çoban tam 992 gündür hayata tutunmaya çalışıyor. Eşinin artık konuşamadığını belirten Maksude Çoban, “Bitmeyen umudum, tükenmeyen sabrım var benim” diye eşini bir an bile yalnız bırakmıyor.

‘Tam 992 gündür sesine hasretim’

Giresun Alucra’da 5 Temmuz 2016’da bayram ziyaretinden dönen askerleri ve ailelerini taşıyan Sikorsky tipi helikopter bilinmeyen bir nedenle düşmüştü. Kazada 7 kişi şehit olurken 8 kişi de yaralanmıştı. O kazada ağır yaralanan Jandarma Üstçavuş Cemalettin Çoban tam 992 gündür yaşam mücadelesini sürdürüyor. Ağır beyin hasarı geçiren ve yatağa bağımlı hale gelen Çoban, eşi ve oğlunun desteğiyle hayata tutunuyor.

Haberin Devamı

10 yıllık hayat arkadaşının geçirdiği kaza sonrasında hayatlarının bir anda değiştiğini anlatan Maksude Çoban yaşadıklarını şöyle anlattı: “Eşimin izni olmadığı için ben ve oğlum bir gün önce ailemin yanına Akşehir’e gittim. Eşim de arife günü nöbetçiydi. Normalde bayramın birinci günü izinliydi ama biz de olmadığımız için komutanları ‘istersen sen de gel’ demiş. O da nasılsa ailem burada değil diyerek helikoptere binmiş. Helikoptere bindiğinde beni aradı son konuşmamızmış meğerse.

Biz kazayı akşam televizyonda ‘Giresun’da helikopter düştü’ haberini görünce öğrendik. Dünya bir anda başıma yıkıldı. Eşimin arkadaşlarını arıyorum ama kimse bir şey demiyordu. İlk haberlerde 15 şehit denildiği için onun da şehit olduğunu düşündük.”

Haberin Devamı

‘Ümitsizdiler’

Ama kazadan yaralı kurtarılanlar olduğuna dair haberlerin gelmesiyle bölgedeki hastaneleri aramaya başladığını dile getiren Çoban, “Bir hastanedeki görevli eşimin orada olduğunu belirterek ‘Ayağından yaralı merak etme iyi’ dedi. Bize Ankara GATA’ya sevk edileceği için Ankara’ya gidin orada bekleyin dediler. Gittik ama eşimin durumu ağır olduğu için hemen sevk yapamadılar o yüzden tekrar Giresun’a geldik. Giresun’daki hastaneye gittiğimde doktorlar çok ümitsizdi, eşimin bana yüzüğünü verirken bile nasıl vereceklerini bilemediler. Bizi ertesi gün GATA’ya sevk ettiler orada da hemen yoğum bakıma aldılar. 36 gün orada kaldı sadece beş dakika görmeme izin veriyorlardı. Beyin kanaması ve iç kanaması vardı, şuuru kapalıydı. 36. gün elimi sıktı, tepki verdi. O zaman yoğum bakımdan çıkarım ara yoğun bakıma alındı. Burada iki ay kaldı yanından hiç ayrılmadım, elini bırakmadım, onunla konuştum, sevdiği şarkıları dinlettim. O dönemde gözü açıktı ama tepki vermiyordu, boşluğa bakıyordu” diye konuştu.

‘Bizim için tek sorun konuşamaması’

Hastanede gerekli tedavilerin ardından kendi istekleriyle taburcu olduklarını ve Konya’ya taşındıklarını anlatan Çoban, “Fizik tedaviye başladık. TSK Rehabilitasyon Merkezi’nde doktorlarımızın uygun gördüğü süreçlerde fizik tedavimiz devam ediyor. Şu an için yapılabilecek tek şey bu. Kasları erimesin diye fizik tedaviye devam ediyoruz. Beyninden hiçbir operasyon geçirmedi, kendiliğinden düzelebileceğini, ilerleme yaşayabileceğimizi söylediler. Doktorlar konuşabilir diyor ama bunu denemiyor. Ses çıkışları var ama gayret etmiyor. Gayretli olsa belki daha hızlı ilerleme yaşayacağız. Bizim için aslında tek sorun konuşmaması. Tekerlekli sandalyede olması, yatağa bağımlı olması falan hiç önemli değil” dedi.

Haberin Devamı

‘32 yaşında bebeğim oldu’

‘32 yaşında bebeğim oldu’ diyen Çoban, “Neredeyse 3 sene oldu kazanın ardından. Yoğun bakımdayken umut bile yoktu. Ama umut etmekten vazgeçmedim. Her günüm mücadeleyle yetebilmekle umutla geçiyor. Şu anda tamamaen yatağa bağımlı ve bana muhtaç. Her şeyi konuşurduk sesine hasretim. Bedenen yanımda olsa da onu çok özlüyorum. 9 yaşındaki oğlum benim en büyük desteğim. Bitmeyen umudum tükenmeyen sabrım var, yoruldum ama yıkılmıyorum” diye duygularını anlattı.

Yazarlar