Gündem Tekerlekli sandalye Türk baronların ortak noktası

Tekerlekli sandalye Türk baronların ortak noktası

27.12.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Türk baronların en ilginci Urfi Çetinkaya. ‘Son Tango’ operasyonunda jandarmanın kendisini ‘uyuşturucu kaçakçısı’ ilan ettiğini belirten Çetinkaya, AİHM’de Türkiye’yi 10 bin euro tazminata mahkûm ettirmişti

Tekerlekli  sandalye Türk baronların  ortak noktası

Uyuşturucu özellikle de ‘eroin’ ticaretini yapanlara bakıldığında tüm hayatlarını suç dünyası içinde geçirdikleri görülüyor. Savcıların gençlere ikazı ise hep aynı: “Biz buraya çok gelene indirim yapmayız. Ne kadar sık gelirsen o kadar fazla hesapla çıkarsın.” Önde gelen baronlarının suç dosyaları şöyle:
l Urfi Çetinkaya: Piyasanın en büyük isimlerinden edilen Çetinkaya, 1949 Malatya doğmulu Çetinkaya, 1977 yılında sigara kaçakçılığından yakalandı. 1980 darbesinden sonra silah, mermi ve gümrük kaçakçılığı suçundan tutuklandı. 1988’de polisten kaçarken belinden vurulan ve felç olan Çetinkaya, 1992’de ortağı Cemal Nayır’la İspanya’da dört yıl cezaevinde kaldı. 1996’da serbest kalan Çetinkaya, kendisine “Pis Türk” diyen İspanyol savcı Balthazar Garzon’a üzerinde “Savcı Balthazar Garzon’un sağlığına iyi gelir” notuyla göderdiği kilolarca uyuşturucuyla da gündeme geldi. Kazandığı milyon dolarlarla 9 okul yaptıran Çetinkaya’ya ‘Devlet Takdirnamesi’ de verildi. ‘Matador’ operasyonuyla cezaevine giren Çetinkaya, 2003’te tahliye edildi. Cezaevinden çıktıktan sonra eski işine devam eden Çetinkaya, bu kez ‘Son Tango’ operasyonuyla cezaevinin yolunu tutsa da 2012’de sağlık sebepleri nedeniyle tahliyesine karar verildi. AİHM’e başvuran Çetinkaya, karar olmazsızın ‘uyuşturucu kaçakçısı’ açıklaması nedeniyle Jandarma aleyhinde şikayetçi oldu ve Türkiye’yi 10 bin euro kazminata mahkum ettirdi. Tahliyesinden 329 gün sonra Çetinkaya hakkında bu kez Hollanda’ya götürülmek istenen uyuşturucu madde kapsamında dava açıldı. Ancak Çekinkaya bulunamayınca mahkeme gazete ilanıyla Çetinkaya’yı duruşmaya çağırdı.
l Hüseyin Baybaşin: 1995 yılında Akdeniz’de Lucky S gemisinde yakalanan 14 ton uyuşturucunun sahibi olarak aranan Baybaşin, Türk ve Hollanda polisinin ‘Siyah Lale’ kod adını verdiği ortak operasyonda Hollanda’da 27 Mart 1998’de yakalandı. Baybaşin yargılama sonucunda 18 yıl hapis cezası aldı. Baybaşin ailesinin trilyonluk mal varlığına da el konuldu.
l Hurşit Han: ‘Türk Escobar’ ve Mela (Hoca) lakaplarıyla bilinen Han, 10 Ekim 2001’de 24 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Han’la ilgili en çarpıcı ifadeler ise Yeşil olarak bilinen Mahmut Yıldırım’ın 1995 Ocak ayında MİT’teki sorgusunda söylediği şu sözler: “Hurşit’i alın eroin trafiğindeki her şey ortaya çıkar.” Han, Pakistan’dan başlayarak İran, Türkiye, Hollanda ve Basra Körfezi’ndeki Dubai’ye uzanan eroin trafiğinin kilit ismiydi.
l Cemal Nayır: İstanbul Emniyeti tarafından yürütülen ‘Son Tango’ operasyonunda ortağı Urfi Çetinkaya’yla yakalanan Nayır, serbest bırakıldı. Çetinkaya, ihbarcının Nayır olduğunu tespit ettikten sonra silahlı saldırıya uğradı. Zırh delici kurşunların kullanıldığı saldırıda yaralanan Nayir, Çetinkaya gibi tekerlekli sandalyeye mahkum oldu.
l Abdullah Baybaşin: Pek çok uyuşturucu operasyonuna adı karışan Abdullah Baybaşin, İngiltere’de 2011’de uyuşturucudan yargılandığı davada tahliye edilerek Türkiye’ye iade edildi. 1980’li yıllarda İngiltere’de bir barda silahlı saldırıya uğrayan Baybaşin bu saldırı sonucu tekerlikli sandalyede yaşamaya başladı.
l Cumhur Yakut: 2000’de Yunanistan’da ele geçirilen 520 kilo 410 gram eroin kaçakçılığının firarisi olarak aranan Yakut ABD’nin 4 uyuşturucu baronu listesinde yer alıyordu. Polisten kaçarken 5 metrelik duvardan atlayınca iki bacağı da kırılan Yakut, cezaevine tekerlekli sandalyeyle girdi.

Haberin Devamı

Soyisimleriyle anılan gruplar

Baronların bazıları da soyisimleriyle anılıyor. Sarallar, Şehinler ve Şirinler bu gruplardan en bilinenleri. Aralarında husumetlerle gündeme gelen gruplar arasındaki problem ise rant paylaşımı.
Sedat Şahin Bafra’lı. Şahin ismi ilk olarak 1993 yılında, Hacı Çapan suikastıyla duyuldu. Firari Şahin, 2000’de Türk İnterpol görevlilerinin nezaretinde Türkiye’ye getirildi. Bir süre Niğde Cezaevi’nde kalan Şahin ismi gündeme son olarak Saral ailesiyle geldi. Şahin ve Saral arasında ilk çatışma, polis kayıtlarına göre şöyle gelişti: “Saral’ın adamı Mert Altan Sarıyıldız ile Şahin’in yeğeni Zekeriya Kocaman aralarında başlayan bir tartışma sonucu silahlı çatışmaya girerler. Sarıyıldız’ın açtığı ateş sonucu Kocaman felç olur. Şahin bundan Saral’ı sorumlu tutar. Aralarında yapılan görüşmelerde Saral bunu kabul etmez, Sarıyıldız ile İtalya’ya gider. Orada tutuklanır. Tahliye olunca Roma’da Şahin’in adamlarınca 2005’te öldürülür. 2004-2006 arasında Sarallar ile Şahin arasında rant paylaşımı yüzünden çatışmalar yaşandı. Her iki gruptan birçok kişi hayatını kaybetti.
Şirin grubunun lideri Mehmet Sabri Şirin belli bir süre Sarallarla çalıştı. Uyuşturucu ticaretinden gelen kazancın paylaşımında anlaşmazlık yaşanınca kan döküldü.