Gündem Terzopoulos ile ‘Bir Daha’

Terzopoulos ile ‘Bir Daha’

16.11.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

İstanbul Tiyatro Festivali bu yıl eski bir dostunu ağırlıyor: Usta Yunan yönetmen Theodoros Terzopoulos, 11 yıl sonra ‘Çatışma’ üçlemesinin son halkası ‘Bir Daha’ ile festivalin konuğu

Terzopoulos ile ‘Bir Daha’

Yunan yönetmen Theodoros Terzopoulos, ilki 1990’da ‘Bakkhalar’ ile olmak üzere birçok kez konuk olduğu İstanbul Tiyatro Festivali’nde bu kez ‘Bir Daha’ ile seyirciyle buluştu. Önceki gün ve dün Moda Sahnesi’nde kapalı gişe izlenen, Terzopoulos’un 1985’te kurduğu Attis Tiyatrosu’nun usta oyuncuları Sophia Hill ve Antonis Myriagkos’un rol aldığı oyun öncesi Terzopoulos ile konuşma fırsatı bulduk.

Haberin Devamı

Sahnedeki minimalizm

Antik Yunan tragedyalarını ve bu geleneği devam ettiren modern eserleri minimalist, insanı merkeze koyan bir anlayışla sahneleyen Terzopoulos’un konseptini yarattığı ve yönettiği ‘Bir Daha’ (Encore), teması ‘çatışma’ olan bir üçlemenin son halkası. Festival kapsamında videoları gösterilen ilk iki bölümden ‘Alarme’de İngiltere kraliçesi I. Elizabeth ile kuzeni ve rakibi Mary Stuart arasındaki mektuplarla iktidar kavgası; insan bedeninin, ruhunun ve düşüncelerinin satılığa çıkarıldığı bir müzayedeyi konu alan ‘Amor’da ise birey ve toplum arasındaki çatışma ele alınıyor. ‘Bir Daha’ ise kadın ile erkek arasındaki çatışmayı bazen anlamlı kelimeler bazen kurt ulumalarıyla, Purcell’in ‘Dido ve Aeneas’ operasından ‘When I Am Laid in Earth’ (Toprağa Verildiğimde) aryasıyla seyirciye sunuyor. Sahnede sadece Hill ve Myriagkos, çerçeveye ya da tabuta benzetilebilecek dikdörtgen bir alan ve ışık bulunuyor.

Haberin Devamı

Terzopoulos, bu minimalizmi vurgulama nedenini “İnsanlıktan çıkan insana bedenini, sesini, gözlerini, ağzını, duyularını, içgüdülerini geri kazandırma çabası” olarak açıklıyor: “Günümüzde tiyatronun temel prensipleri erozyona uğramış durumda. Oyuncular çeşitli prodüksiyon ve dekor marifetiyle sahneden neredeyse tamamen silindi, teknolojinin kölesi oldu. ‘Bir Daha’nın son halkası olduğu bu üçlemede sahneyi neredeyse bomboş bırakarak oyuncuyu tekrar tiyatronun, sorunsalın merkezine koymak istedim.”

İnsanın pasifleşmesi

Attis Tiyatrosu’yla geçirdiği 32 yıl içinde dünyanın çok daha barbar bir noktaya ilerlediğini söyleyen Terzopoulos, bu barbarlığa insanın pasifleşmesinin sebep olduğunu düşünüyor: “İnsanlar birbirini gerçek anlamda dokunarak birbirinin karşısına gelerek değil, sanal gerçeklik içinden bulmaya çalışıyorlar ve bu imkansız. Çatışma yaradılışın temelidir, olması şarttır, ancak çatışmaya karşı pasif durmak bu yaratıcılığı öldürür. Doğrudur, büyük çatışmaların çağında yaşıyoruz ama ne kadar içindeyiz? Televizyonlarımızda savaş gösteriliyor ve biz ona bakarak akşam yemeğimizi yiyoruz; çatışmayı olağanlaştırıyoruz. Ben yine de ümitliyim, bu durumu değiştirmek mümkün.”

Haberin Devamı

Türk tiyatroculara duyduğu hayranlık

Birçok projede Türk sanatçılarla çalışan Terzopoulos, ‘Herakles Üçlemesi’ ve ‘Zincire Vurulmuş Prometheus’ta rol verdiği Yetkin Dikinciler, Kerem Karaboğa ve Yiğit Özşener için övgü dolu sözler ediyor. Dikmen Gürün ve Leman Yılmaz’ın desteklerinin önemli olduğunu belirten yönetmen, Şahika Tekand için, “Mükemmel bir yönetmen, Avrupa sahnesinde de çok önemli ve değerli” yorumunu yapıyor.