Gündem Tevhidi vurgulayan İhlas suresi

Tevhidi vurgulayan İhlas suresi

27.05.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

İslamın temel ilkesi olan Allah’ın birliği (tevhid) inancının özlü bir ifadesidir, İhlas suresi. Allah hakkındaki bütün yanlış inançları ortadan kaldırmak, Allah’ı doğru ve layık olduğu özellikleriyle tanıtmak için inmiştir

Tevhidi vurgulayan İhlas suresi

Halkımız arasında genellikle “Kul hüvallah” şeklinde bilinen bir sure vardır: İhlas suresi. Kuran-ı Kerîm’in yüz on ikinci suresi olan ve 4 kısa ayetten oluşan bu sure İslâm dininin temel ilkesi olan Allah’ın birliği (tevhid) inancının özlü bir ifadesidir. Sure, Allah hakkındaki bütün yanlış inançları ortadan kaldırmak, Allah’ı doğru lâyık olduğu özellikleriyle tanıtmak için inmiştir. Peygamberimiz gerek müşriklerin gerekse yahudilerle hıristiyanların Allah hakkındaki sorularına cevap olarak İhlâs suresini okumuştur. İhlâs suresini kısaca açıklamaya çalışalım:

Haberin Devamı

Tevhidi vurgulayan İhlas suresi

1. âyet: “De ki: “O, Allah tektir.”Türkçe’de de “bir” ile “tek” arasında fark vardır. Bir, genellikle “aynı türden birçok varlığın biri” anlamında da kullanılır. “Tek” ise “türdeşi olmayan, zâtında ve sıfatlarında eşi benzeri olmayan tek varlık” mânasına gelir. İşte Allah, bu anlamda birdir, tektir.

2. âyet: “Allah Samed’dir”. Samed “herkesin ve her şeyin kendisine muhtaç olduğu, ama kendisi hiç kimseye muhtaç

Tevhidi vurgulayan İhlas suresi
olmayan”demektir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi gerek var edilmeleri, gerekse varlıklarını sürdürebilmeleri konusunda sadece O’na muhtaçtır.

Kuran’ın üçte biri

3. âyet: “Doğurmamış ve doğmamıştır”. Ne çocuk sahibidir, ne de herhangi bir ana-babadan doğmuştur. Bu âyet, Allah’a evlât nispet edenleri; “Mesîh Allah’ın oğludur” diyen hıristiyanların ve meleklerin Allah’ın kızları olduğunu söyleyen müşriklerin bu iddialarını reddediyor. Eşleri de çocukları da O yaratmıştır; yarattığı şeylere muhtaç olması ise mümkün değildir. Allah’ın varlığını zorunlu kılan birileri olmadığı gibi, birilerini de zarûrî olarak doğurmamıştır.

Haberin Devamı

4. âyet: “Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.” Kendisinden başka var olan her şeyi O yaratmıştır. Bu sebeple yarattıklarının O’na denk olması mümkün değildir.

Peygamber Efendimiz İhlâs suresinin faziletiyle ilgili olarak şöyle buyurmuştur: “Varlığım elinde olan Allah’a yemin ederim ki bu sûre Kuran’ın üçte birine denktir.” (Buhârî, “Tevhîd”, 1) Bu tavsiyeye uyarak özellikle kabir ziyaretlerinde 3 defa İhlâs suresini okumak toplumumuzda yaygın olan güzel bir gelenektir. Allah’ın elçisi (a.s.) yatmadan önce Felak ve Nâs sûreleriyle birlikte İhlâs suresinin de okumuş ve okunmasını tavsiye etmiştir (Buhârî, “Fezâilü’l-Kuran”, 14).Sevdiği için bu sûreyi her namazda okuyan bir sahâbîye, “Onu sevmen seni cennete götürür” müjdesini vermiştir (Tirmizî, “Fezâilü’l-Kuran”, 11).

İbadet: Kulun rabbi ile aracısız iletişim kurmasıdır

İbadet, kulun, Rabbi ile aracısız bir şekilde iletişim kurabilmesi, halini O’na ifade edebilmesidir. Peygamberimiz, mümindeki kul olma bilincinin daima diri tutulması ve hayatın her alanını kapsaması gerektiğine vurgu yapmıştır.

Namaz, hac, oruç, zekât gibi temel ibadetlerin yanında hayatın çeşitli alanlarında yerine getirdiğimiz davranışlar da ibadet niteliği taşır. Anne babaya iyilik etmek, garib bir kişinin gözünün yaşını silmek, bir öksüzün ya da yetimin başını okşamak, bir öğrencinin masraflarını karşılamak, bir ihtiyara saygı göstermek, bilgilerini başkalarıyla paylaşmak, yaptığı işi en güzel şekilde yerine getirmeye çalışmak, iyilik yapmak için fırsat kollamak, çevresindekiler için zorlaştırıcı değil kolaylaştırıcı bir birey olmaya özen göstermek ve buna benzer pek çok husus ibadet kapsamında değerlendirilebilir.

Haberin Devamı

Peygamberimiz orucunu nasıl açardı?

Resûlullah(a.s) akşam namazından önce bir kaç taze hurma ile orucunu açardı. Taze hurma bulamazsa, kuru bir hurma ile iftar ederdi. Kuru hurma da bulamazsa, birkaç yudum su içerek iftar ederdi.” (EbûDâvûd, “Savm”, 21). Hurma ile oruç açmak şart değildir. Sadece tavsiye edilmiştir. Her aile için hurma bulundurmak mümkün olmayabilir. Varsa hurma, yoksa su ile oruç açılabilir. Önce hurma veya su ile orucu açıp sonra namazı kılmak daha sonra da akşam yemeğini yemek en uygun olanıdır.Nitekim günümüzde uzmanlar sağlıklı beslenme ile ilgili olarak hafif yiyeceklerle oruç açıldıktan sonra kısa bir süre beklemeyi tavsiye etmektedir. Hz. Peygamber’in iftar ettikten sonra şöyle dediğinakledilmektedir: “Susuzluk gitti, damarlar serinledi ve inşallah sevap da gerçekleşti.”

Haberin Devamı

‘Kuru yufkadan iyi değil mi?’

Hz. Aişe oruçluyken fakir bir kimse kendisinden yardım ister. Evde sadece yufka vardır. Aişe annemiz yardımcısına yufkayı fakire vermesini söyler. Kız, “İftarda yiyecek başka bir şeyimiz yok!” diye yakınır. Buna rağmen Hz. Âişe yufkayı o fakire verir. O günün akşamında vakit iftara yakınken kapı çalınır. Ehl-i beytten bir kişi mis gibi koyun eti sarılmış bir yufka göndermiştir. Âişe annemiz kıza döner ve “Âfiyetle bunu ye. Bu senin kuru yufkandan daha iyi değil mi?” diyerek tebessüm eder. (Muvatta, “Sadaka”, 1)

Haberin Devamı

Bir hadis bir yorum

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bir kişi geldi ve şöyle sordu:

- Ey Allah’ın elçisi! Hangi sadakanın sevabı daha fazladır?

Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:

- “Güçlü-kuvvetliyken, sıhhatin yerindeyken, cimriliğin üzerinde, fakir düşmekten endişe etmekteyken, daha büyük zengin olmayı düşlerken verdiğin sadakanın sevabı daha fazladır. (Bu işi) can boğaza gelip de “falana şu kadar”, “filana bu kadar” demeye bırakma. Zaten o mal vârislerden şunun veya bunun olmuştur.” (Buhârî, “Zekât”, 11).

Başkalarına faydalı olmak niyetiyle yapılan hayır işlerinin dinimizdeki ortak adı “sadaka”dır. Sadaka denilince ilk anda, çarşı-pazardaki dilencilere verilen küçük maddî yardımlar akla gelir. Bunlar sadakanın çok özel bir türüdür. Aslında Allah rızâsı için yapılan her şey sadakadır. Güler yüz ve tatlı sözle konuşmak dasadakadır. Peygamber Efendimiz yukarıdaki sözleriyle iyilik yapmayı hayatın son anlarına bırakmanın doğru olmadığına dikkat çekiyor. Adımıza başkalarının yapacağı iyiliklere bel bağlamak yerine, bizzat kendimiz için nasıl bir iyiliği lâyık görüyorsak onu kendimiz yapmalıyız.

İki soru, iki cevap

- İmsaktan hemen sonra sabah namazı kılınabilir mi?


İmsak vaktinin girmesi ile yatsı vakti çıkmış, sabah namazı vakti girmiş olur.
Bu bakımdan imsak vakti girince (yani tan yeri ağarmaya başlayınca) sabah namazı kılınabilir.

- Sahurda ezan bitene kadar yemek yenilebilir mi?

İmsak vakti ezan ile değil, tan yerinin ağarması ile başlar. Bu sebeple ezan okunmamış olsa da imsak vaktinin başlaması ile yeme içmeye son vermek gerekir.

Ezanın imsak vaktinden önce okunması, ezanla birlikte oruca başlamayı zorunlu kılmaz. Ezanın geç okunması hâlinde de imsak vaktinin girmesinden sonra yemeğe devam edilmez.

?
Bir dua
Allah’ım! Beni iyilik işledikleri zaman sevinen ve kötülük yaptıkları zaman bağışlanma dileyen kullarından eyle (İbnMâce, “Edeb”, 57).
?
Bir âyet
“De ki, gönlünüzdeki duyguları saklasanız da, açıklasanız da Allah hepsini bilir.” (Âl-i İmrân sûresi 3/29).
?
İftar duası
“Allahım! Senin rızan için oruç tuttuk, senin verdiğin rızıkla orucumuzu açtık, bizden kabul buyur; çünkü sen her şeyi işiten ve bilensin.”
?

Süleymaniye Camii

Mimar Sinan tarafından, 1550 -1557 yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman adına yapılmış. Klasik Osmanlı Mimarisi tarzında yapılan eserin, çevresinde medrese (okul), hastane, hamam, kütüphane, aşevi gibi bir çok yapı bulunuyor. Süleymaniye Camii’nin 4 minaresi bulunuyor. Bunun nedeni Kanuni Sultan Süleyman’ın, İstanbul’un fethinden sonraki 4. Osmanlı padişahı olması. Camiye yakın olan iki minarede üçer, uzak olan ikisinde ise ikişer şerefe yapılmış. Minarelerde bulunan toplam 10 şerefe, Kanuni Sultan Süleyman’ın, Osmanlı İmparatorluğu’nun 10. Padişahı olmasını temsil ediyor. Caminin, büyük kubbesini (çapı 26.5m) 4 adet sütün taşıyor. Bu sütunlar farklı farklı yerlerden getirilmiş. Birisi, Lübnan Bekaa Vadisi’nde bulunan Baalbek Tapınağı’ndan, bir diğeri Mısır’ın İskenderiye şehrinden, diğerleri; Topkapı Sarayı ve Vefa semtinden getirilmiş.

Tevhidi vurgulayan İhlas suresi


Caminin en önemli özelliği akustiği. Büyük Usta Mimar Sinan, caminin akustiğinin mükemmel olması ve seslerin caminin her köşesinden duyulması için çok uğraşmış. Bunun için kubbenin etrafına ve caminin çeşitli noktalarına içi boş küpler yerleştirmiş. Sinan’ın, camide yaptığı akustik çalışmaları ile ilgili ilginç bir hikaye de anlatılır. Mimar Sinan, bu konuya çok vakit harcar ve inşaat beklenenden uzun sürer. Mimar Sinan’ı çekemeyen bazı çevreler Kanuni Sultan Süleyman’a, Mimar Sinan’ın keyfine baktığını ve hatta caminin içinde nargile tüttürdüğü söylerler. Buna çok sinirlenen ve küplere binen padişah, hemen camiye gider. Mimar Sinan’ı nargile içerken görür ve hemen bir açıklama ister. Mimar Sinan nargilenin içinde tütün bulunmadığı, yalnızca suyun fokurdama sesinin, camide nasıl duyulduğu anlamak için yaptığı akustik bir çalışma olduğunu açıklar.