Gündem ‘Vicdani ret’ askerden kaçmaya bahane değil

‘Vicdani ret’ askerden kaçmaya bahane değil

17.11.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Vicdani reddi kabul eden ülkelerde, vicdani retçi olduğunu söyleyenlerin gerçekten dini, politik ve ahlaki nedenlerle bu yolu seçip seçmediği araştırılıyor. Türkiye’de de benzer bir araştırmanın yapılabileceği belirtiliyor

‘Vicdani ret’ askerden kaçmaya bahane değil

Vicdani reddin gündeme gelmesini sağlayan Osman Murat Ülke, AİHM’ye açtığı davayı 2006’da kazandı. Ülke hakkındaki kararda, Askeri Ceza Kanunu’nda yer alan “emre itaatsizlikte ısrar” düzenlemesinin, vicdani retçilerin sürekli cezalandırılmasına neden olduğu belirtildi ve bunun giderilmesi istendi. Bakanlar Komitesi de hükümeti aralık ayı sonuna kadar bu konuda adım atması için uyardı. Ancak, geçen temmuzda Ermenistan-Bayatyan davasında, AİHM’nin ilk kez vicdani reddi “inanç özgürlüğü” kapsamında değerlendirerek Ermenistan’ı mahkum etmesi, Türkiye’yi, bu hakkı tanıma konusunda köşeye sıkıştırdı. Bu nedenle çıkacak düzenlemede, vicdani retçileri rahatlatan bir formülün geliştirilmesi bekleniyor.
Ancak, “Bir bireyin politik görüşleri, ahlaki değerleri veya dinsel inançları doğrultusunda zorunlu askerliği reddetmesi” olarak tanımlanan bu hak, Türkiye tarafından tanınsa bile herkes bu haktan yararlanamayacak. Bu hakkı kabul eden ülkelerde, vicdani retçi olduğunu açıklayanların, gerçekten dini, politik veya ahlaki nedenlerle bu yolu seçip seçmediği, geçmişte bu beyanlarıyla çelişen bir durum olup olmadığı araştırılıyor. Türkiye’nin de vicdani reddi kabul ederse, bu konuda benzer bir komisyon oluşturabileceği belirtiliyor.
Firari durumda olan Osman Murat Ülke’nin yakın çevresine, gelişmelerle ilgili olarak, “Şu aşamada konuşmayacağım. Çıkacak yasanın içeriği önemli” dediği belirtildi.
Ülke hakkında askere gitmeyi reddederek, celp kağıtlarını yırttığı, 8 defa emre itaatsizlik ve emre itaatsizlikte ısrar, bir kez halkı askerlikten soğutmak, iki kez de firar suçundan dava açıldı. Ülke, 1994-1999 arasında toplam 701 gün hapis yattı. 1999’da tahliye edildiğinde firar eden Ülke, kaçak oldu.

Sivil ölüme mahkûm
1997’de AİHM’ye başvuran Ülke’nin davası 2006’da sonuçlandı. Ülke için verilen kararda, “Vicdani reddi nedeniyle maruz kaldığı cezaların adeta sivil bir ölüme mahkum ettiği, entelektüel kişiliğini ezmeyi, reddiyetini ve kararlılığını kırmayı amaçladığı, suç ve cezanın oranlılığı ilkesinin ihlal edilmiş olduğu anlaşılmıştır” ifadeleri yer aldı. Türkiye, avukatları aracılığıyla aynı yıl tazminatı Ülke’ye ödedi. Tazminat ödenmesine rağmen Ülke hakkındaki davalar bitmedi. Eskişehir Askeri Mahkemesi, Ülke’yi, AİHM kararından sonra yeniden mahkum etti ancak dosya zamanaşımı nedeniyle düştü.
Son olarak 18 Temmuz 2011’de bir polis Ülke’nin annesini karakola davet etti ve oğlunun yerini bilmediğine yönelik evrak imzalatıldı. Polisin, 3 ayda bir Ülke’yi bulmak için aynı eve gittiği bildirildi.

Haberin Devamı

Vicdani retçiler neler yaşadı?
Vicdani retçilerin yaşadıkları Ülke ile de sınırlı kalmadı. Askerlik yapmayacağını açıkladığı için 4 yıl hapse mahkum edilen ve 9 ayı aşkın süre tutuklu kalan Mehmet Tarhan da baskılar ile karşılaştı. Eşcinsel olduğunu açıklayan, ancak bu nedenle değil vicdani retçi olduğu için askerlik yapmayacağını bildiren Tarhan, muayeneden geçirilmeyi reddetti. Askeri mahkeme, muayene olmamasını, cezasının ağırlaştırılmasına gerekçe gösterdi. Askeri Yargıtay ise silahlı çatışmaların devam ettiği bir coğrafyanın ortasında bulunan Türkiye’nin ülke savunması için gerekli tedbirleri almasının zorunlu olduğunu, her erkeğin zorunlu askerlik yapması gerektiğini vurguladı. Askeri Yargıtay, 3 ay 15 gün hapse mahkum edilen Halil Savda davasında da tutumunu sürdürdü.