19.11.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
TAYFUN BAYINDIR
Milliyet Gazetesi Spor Müdürü Tayfun Bayındır, Naim Süleymanoğlu’nun Türkiye’ye kaçış hikayesini Socrates Dergisi’ne şöyle anlatmıştı:
Naim Süleymanoğlu’nun Bulgaristan’dan Türkiye’ye kaçışının hikayesi apayrıdır. Bu kaçış aslında bir yıl öncesinden 1985’te planlanıyor ve şifreli olarak yazışmalar yapılıyor. Naim, Melbourne’deki Dünya Şampiyonası’nı kazandıktan sonra bir anlık boşlukta kafileden ayrılıyor, bir kafede oturuyor, onu arkadaki tuvaletten kaçırıyorlar, otomobile bindirip bir kahvehaneye götürüyorlar. Sonra Naim, başka bir grupla bir caminin yolunu tutuyor. Geldiğinde camideki Türk topluluğu namazda, o da namaza giriyor, sonra çıkıyorlar, bir eve yerleşiyor, büyükelçiliğe haber veriliyor. Büyükelçilik durumu hemen Turgut Özal’a iletiyor, Özal ‘derhal gelecek’ diyor ve Naim önce Londra’ya, ardından özel uçakla İstanbul’a ve son olarak Ankara’ya getiriliyor.”
“Türkiye büyük yatırım yapmış, Naim inanılmaz çalışıyor, olimpiyat oyunları yaklaşıyor... Seul’e üç ay kala, Naim’in sarılık olduğu ortaya çıktı. Özal, bu hastalıkla ilgili uluslararası düzeyde çalışmaları olan İranlı bir profesörü Türkiye’ye getirtti. Uzun süre çok yoğun bir tedavi uygulandı; ikinci ayın sonuna doğru Naim düzeldi. İki ay hiçbir antrenman yapmadı Naim. Olimpiyata bir ay kala bir program çizdi kendine. Halterciler bir antrenmanda ortalama 30-40 ton arası ağırlık kaldırırlar. Naim’in programında üç ayrı bölüm vardı; sabah, akşam ve gece yarısı! Gece 12’de salona gidip iki saate yakın çalışıyordu. Herkesin kafasında ufak tefek soru işaretleri vardı. Seul’e gitmeden üç ya da dört gün önceydi, biz Cemal Ersen ile birlikte antrenmanı izliyorduk, Naim yine dünya rekoru kırdı. Ve 20 kilo farkla yaptı bunu!”
İsyanı dönüş sağladı
1988 Seul iki olayla hatırlanıyor bugün. Biri 100 metre yarışında birinci olan Kanadalı Atlet Ben Johnson’ın dopingli çıkması, diğeri Naim’in kendi kilosunun üç katını kaldırması. Naim orada altı dünya, dokuz Avrupa rekoru kırdı. Her çıkışı rekordu. Dönüşte uzun bir röportaj yaptık. “Bu benim isyanım” demişti. Naim, gerçekten de elde ettiği başarıların ardından her röportajında bunu söyledi. Dünya basını ‘Küçük Dev Adam’ ve ‘Cep Herkülü’ diyordu Naim’e. Seul’ü takip eden süreçte Bulgaristan’ın Türklere uyguladığı o baskıda çok büyük bir azalma oldu ve bir anda ilişkiler farklı noktaya geldi. Sınır kapıları açıldı. Halil Mutlu o dönemde geldi örneğin, güreşçiler geldi... Naim’in isyanı, ülkeye büyük bir dönüş sağladı. Bulgaristan’daki Türklerin de Bulgar vatandaşları gibi yaşamasına çok büyük etkisi oldu Naim’in.
Naim Süleyman-oğlu’nu halter dersinden sınıfta bıraktık biz ülke olarak. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nde Beden Eğitimi bölümünde okuyordu Naim. Atina’daki 1991 Akdeniz Oyunları’nda Türkiye’yi temsil ettiği sırada, gazetede otururken biri beni telefonla aradı ve durumu haber verdi. Başta inanmadım ama ne olur ne olmaz diyerek taksiye atlayıp uçarcasına gittim. Cama listeler asılmış ve hakikaten de Naim halter dersinden sınıfta kalmış. Bunun için özür dileyebilirim ama başkası duyar korkusuyla sonuçların yazıldığı listeyi hemen koparttım oradan, katlayıp cebime koydum ve gazeteye döndüm. Bu haberle de ödül aldım.