Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Irak ve Suriye olağanüstü günlerden geçiyor.
Taraflar, DEAŞ’ın sökülüp atılması kadar sonrasında kurulacak masaya odaklanmış durumda.
Suriye’de yürütülen Fırat Kalkanı operasyonu Türkiye’nin pozisyonu açısından hayati önemde.
Kaynaklara, sahadaki son durumu sorduğumda, hedef olarak belirlenen El Bab’a, Özgür Suriye Ordusu’nun mesafesinin 14 km olduğu yanıtını alıyorum.
İlerlemek kolay değil.
Mayınlarla, el yapımı patlayıcılarla tuzaklanmış arazide, metre metre ilerlenebiliyor.
Türk, topçusu ve tankları da ÖSO ile birlikte ilerliyor.
Telnayıf bölgesine kadar gelen kuvvetlerin gözü El Bab’da.
El Bab’a yönelen sadece ÖSO değil.
Kürt koridoru oluşturma inadından vazgeçmeyen, ancak Fırat Kalkanı hamlesiyle ilerleme sağlayamayan PYD’nin El Bab’a mesafesi 19 km.
PYD’nin çıkmamakta direndiği Menbic’den El Bab’a olan mesafe ise 20 km.
Rejim güçleri de boş durmuyor. Rusya destekli Esad güçlerinin güneyden El Bab’a mesafesi 10 km.
Sahadaki zemin öylesine kaygan ki her an bir tarafın lehine ya da aleyhine gelişme yaşanabilir.

Uçaklar havalanmıyor

Türkiye açısından bir güçlük de hava operasyonları.
Rus hava savunma sistemlerini kullanan Suriye yönetimi, Türk uçaklarını hava sahasında istemediğine yönelik açıklama yapmıştı. Bu hal, zaten riskli bölgedeki tehlikeleri iyice artırmış durumda.
Rusya, Suriye’nin de ısrarlarıyla, Türkiye’yi hava harekâtlarının yaratacağı riskler konusunda uyardı.
Hem Rusya’nın hem de Esad rejiminin uyarısı, hava savunma sistemlerinin bir kazaya yol açabileceği, bunun durumu iyice karışık hale getireceği yönünde.
Türkiye, kılı kırk yardığı bölgeye yönelik hava operasyonlarını şimdilik durdurmuş biçimde harekâtı sürdürüyor.
Menbic için komisyon
ÖSO’nun El Bab’a ulaşması, PYD’nin, “Kuzeyden kuramıyorsak, güneyden koridor kurarız” hayalini bitirmek açısından da önemli.
Halen Afrin’e yakın bölgede bin, orta bölümde 700, doğu yönünde 500 civarında ÖSO savaşçısı sahada.
İhtiyatta tutulan 5 bine yakın savaşçı var, bir o kadarı yeniden eğitiliyor.
Bir diğer önemli başlık da Menbic.
ABD’nin söz vermesine rağmen sayıları 2 bin düzeyinde olduğu tahmin edilen PYD unsurları, Menbic’den çıkmış değil.
ABD, PYD’nin çıkmakta direndiğini, komisyon oluşturularak Menbic’in yönetiminin bu komisyona devredilebileceğini Ankara’ya iletmiş.
Ancak henüz bu çalışma da bitmiş değil.
Ankara’nın, “El Bab’dan sonra hedef Menbic” söyleminde ve hazırlığında bu oyalamanın etkisi bulunuyor.
Rakka söyleminin kaynağı ise ÖSO’nun hem Menbic hem El Bab’ı alması durumunda, Rakka’ya yönelebilecek stratejik noktaları tutmuş olacağı düşüncesi.
ÖSO’nun Rakka operasyonunu bu yolla yapabileceğinin altı çiziliyor.
Menbic’den çıkması ve ÖSO’nun buraya yerleşerek Rakka’yı hedef almasının, PYD ile çatışma riskini de ortadan kaldıracağına dikkat çekiliyor.

Musul zor ilerliyor

Musul’da olup bitene gelince.
ABD seçimine kadar Musul’da ilerleme kaydetmeyi uman koalisyonun, beklentisinin ötesinde zorluklarla karşılaştığı belirtiliyor.
Üstelik DEAŞ, direniş hattını, henüz ulaşılamayan Musul merkezinde kurmuş durumda.
Peşmerge ise üzerine düşen bölgede hakimiyet sağladı.
Başika’nın merkezinden örgütü silmek isteyen peşmergenin ilerleyişinde, buradaki uzman Türk birliğinin ateş desteğinin de önemli bir katkısı oldu.
Halen tespit edilen açık hedeflere yönelik ateş desteği sürüyor.
Gedu bölgesindeki Türk birliğine de gerekirse takviye yapılabileceği belirtiliyor.

Nice Cumhuriyet Bayramlarına...

Bu yıl Cumhuriyet Bayramı geçen yıllara göre çok daha değerli.
Cumhuriyetimiz, 93. yılında kanlı darbecilerin ağından kurtuldu.
Kurtarılamasaydı, ne 93. yılını ne 100. yılını kutlayabilecektik.
Hedef doğrudan demokratik-laik Cumhuriyet’ti.
Türkiye’nin en büyük serveti hedefteydi.
Kara bir gün olarak tarihe geçecek olan 15 Temmuz şunu gösterdi ki Cumhuriyet’in sahibi bizzat millettir.
Cumhuriyet’i içine sindirmiş bu millet, ona dokundurmayacağını daha önce kanıtladığı gibi, kendisinden başka bir koruyucuya ihtiyacı olmadığını da tekrar gösterdi.
Ne “Cumhuriyet’i koruyup kollama görevim var” diye ortaya çıkıp Mustafa Kemal adına darbe yapan ve yapmaya çalışanlara ne de onu yıkmak üzere harekete geçenlere bu halk izin vermeyecek.
Cumhuriyet’in ne demek olduğunu, onu “koruyorum” diye ortaya çıkanlardan da, “yıkıyorum” diye ortaya çıkanlardan da çok daha iyi biliyor çünkü.
Biliyor ki Cumhuriyet demek İslamköy’ün kerpiç evinden çıkıp ya da Kasımpaşa’da bir balıkçının oğlu olarak dünyaya gelip cumhurbaşkanı olabilmektir.
Biliyor ki bir köylü, bir işçi, bir memur çocuğunun, meclis başkanı, genelkurmay başkanı, bakan, milletvekili, diplomat, vali, doktor, yargıç, avukat olabilmesidir. Biliyor ki öğretim üyelerinin yarısının kadın olabilmesidir.
Biliyor ki kadının oy kullanabilmesidir, her meslekte erkekler kadar, hatta onlardan daha başarılı olabilmesidir.
Biliyor ki kendi kendini yönetebilmektir. Başı dik yürüyebilmektir.
15 Temmuz’da bir kez daha gördük ki Cumhuriyet bu toplumun en büyük ortak paydası, en değerli ortak servetidir.
15 Temmuz’dan sonra sergilenen Yenikapı ruhunu Cumhuriyet ruhu olarak okumak ve korumak gerekir. Yeri, siyasi partilerin üzerindedir.
Cumhuriyet’i koruyacak olan ruh da bu ruhtur.
15 Temmuz’a inat bu yıl Cumhuriyet Bayramı çok daha coşkulu kutlanmalıdır.
Kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla, genciyle, çoluğuyla, çocuğuyla kutlanmalıdır.
93. yıl kutlu olsun.
Nice yıllara...