07.06.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Burcu Ünal-Kos Adası
Kos Adası, mülteciler için Türkiye’den sonra umudun yeni adı oldu. Ülkelerindeki çatışmalardan ve imkansızlıklardan kaçarak Türkiye’ye gelen fakat burada da umduğunu bulamayan çoğunluğunu Suriyeli ve Afganistanlıların oluşturduğu mülteciler daha iyi bir hayat için canları pahasına Kos Adası’nın yolunu tutuyorlar. Sonrası ise muamma... Yunanistan tarafından verilen 1 aylık oturma iznini en iyi ihtimalle 10 günde aldıktan sonra yeni bir hayat umuduyla Avrupa’nın yolunu tutuyorlar. Avrupa’da ise hedef neredeyse ortak: Almanya!
Sabah Turgutreis’ten kalkan küçük feribotla Kos Adası’nın yolunu tutuyoruz. Sahil boyunda çok değil, 5 dakika yürüdükten sonra caddenin diğer tarafındaki kalabalık dikkatimizi çekiyor. Sayıları 50’yi bulan mülteciler, önlerindeki küçük binayı göstererek, oturma izni almak için beklediklerini söylüyorlar. Kos Adası’na nereden, nasıl ve neden geldiklerinin sorusunun cevabı hepsinde ortak:
“Bodrum’dan kaçakçılara para verdikten sonra botlara bindirilerek geldik. Buradan izni alır almaz önce Atina’ya, oradan da Avrupa’daki diğer şehirlere gideceğiz.”
‘Almanya’da tıp okuyacağım’
Oturma izni için bekleyenlerden biri de 19 yaşındaki Abdülvahap. Bodrum’dan Kos Adası’na dün geldiğini söleyen Abdülvahap, 40 kişi, 1000’er dolar vererek sabah 04.00’te Bodrum’da bir bota bindirildiklerini söyleyerek hikayesini anlatmaya başlıyor. Suriye’de çatışmalar başlamadan önce Halep’te 17 yaşında bir öğrenci olan Abdülvahap savaşın şiddetlenmeye başlaması ile birlikte Türkiye’ye geliyor. Hatay’da bir mobilyacıda iş bulan Abdülvahap, burada çalışmaya başlıyor fakat işe girdiği ilk günden beri aklında para biriktirip bir şekilde Avrupa’ya kaçmak var. Türkiye’de yaşadığı 1,5 sene sonunda yaklaşık 3 bin TL biriktiren Abdülvahap, bunun yeterli olduğunu düşünerek parasını cebine atıp Bodrum’un yolunu tutuyor. Bodrum’da daha önce gelen arkadaşlarının yol göstermesi ile kaçakçılarla ‘buluşan’ Abdülvahap, 1000 dolar karşılığında sabah 04.00’te Bodrum’dan 40 kişi ile birlikte yola çıkıyor. Kos’a Bodrum’dan gelen hemen her mülteci gibi yabancılar ofisinin karşısındaki sahilden Avrupa topraklarına adım atan Abdülvahap’ın da kendisi ile birlikte gelenlerle birlikte Yunanistan polisi tarafından kaydı alınıyor. Kaydın alınmasının ardından ne kadar süreceği belli olmayan bir bekleyiş başlıyor. Abdülvahap’ın şimdi hayattan tek beklentisi, diğerleri gibi 1 aylık oturum iznine bir an önce kavuşabilmek. O izni aldığında ilk işinin Atina’ya geçmek olacağını söyleyen Abdülvahap, “Ama Atina son durak değil” diyor ve ekliyor: “Hayalim Almanya’ya giderek orada tıp okumak ve doktor olmak.”
‘Geri dönerseniz sizi keseriz’
Abdülvahap’la konuştuğumuz sırada etrafımızdaki kalabalık giderek artıyor. Etrafımızı saranlardan biri de 2 çocuğu ve eşi ile birlikte önceki gün Kos Adası’na gelen Minas. Birkaç defa üst üste “sadece” gazeteci olup olmadığımızı sorup, sadece gazeteci olduğumuza emin olduktan sonra anlatmaya başlayan Minas, Halep’te ticaretle geçimini sağladığını söylüyor. Ülkesindeki savaşın şiddetlenmesiyle Beyrut’a kaçan Minas, burada Kos üzerinden Avrupa’ya kaçanların hikayesini duyduktan sonra ailesi ile Bodrum’a geliyor. Bodrum’dan Kos’a geçmenin yollarını araken, Bodrum plajlarında dolaştığı bir gün yanına bir adam geliyor ve soruyor: “Suriyeli misin?” Minas’ın “evet” yanıtıyla birlikte olaylar gelişiyor.
4.5 saat denizde kaldılar
Kısa bir konuşmanın ardından Minas, ailesiyle birlikte 4 kişi için 7 bin euro vererek Kos Adası’na geçebileceğini öğreniyor. ‘Macera’ ise esas bundan sonra başlıyor. Geceyarısı Bodrum’da anlaştığı kişiler tarafından bir araca bindirilen Minas, “Bize tüm yol boyunca hayvan gibi davrandılar” diyor. Aracın sürekli dağlık alanlara çıkması ile şüphelenerek, kendilerini götürenlere vazgeçtiğini söyleyen Minas’ın aldığı yanıt net oluyor: “Geri dönerseniz sizi keseriz.”
Bu tehdit üzerine korkan Minas kendini kaçakçılara bırakıyor. 66 kişi bir bota bindirilmelerinin ardından 4.5 saate yakın denizde izlemelere yakalanmamak için dolaştırıldıklarını söyleyen Minas, ailesiyle birlikte bu uzun yolculuğun ardından Kos Adası’na varıyor. Fakat ailenin mücadelesi bitmiyor. Şimdi diğer mültecilerle birlikte oturum izni bekleyen Minas, oturumu aldıktan sonra ailesi ile birlikte Atina’ya gitmek istiyor.