Gündem İslam’a inanan ilk mümin: Hz. Hatice

İslam’a inanan ilk mümin: Hz. Hatice

25.06.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Hz. Hatice, Peygamberimizin ilk eşi, aynı zamanda kendisine inanların da ilkiydi. Hatice annemiz, müşriklerin zulmü karşısında Efendimizi hiç yalnız bırakmadı

İslam’a inanan ilk  mümin: Hz. Hatice

Sevgili Peygamberimizin ilk eşi Hz. Hatice aynı zamanda kendisine inanların da ilkiydi. Cahiliye’nin kirine bulaşmamış, tertemiz bir hayat yaşamıştı. Bu nedenle Mekkeliler arasındaki lakabı Tâhire idi. Vefatından sonra da Hatîcetü’l-Kübrâ diye anıldı.

Haberin Devamı

Hz. Hatice denince hem çok sevmiş hem de çok sevilmiş bir eş akla gelir. Seven kadındaki şefkat, incelik, yumuşaklık, sınırsız fedakarlık gibi özellikler Hatice annemizde zirve noktasındadır. Evlilik sonrası onun evi dünyanın en mutlu evi oldu. Kâsım, Zeynep, Rukıyye, Ümmü Gülsüm, Abdullah ve Fâtıma o evde dünyaya geldi.

Hz. Peygamber Hira mağarasında ilk vahyi alınca hemen sevgili eşi Hz. Hatice’ye koştu ve “Bana neler oluyor Hatice?” dedi. “Kendimden endişe ediyorum.” Hz. Hatice ellerini, eşinin tere batmış alnında gezdirirken onu şöyle teselli etti: “Yemin ederim ki Allah hiçbir zaman seni utandırıp üzmez. Çünkü sen akrabanı gözetirsin, doğru konuşursun, zayıfların elinden tutarsın, yoksulları kayırırsın, misafirleri ağırlarsın, haksızlığa uğrayan kimselere yardım edersin”.

Haberin Devamı

Efendimizi bırakmadı

Hatice annemiz müşriklerin zulmü karşısında Efendimiz’i hiç yalnız bırakmadı. İlk Müslümanlar Ebû Tâlib mahallesinin kızgın kumlarına sıkışıp boykota maruz kaldıklarında Hz. Hatice onlar için bütün servetini harcadı. Üç yıl süren ambargo sona erdiğinde takati kesildi, hastalanarak yatağa düştü. Efendimiz’in kolları arasında ebedi hayata göçtü.

Hatice validemiz, Efendimizin can yoldaşı, hayat arkadaşı, sırdaşı aynı zamanda öğrencisiydi. Yirmi beş yıl süren evlilikleri boyunca onu bir an olsun üzmedi, kalbini kırmadı. Samimiyetinin karşılığı olarak Allah ona selam yolladı. Hz. Peygamber “Cebrail’in ve Allah’ın sana selamı var” buyurduğunda şu cevabı verdi: “Cebrail’in selamını alıyorum, Rabb’im zaten Selam’dır, tüm selamlar zaten O’dur.”

Sevgili Peygamberimiz vefat ettikten sonra da Hz. Hatice’yi asla unutmadı. Kendisine onu hatırlatan her şeye değer verdi. Uzak akrabalarına bile hürmet ve ikram etti. Mekke’nin fethi öncesinde onbin kişilik İslam ordusu şehre yaklaşırken Efendimiz sevgili eşinin kabrine uğradı. Ellerini açtı ve dua etti.

“Sesin ne kadar benziyor”

Bir defasında Hz. Hatice’nin kız kardeşi Hâle ziyarete gelmişti. Sesini ablasının sesine benzeten Sevgili Peygamberimiz heyecanlanıp ayağa kalktı. “Sesin ona ne kadar benziyor” buyurunca Hz. Âişe “Allah sana ondan hayırlısını verdi” dedi. Allah Resûlü’nün gözleri doldu ve Hz. Âişe’ye şefkatle bakarak şu sözleri söyledi: “Ey Âişe! Herkes beni inkâr ettiğinde Hatice bana inandı. Çevremdekiler “Yalan söylüyorsun!” dediklerinde o “Doğru söylüyorsun! Asla çekinme!” dedi. İnsanlar maddi varlıklarını köşe bucak saklarken o servetini önüme döktü. Dünyada bir başıma kaldığım günlerde “üzülme, zamanla zorlukların yerini kolaylıklar alacak” dedi. Allah bana onun vesilesiyle evlatlar lutfetti. Ben Hatice’yi bunun için unutmuyorum”.

Haberin Devamı

Hz. Peygamber Hz. Hatice’nin değerini şu sözleriyle ifade ediyor: “Zamanındaki dünya kadınlarının en hayırlısı İmrân kızı Meryem, bu ümmetin en hayırlı kadını ise Hatice’dir” (Buhârî, “Menâkıbu’l Ensâr”, 20).

İslam’da uğursuzluk anlayışı yoktur
Bazı kişiler uğursuz kabul ettikleri şeylerden kendilerine kötülük ve zarar geleceğini sanır, onlardan uzak durmaya çalışır, bu yüzden de korku ve endişe içinde yaşarlar. Aslında hiçbir şeyde uğursuzluk bulunmadığı gibi hiçbir şey başlangıçta uğurlu da değildir. Uğursuzluk herkesin kendinde, kendi yorumunda ve anlayışındadır. Ay ve güneş tutulması, köpeklerin uluması, baykuşun ötmesi, kedi ve köpeğin yürüyen bir kişinin önünden geçmesi, ayrıca merdiven altından geçmek, salı günü işe başlamak veya yola çıkmak, gece aynaya bakmak, tırnak kesmek vb. pek çok şeyde uğursuzluk bulunduğunun kabul edilmesi birer temelsiz inançtır.
Hz. Peygamber İslâm’da uğursuzluk anlayışının bulunmadığını (Buhârî, “Tıb”, 44, 54) söylemiş, “Uğursuzluk anlayışı yüzünden işinden vazgeçen kimse şirke düşmüş olur” demiş, bunun kefâretinin ne olduğu sorulduğunda, “Allahım! Senin hayrından başka hayır, senin takdirinden başka takdir ve senden başka ilâh yoktur” denmesini öğütlemiştir (Müsned , II, 220).
Hz. Peygamber’den nakledilen “Uğursuzluk ancak üç şeyde, atta, kadında ve evde olur” (Buhârî, “Cihâd”, 47) şeklindeki rivayet hakkında Hz. Âişe’nin görüşü sorulduğunda, “Kur’an’ı Muhammed’e gönderen Allah’a yemin ederim ki Resûlullah böyle bir şey söylememiştir; o yalnız Câhiliye halkının kadınla, evle ve atla uğursuzluk oluşabileceği yolundaki inancını bildirdi” cevabını vermiştir.
Ramazan Sokağı’nda Sufi Mehter konseri
Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından Mimarsinan Parkı’nda kurulan Ramazan Sokağı, çeşitli etkinliklerle vatandaşların ilgisini çekmeye devam ediyor.
Ramazanın ilk akşamından bu yana birbirinden farklı ve değerli konukları ağırlayan Ramazan Sokağı’nda son olarak Sufi Mehter Konseri gerçekleştirildi. Hacivat-Karagöz gösterisi ile başlayan program, Sufi Mehter Takımı’nın ilahi dinletisi ile devam etti. Vatandaşların yoğun katılımıyla gerçekleşen etkinlikte Sufi Mehter’in performansı izleyicilerden büyük alkış aldı. Konser sonrasında ise katılımcılar arasından yapılan çekilişle 3 seyirciye çeşitli hediyeler verildi. Ramazan Sokağı’nda etkinlikler, ramazan boyunca devam edecek.
Peygamber sevgisi
Hz. Âişe anlatıyor: Bir gün Allah Resûlü’nün yanına bir kişi geldi ve ona şöyle dedi: Ey Allah’ın Elçisi! Ben sizi canımdan daha çok seviyorum. Sizioğlumdan da çok seviyorum. Bazan evde otururken aklıma geliyorsunuz. O zaman ev bana dar geliyor. Hemen kalkıp yanınıza geliyor ve mübarek yüzünüze bakarak ferahlıyorum. Sizi görmesem canım çıkacakmış gibi oluyor. Fakat beni bir mesele düşündürüyor. Bir gün gelecek ikimiz de öleceğiz. Siz cennete girince diğer peygamberlerle beraber olacaksınız. Ben ise daha aşağı mertebede olacağım için cennette sizi bir daha görememekten çok korkuyorum.”
Adam sözlerini bitirdi fakat Hz. Peygamber ona bir cevap vermedi. O anda Nisâ sûresinin 69. âyeti nâzil oldu: “Kim Allah’a ve Peygamber’e itaat ederse işte onlar Allah’ın kendilerine nimetler verdiği peygamberler, sıddîklar, şehidler ve salih kimselerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır.” Sevgili Peygamberimiz bu âyeti okuyunca o kişinin gönlü rahatladı.
Kur’an’dan mesajlar
Muhakkak ki biz sizi ölüm tehlikesiyle, açlıkla, dünya malının, canın ve ürünlerin kaybı ile sınayacağız. Ama zorluklara karşı sabredenlere müjdele. Onların başına bir musibet gelince “Doğrusu biz Allah’a aitiz ve muhakkak O’na döneceğiz” derler
(el-Bakara 2/155-156).
BİR HADİS
Ebû Zer anlatıyor: “Ey Allah’ın Elçisi, zenginler sevapları götürüyor. Namaz kılıyorlar, oruç tutuyorlar ve haccediyorlar” dedim. Resûlullâh “Siz de namaz kılıyorsunuz, oruç tutuyorsunuz ve haccediyorsunuz” buyurdu. “Ama onlar sadaka da veriyor, biz veremiyoruz” dedim. Bunun üzerine Allah Resûlü şöyle buyurdu: “Sen de sadaka verebilirsin. Yoldaki kemiği kaldırıp kenara koyman sadakadır. (Âmâya veya yol sorana) yol göstermen sadakadır. Gücünle güçsüz birine yardım etmen sadakadır. Konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade etmen sadakadır...”
(Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, V, 152).
Hz. Peygamber’den bir dua
Peygamber Efendimiz uyuyacağı zaman şu duayı okurdu: “Ey Rabbim! Senin adınla yattım yine senin adınla kalkarım. Allahım! Eğer uykuda iken canımı alacaksan bana merhamet et. Eğer yaşatacaksan iyi kullarını koruduğun gibi beni de koru.
BİR HADİS
Ebû Zer anlatıyor: “Ey Allah’ın Elçisi, zenginler sevapları götürüyor. Namaz kılıyorlar, oruç tutuyorlar ve haccediyorlar” dedim. Resûlullâh “Siz de namaz kılıyorsunuz, oruç tutuyorsunuz ve haccediyorsunuz” buyurdu. “Ama onlar sadaka da veriyor, biz veremiyoruz” dedim. Bunun üzerine Allah Resûlü şöyle buyurdu: “Sen de sadaka verebilirsin. Yoldaki kemiği kaldırıp kenara koyman sadakadır. (Âmâya veya yol sorana) yol göstermen sadakadır. Gücünle güçsüz birine yardım etmen sadakadır. Konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade etmen sadakadır...”
(Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, V, 152).