Gündem Jandarmanın üçüzleri! Askerde de ayrılmadılar

Jandarmanın üçüzleri! Askerde de ayrılmadılar

01.08.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Çocukluklarından itibaren hiç ayrılmayan üçüz kardeşler Hasan, Hüseyin ve Mustafa, vatani görevlerini de beraber yapıyor. Isparta’da buluştuğumuz kardeşler, “Zaten dert ortağıydık, şimdi asker arkadaşı olduk” dedi

Jandarmanın üçüzleri Askerde de ayrılmadılar

Askerlik ne kadar zor olursa olsun, hep iyi hatırlanır, hep hoş hatıralar anlatılır. Herkes "kebap" askerlik yapmıştır nasılsa... "Askerliği nerde yaptın?" sorusu da bitmez tükenmez bir muhabbetin anahtarıdır. Öyle ya İngilizler nasıl hep hava durumu konuşursa biz de askerlik konuşuruz. Yaş ve kuşağa göre "seferberlik" zamanından başlayıp, İkinci Dünya Savaşı'nın kıtlık günlerine, oradan da modern zamanlara uzanan bu hatıra dinletilerinden payını almayan var mıdır acaba?

Haberin Devamı

Isparta'da askerlik yapan üçüz askerleri duyunca benim de askerlik hatıralarım geçti gözümün önünden... Ama hemen endişeye kapılmayın size askerlik hatıralarımı yazmayacağım. Okuyacaklarınız Muğla'nın Menteş ilçesinden üç kardeşin devam eden hikâyesi...

Hiç ayrılmadılar

Hasan, Hüseyin ve Mustafa 20 yaşlarında üçüzler... Çocukluklarından itibaren hiç ayrılmadılar. Mahallede oyun arkadaşı, okulda sıra arkadaşı idiler. Askerlik celp kağıtları geldiğinde de birlikte askere yazılıp 'asker arkadaşı' oldular. Aslında üçü birden askere gitmeyebilirdi. Zira kanun onlara bu hakkı veriyordu. Ancak birbirlerinden ayrılmak istemediler.

Üçü de Jandarma

Anne ve babaları da itiraz etmedi. Birlikte asker ocağının yolunu tuttular. Üçü de jandarma çıktı. Acemi birliğinde Hüseyin diğer kardeşlerinden ayrıldı. O Bilecik'e Hasan ile Mustafa da Aydın'a düştü. İki ay ayrı kaldılar. Hüseyin o iki ayı "Kardeşlerimi çok özledim, hep aradım" diye özetliyor. Hasan ile Mustafa da onu çok özlemişler. Hayatlarında ilk ve en uzun ayrılıkları da bu olmuş. Neyseki komutanları bu durumu öğrenince ayrılıkları bitmiş. Komutanları onları yemin töreninde buluşturdu. Aynı silahın üzerine el basarak askerlik yemini ettiler.

Haberin Devamı

Aynı bölük, aynı koğuş

Sonra üçü de özel dağıtımla Isparta İl Jandarma Komutanlığı'na geldi. Üçü de motor-mekanik eğitimi aldığı ve sanayide çalıştıkları için alaydaki araçların bakım ve tamirini yapan "kademe" biriminde görevlendirildiler. Koğuşları da aynıydı. Hasan ile Hüseyin aynı ranzaya altlı üstlü, Mustafa ise yandaki ranzaya yerleşti. Onlar kendi durumlarına alışkındılar. Ama hem asker arkadaşları hem de komutanları için bu üç askere alışmak o kadar kolay olmayacaktı.

"Bizden önce haberimiz gelmiş"

Hasan, Hüseyin ve Mustafa Girgin kardeşlerle Isparta İl Jandarma Komutanlığı'nda buluştuk. Üçü de son derece efendi ve yaşlarına göre olgun tavırları var. Zeki ve kabiliyetli oldukları hallerinden belli. Zaten komutanları da üçüzlerin her yönden takdir ediyor.

İlk sözü Hasan aldı: "Buraya ilk geldiğimizde bizi görüp ilk şaşıran nizamiyedeki astsubay oldu. Bir bize bir de elindeki kimliklere bakıyordu" diye anlattı. "Zaten haberimiz bizden önde gelmiş, herkes merak etmeye başlamış" diye de ekledi.

Haberin Devamı

Komutanın nöbet şaşkınlığı

Hüseyin bazı arkadaşlarının da hâlâ kendilerini karıştırdığını söyledi. Komutanları da Hasan ile Hüseyin tek yumurta ikizi olduğu için bazen onları karıştırabiliyormuş. Hasan söze girdi: "Hüseyin'in başına geldi meselâ, O nöbetteydi. Ben er gazinosundaydım. Bir Astsubay komutanımız onu nöbetteyken görmüş. Gazinoya girdiğinde beni de gördü, şaşırdı. 'Sen burada ne arıyorsun? Nöbet ne çabuk bitti de geldin?' diye bana çıkıştı. 'Komutanım o ben değilim, ben Hasanım, o Hüseyin' dedim. İnanmadı bile. Çıktı nöbet yerine baktı. Hüseyin'i orada görünce inandı" Hep birlikte gülüştüler.

"Babamız da Jandarmaydı"

Askerliğe tamamen alışmışlar. Mustafa diyor ki "Askere gelmeden biraz çekingenlik vardı. Ama burası Peygamber Ocağı, gerçekten bir aile gibiyiz. Gelmeden ellerimize kına yakıldı. Komutanlarımız her konuda bize yardımcı oluyor. Babalar gününde babamızı getirerek unutamayacağımız bir sürpriz yaptılar. Arkadaşlarımızla da aile gibiyiz. Kardeşler olarak zaten dert ortağıydık, şimdi asker arkadaşı olduk. İyice yakın olduk"

Haberin Devamı

Hüseyin Jandarma oldukları için ayrıca bir gururlu olduklarını söyledi. "Neden?" diye sorduğumda ise " Babam da jandarmaydı. Biz de jandarmayız, halkın içindeyiz. Onların bir sıkıntısı olunca hemen ulaşıyoruz." cevabını verdi. Hasan askerde yaptıkları işten de çok memnun: "Bizim her türlü aracımız var. Kademede onların bakım ve tamirini yapıyoruz. Arkadaşlarımız da o araçlarla göreve gidiyor. Biz de mutlu oluyoruz" diyor gururla...

"Kıdem yok, eşitiz"

Aralarında "kıdem" hiyerarşisi yokmuş. "Üçümüz de aynı anda asker olduk" diyorlar. İzinleri ise sırayla kullanıyorlar. Komutanları aileleri yanlız kalmasın diye izinlerini onların talebine göre düzenliyormuş. Sıra ile gidip geliyorlar. Üçü ortak bir telefon kullanıyor. "Bu da bir avantaj" diyorlar. Komutanları çarşı iznine de birlikte çıkarıyormuş onları. "Hem kardeş hem de asker arkadaşı olmak farklı bir duygu" dedi Mustafa, diğerleri de hemen tasdik etti. Hüseyin terörle mücadele eden arkadaşlarını unutmadı: "Biz buradayız ama onlar daima aklımızda" diyerek onlara da selam gönderdi.

Haberin Devamı

Son sözü Hasan son derece resmi bir edayla söyledi: " İçişleri bakanımız Süleyman Soylu ve Genel Komutanımız (Org. Yaşar Güler) başta olmak üzere bizler ile ilgilenen bütün komutanlarımıza teşekkür ederiz"

Karıştırmış olabilirim

Hasan, Hüseyin ve Mustafa ile sohbetimiz keyifle başladı keyifle bitti. En son "Şafak 186..." dediler. Yani 6 ay daha varmış terhislerine... Yukarıda belki Hasan'ın söylediğini, Hüseyin'e, Hüseyin'inkini Mustafa'ya, Mustafa'nınkini Hasan'a yazmış da olabilirim. Karıştırdıysam onlar da kusura bakmasın okuyanlar da...