- Diğer canlandırdığınız rollerden farklı biri Gallo. Bu da etken oldu mu kabul etmenizde?
Gallo dünyaca ünlü bir modacı. Kendine has bir tarzı olan, maskülen, ününü göstermeyi sevmeyen, herkesin hayran olduğu bir kadın. Benim bu işi seçmemdeki en büyük neden buydu. Sürekli benzer roller denk geldiği için hem kendi oyunculuğuma bir şey katmak hem farklı birisini canlandırmak istediğim için direkt tamam dedim.
“Ahmet Mekin insana ciddi derecede bir şeyler katan biri”
- “Kiralık Aşk”ın farklı bir fan kitlesi var. Defne-Ömer çiftine aşırı bağlılar. Gallo aslında iyi niyetli gibi ama yine de tepkiler geliyor mu?
Girdiğim andan beri şunu anladım: “Herhalde 75 yaşında da birisi gelse aynı şeyleri söyleyeceklerdi.” Çok tatlılar, herkesi çok motive ediyor bu durum ama bir şeyin bu kadar çok fanatiği olmayı sevmiyorum ben. İşin içine bu kadar çok girmemek, gerçek hayatla diziyi karıştırmamak lazım. Biraz sıkıntılar çektim, ilk girdiğim bölümden sonra ciddi derecede tepki aldım ama karakterim tanındıkça biraz daha azaldı. Güzel şeyler söyleyenler de oldu.
- Oyunculuk ilk ne zaman aklınıza düştü?
Hiç hatırlamıyorum. Kendimi bildim bileli, kendi fikirlerimi ifade etmeye başladığımdan beri hep oyuncu olmak istediğimi söylermişim. Ortaokulda bana başka meslekleri de tanıtmaya çalıştılar, aynı zamanda da Tenis oynuyorum zaten profesyonel olarak. Ama benim tenis oynamamda ve milli takıma kadar yükselmemdeki amaç şuydu; yurt dışında oyunculuk okumak istiyordum. “Milli tenisçi bursuyla giderim ve okurum” mantığıyla devam etti uzun yıllar. Çok sevdiğim de bir spor ama hiçbir zaman “Ben tenisçi mi olsam?” demedim. O yüzden ne olursa olsun, önüme ne gelirse gelsin, hiçbir zaman oyunculuktan vazgeçmedim.
- Şimdiye kadar çok başarılı isimlerle oynadınız. Ahmet Mekin, Altan Erkekli, Nazan Kesal... Öğrendiğiniz en önemli şey neydi?
Hepsinden ayrı ayrı çok şey öğrendim. Ve aslında hiçbiri bana bir şey öğretmek amaçlı bir şey yapmadı. O kadar tatlı ve iyi insanlarla çalıştım ki hani dursalar bile bir şey kapıyordum. En çok bir şeyler öğrendiğim insan da Ahmet Mekin olmuştur. Hani oturalım, sabaha kadar anlatsın... Hakikaten çok ciddi derecede insana bir şeyler katan biri. Dizide ayrı bir şey öğreniyorsun, dışarı çıkıyorsun ayrı bir şey öğreniyorsun. Ahmet abi herhalde bu isimler içerisinde “iyi ki, iyi ki” dediğim ilk insandır.
“Çok kokoş değilimdir”
- İzmirlisiniz. Aileniz hâlâ orada mı? Gidip gelmek zor oluyor mu?
Ailem İzmir’de ama biz bunu uzun yıllar önce aştık çünkü tenis turnuvalarında çok gittim geldim İstanbul’a. Ama tek sıkıntı anneannemle dedeme çok bağlıyımdır, aşkımdır onlar benim, bir tek onları çok özlüyorum. Beni en zorlayan şey bu.
- Boş zamanlarınızda ne yapıyorsunuz?
Tenis oynamaya, arkadaşlarıma vakit ayırmaya çalışıyorum. Çünkü şey noktası çok tatlı değil; çok çalışıyoruz ve hiçbir şeye vakit bulamıyoruz. Mutlaka vakit bulunur ben ona inanıyorum. Ayrıca tiyatroya, sinemaya gitmeye çalışıyorum.
- Gallo çok iyi bir modacı, sizin modayla ilişkiniz nedir?
Alışverişi çok seviyorum, özellikle takı ve ayakkabı en çok para harcadığım, annemin kızdığı şeyler. Dikkat etmeye çalışırım, zevkliyimdir de. Esas annemin çok yeteneği var bu konuda, yönlendirilseymiş iyi bir modacı olurmuş. Hatta “Şu anda Fikret Gallo sendin herhalde” derim hep.
- Genelde ne tarz giyinirsiniz?
Çok kokoş değilimdir. Gallo’nun o tatlı maskülenliği bende de vardır. O anki ruh halimle de bağlantılı aslında. Bir de ne kadar sade de olsa yaptığın küçük dokunuşların tatlı olduğuna inanıyorum. O yüzden ayakkabısıdır, kemeridir, takısıdır onlara özen gösteriyorum. Sadelik ve doğallığı çok seviyorum, bence en güzeli o.
“Daha dişi bir rol isterim”
- Özellikle oynamak istediğiniz bir karakter var mı?
Öyle düşündüğüm, bunları oynamak istiyorum dediğim bir rol yok ama illa bir şey söylemem gerekirse biraz daha dişi rolleri oynamak isterim.
- Dizi izler misiniz? “Kiralık Aşk”a girmeden önce diziyi izliyor muydunuz mesela?
Çok sıkı bir takipçisi değildim ama biliyordum. Diğer dizilere de vakit buldukça bakıyorum. Zaten hiç izlemiyorum demek yanlış bence, doğru bulmuyorum, ayrıca inanmıyorum da. Bu işi yapıyorsan biliyorsundur, bakıyorsundur ve izliyorsundur.
- Kendinizi izler misiniz?
Çok severim kendimi izlemeyi ve izlenmesi gerektiğine inanıyorum. Kendi gelişimini de görmek açısından kendisini izlemesi lazım insanın.
- Bazılarında bakamam ben durumu var ya...
O zaman bence memur olabilir o. Öyle bir şey yok.