Gündem Kul hakkına giren davranışlar neler?

Kul hakkına giren davranışlar neler?

23.06.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

İnsanları küçümsemek, ölçüye ve tartıya özen göstermemek, adaletli davranmamak, yalan söylemek, rahatsız edici biçimde yüksek sesle konuşmak, çevreyi kirletmek, gıybet etmek, trafikte kural ihlali yapmak gibi pek çok konu kul hakkına girer

Kul hakkına giren davranışlar neler

Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.” (ez-Zilzâl, 99/7-8)

Haberin Devamı

Dinimize göre yerine getirmekle yükümlü olduğumuz hakları Allah hakları ve kul hakları olarak iki kısımda ele alabiliriz. Allah’ın hakları O’nun emir ve yasaklarına saygı göstermek ve yapılması emredilen ibadetleri yapmaktır. Kul hakkı denince insanlar arası ilişkilerden doğan haklar anlaşılmaktadır Bu hak, daha çok insanın canı, bedeni, namusu, onuru, dinî inanç ve yaşayışı gibi konulardaki kişilik haklarıyla, malına ve aile fertlerine ilişkin haklardan oluşmaktadır. Kul haklarının çok geniş bir yelpazesi vardır. Kamu görevleri, hısımlık ve akrabalık, komşuluk, işçi-işveren ilişkileri bu konuda çok hassas alanlardır.

Peygamberimizin uyarısı

İnsanların kişilik haklarına saldırmak, onları küçümsemek, verilen sözlere ve dostluklara bağlı kalmamak, ölçüye ve tartıya özen göstermemek, adaletli davranmamak, yalan söylemek, rahatsız edici biçimde yüksek sesle konuşmak, çevreyi kirletmek, gıybet etmek, trafikte kural ihlali yapmak, bakımsız araçla yola çıkmak, yemek kokusuyla komşuya eziyet etmek ve daha pek çok konu kul hakkına girer.

Haberin Devamı

Kur’an’ı Kerim’in birçok ayetinde adaletten hak kavramından ve bunları temin etmek üzere konulan ölçülerden bahsedilir. Kullar arasındaki adalet esaslarını tespit eden birçok ayetten sonra, “İşte bu Allah’ın hudududur/ölçüsüdür, onu çiğnemeyin” (el-Maide, 5/87) mealinde ilâhî ikazlar gelir. Bir kimseden haksız olarak alınan bir kuruşu sahibine geri vermenin, yüzlerle lira sadakadan kat kat daha sevap olduğunu unutulmamalıdır.

Peygamberimizin kul hakkıyla ilgi şu uyarısı oldukça dikkat çekicidir: “Bir kimsenin diğer bir kimsenin haysiyetine yahut malına tecavüzden dolayı üzerinde bir hak bulunursa, altın ve gümüşün geçmediği hesap günü gelmeden helalleşsin. Aksi takdirde, yaptığı haksızlık ölçüsünde, iyi amellerinden alınıp hak sahibine verilir. İyiliği yoksa hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden kimseye yüklenir.” (Buharî, “Mezâlim”, 10)

“Ahiret müflisi” kimdir?

Allah kul hakkının affını, hak sahibinin rızasına bağlamıştır. Peygamber Efendimiz bir hadislerinde gerçek müflisten yani, “ahiret müflisi”nden bahseder. Müflis kişi, kıyamet günü namaz, oruç, zekât gibi ibadetlerle geldiği halde; aynı zamanda birisine kötü söz söylemiş, birine iftirada bulunmuş, bir başkasının malını yemiş, başka birini dövmüş veya öldürmüş olarak Allah huzuruna çıkan ve yaptığı ibadetlerin sevabı bu kişilere dağıtıldıktan sonra bile hak sahiplerinin alacakları bitmediği için sevapları biten ve onların da günahlarını üzerine alarak cehenneme giden kişidir.”

Haberin Devamı

(Buharî, “Edeb”, 102)

Peygamberimiz, vefatından birkaç gün önce, ashabına; “Benim üzerimde kimin hakkı varsa gelsin, hakkını benden alsın ve helalleşelim” buyurarak kul hakkıyla ilgili sözlerinin yanında bizzat davranışıyla da bizlere örnek olmuştur.

Dil altı ilacı almak, kan vermek orucu bozmaz

Astımlı hastaların kullandıkları spreyler, göz damlası, tedavî amacıyla burna damlatılan ilaç, kalp rahatsızlıklarında dil altına konulan ilaç, kan aldırmak orucu bozmaz.
Kulağa damlatılan ilaç veya kulağın yıkatılması orucu bozmaz. Ancak kulak zarının delik olması durumunda, kulak yıkatılırken suyun mideye ulaşması mümkündür. Bu bakımdan orucu bozacak kadar suyun mideye ulaşması hâlinde oruç bozulur.
Endoskopi veya kolonoskopi sırasında çoğunlukla cihaz içinden su verildiği için oruç bozulur. Ancak söz konusu işlemlerde sindirim sistemine su, yağ ve benzeri gıda özelliği taşıyan bir madde girmemesi durumunda oruç bozulmaz.
Oruçlu bir kimsenin morfinli veya morfinsiz olarak dişlerini tedavi ettirmesi esnasında, kan veya tedavide kullanılan maddelerden herhangi bir şeyin yutulması halinde oruç bozulur.
Gıda ve keyif verici olmayan enjeksiyonlar, yemek ve içmek anlamına gelmediklerinden orucu bozmazlar. Ancak gıda ve/veya keyif verici enjeksiyonlar orucu bozar. Hastaya serum veya kan verilmesi de aynı hükme tabidir. Lokal anestezi orucu bozmaz. Bölgesel ve genel anestezide serum verildiği için oruç bozulur.
Mevlevihanede sema gösterisiyle oruç açtılar
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tasavvuf Topluluğu ve Tasavvuf Vakfı tarafından Gelibolu Mevlevihanesi’nde iftar programı düzenlendi. Mevlevihanenin bahçesinde çok sayıda kişi oruç açtı, mesneviler okunup, sema gösterisi gerçekleştirildi.
Akşam ezanının okunmasıyla birlikte yemeğe katılanlar oruçlarını açtı. Ardından etkinlik kapsamında bu ilk kez düzenlenen ’Hoş Geldin Ramazan’ adlı resim yarışmasında dereceye girenlere ödül verildi. Bursa’dan yarışmaya katılan ve birinci olan 11 yaşındaki Melek Rana Korkmaz’a ödülünü Ak Parti Çanakkale Milletvekili Bülent Turan; ikinciliği elde eden Çanakkaleli 8 yaşındaki Resül Tokgöz’e ödülünü Gelibolu Kaymakamı Oktay Çağatay ve üçüncülüğü kazanan Çanakkaleli Lütfü Can Tas’a da ödülünü CHP’li Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar verdi.
Yemeğin ardından mesneviler okundu, sema gösterisi gerçekleştirildi.
Ebû Kuhâfe’nin Müslüman oluşu
Hz. Ebû Bekir’in babası Ebû Kuhâfe Mekke’nin fethine kadar müslüman olmamıştı. Mekke fethedilince Hz. Peygamber Kâbe’nin yakınındaki küçük istiharatgâhına iki kişinin yaklaştığını gördü. Saçı ve sakalı ağarmış, âmâ bir ihtiyar, yanındaki kişinin koluna girmiş, yorgun bedenini onun vücuduna yaslayarak zorla yürüyordu. Peygamberimiz gelenleri hemen tanıdı. Hz. Ebû Bekir ile o güne kadar müslüman olmamış, yaşı seksenin üzerindeki babası Ebû Kuhâfe...
Şöyle seslendi Allah Resûlü: “Ya Ebû Bekir, keşke babanı evinde bıraksaydın da biz onun yanına gitseydik. O ihtiyarı yormasaydın.” Hz. Ebû Bekir: “Ya Resûlallah! Onun sizin huzurunuza gelmesi, sizin onun ayağına gitmenizden daha uygundur.” şeklinde cevap verdi. Baba-oğul ağır ağır geldiler ve Peygamber Efendimiz’in dizlerinin dibine oturdular. Hz. Ebû Bekir çok heyecanlıydı. Çünkü koluna girdiği babasını Efendimiz’in huzuruna müslüman olması için getirmişti.
Allah Resûlü, mübarek elini ihtiyar babanın göğsüne koydu ve “Ey Ebû Kuhâfe, müslüman ol kurtul” dedi. Yaşlı adam, bir süre sessiz kaldı. Ömrünü putlara taparak geçirmişti. Artık değişme vaktiydi. Oğlunun sevgi dolu bakışları altında, Allah’ın birliğine ve Efendimiz’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna şahitlik ederek müslüman oldu. Bu esnada sevinmesi gereken Hz. Ebû Bekir ise üzüntüden dolayı gözyaşı döküyordu.
Rasûlullah “Baban hidayete erdi, niçin ağlıyorsun” diye sorunca, Hz. Ebu Bekir şu cevabı verdi: “Ya Rasûlallah! Sizin en büyük arzunuz amcanız Ebû Talib’in Müslüman olmasıydı. Fakat bu dileğiniz bir türlü gerçekleşmedi. Şu anda babamın yerinde şehâdet getirenin amcanız Ebû Tâlib olmasını ne kadar çok isterdim.”
Allah’ın güzel isimleri: el-Fettâh
el-Fettâh, iyilik kapılarını açan, mazlumlara yardım edip mü’min kullarını zafere ulaştıran, her müşküle çare bulan, yüreklerden tasaları, kederleri gideren demektir. Allah kullarına rızık ve rahmet kapılarını açar, işlerinin önündeki tıkanıklığı giderir. Bu durum kıtlıktan sonra yağmur, fakirlikten sonra zenginlik vermek suretiyle maddî alanda olabileceği gibi üzüntüyü sevince, günahı ibadete, günahkârlığı tövbeye, cehaleti ilme çevirmek suretiyle manevî alanda da gerçekleşebilir. O kapısına gelen, yalvaran kullarının, günahlardan kurumuş ruhlarına manevi kapılardan bereketler yağdırır. Kullara düşen, hayatın hiçbir döneminde ümitsizliğe düşmemek dimdik yürümeye devam etmektir.
Hz. Peygamber’den dualar
“Ey Allah’ım! Senin rahmetini umuyorum, beni göz açıp kapayıncaya kadar da olsa nefsimle baş başa bırakma. Halimi tümüyle düzelt, Senden başka ilâh yoktur.” (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 110)
BİR HADİS
Bir Müslüman’ın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o Müslüman için birer sadakadır
(Buhârî, Edeb, 27).
Hz. Muhammed’in dilinden ramazan
Allah Resûlü kesin bir şekilde emretmeksizin insanları ramazan geceleri namaz kılmaya teşvik eder ve şöyle buyururdu: İnanarak ve karşılığını Allah’tan umarak ramazan gecelerini namazla ihya eden kimsenin geçmiş günahları bağışlanır” (Nesâî, Sıyâm, 39).