Kültür Sanat '69.5’ yaşın onuruna

'69.5’ yaşın onuruna

27.03.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hilmi Yavuz’un 70. yaş günü için önceki akşam dostlarının da katıldığı bir etkinlik düzenlendi. Yavuz, 14 Nisan’da doğduğu için etkinlik 69.5’uncu yaş günü kutlaması olarak kabul edildi

69.5’ yaşın onuruna
Sema Aslan

Şair, öğretmen ve felsefeci Hilmi Yavuz’un 70. yaşı, Beykoz Belediyesi’nin organize ettiği doğum günü etkinliğiyle kutlandı.

Önceki akşam Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleştirilen, şairin dostları, edebiyat çevresi ve 'hoca’sını görmek isteyen eski / yeni çok sayıda öğrencisinin katıldığı tören için Cemal Reşit Rey fuayesinde Hilmi Yavuz fotoğraflarından oluşan mini bir sergi de hazırlandı. 

Doğan Hızlan’ın aktardığına göre, doğum günü 14 Nisan olduğu için Yavuz, bu töreni 70. yaş değil, 69.5’uncu yaş günü etkinliği olarak kabul ettiğini söyledi. Füsun Akatlı, Doğan Hızlan, Can Bahadır Yüce, Vural Bahadır Bayrıl, Ayşe Sarısayın, Hasan Pulur, Vecdi Sayar ve Merih Akoğul’un da katıldığı törende Hilmi Yavuz’un yapıtları ve yaşamı üzerine konuşmaların yapıldığı iki oturum gerçekleştirildi. Nurettin Sözen döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Kültür İşleri Dairesi’ni de yöneten Yavuz’un gecesine o dönemden iki isim katıldı; Nurettin Sözen ve Ergun Göknel.

Haberin Devamı
Doğan Hızlan kazandı
Gece, Gönül Paçacı’nın bestelediği Hilmi Yavuz’un şiirlerinin seslendirilmesiyle devam etti. Törenin sonunda sahneye çıkan Hilmi Yavuz, çok duygulandığını söyledi ve ekledi: “70 yaşındaki bir adamı duygulandırmak, tıbben iyi değildir!”

Tören öncesinde düzenlenen kokteyle gecikmeli olarak gelen ve salondaki oturumları büyük bir dikkatle izleyen Hilmi Yavuz, özellikle sinevizyon gösterisini çok beğendiğini, törenin kendisini çok mutlu ettiğini söyledi. “Hepinizi kucaklıyorum” diyen Yavuz, konuklarıyla yakından ilgilendi. Tören sırasında konuşmacıların her biri Hilmi Yavuz’u ne kadar süredir tanıdıklarını özellikle belirtince ortaya ilginç bir durum çıktı. Bu belli belirsiz yarışı, Doğan Hızlan “Biz kuşaktaşız, yarım asırdır dostuz” diyerek kazandı. Yavuz, birinci oturumun sonunda CRR’den ayrılan yarım asırlık dostu Doğan Hızlan’a kapıya kadar eşlik etti.

İlk editörü Necatigil
Hilmi Yavuz’un ilk şiiri, 1952’de, Kabataş Erkek Lisesi’ndeki öğrenciliği döneminde, Behçet Necatigil yönetimindeki Dönüm dergisinde yayımlandı. Ancak ilk şiir kitabının çıkması 1969’u buldu. Yavuz, ilk şiirinin yayımlanmasından, '69 tarihli “Bakış Kuşu”nun çıkmasına kadar geçen süre içinde belli aralıklarla şiirden uzak durdu; İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki öğrenimi sırasında gazeteciliğe başladı; Londra’da felsefe eğitimi aldı; BBC Türkçe Yayınlar Bölümü’nde çalıştı ve Londra’dayken şiirle tekrar yakın bir ilişki kurdu.

“Bakış Kuşu”ndan sonra şiire aralıksız devam eden Yavuz, çeşitli üniversitelerde felsefe ve tarih dersleri verdi. Şiirden ve öğretmenlikten vazgeçemeyeceğini söyleyen Yavuz, doğum günü vesilesiyle düzenlenen törende de en çok şiiri ve öğretmenliğiyle konuşuldu. Söz alan hemen herkes, bir şekilde Yavuz’un öğrencisi olmuştu; ya dost meclislerinde ya da fakülte sıralarında.

Haberin Devamı
Şairin 'bezm’ hali
Sunuculuğunu tiyatro sanatçısı Cüneyt Türel’in üstlendiği gece, Vural Bahadır Bayrıl’ın hazırladığı bir sinevizyon gösterisiyle başladı. Gösteride şairin “çocuk hali”, “öğrenci hali”, “iş güç hali”, “hoca hali”, “yaz hali”, “yazı hali”, “dede hali”, “suret hali” gösterildi ama salonu en çok “hoca’nın bezm hali” ilgilendirdi. Hilmi Yavuz’un, bezm halini görüntüleyen fotoğraflardan birinde, epey yakınında duran bir dansözden “uzak”laşmaya çalışması ise salondakileri güldürdü.

Modern mi, geleneksel mi?
Yavuz, geniş bir okur kitlesi tarafından her ne kadar “hüzün ki en çok yakışandır bize / belki de en çok anladığımız” dizeleriyle alıntılansa da “Bedrettin Üzerine Şiirler”, “Doğu Şiirleri”, “Çöl Şiirleri”, “Ayna Şiirleri” ve “Hurufi Şiirler” ile edebiyat dünyasında çokça konuşuldu; şiirinin modern mi, geleneksel mi olduğu tartışıldı. CRR’de düzenlenen iki oturum, Yavuz’u farklı yönleriyle anlatmayı amaçlasa da özellikle bu soru etrafında döndü. Doğum günü töreninin uzun bir sempozyuma dönüştüğü oturumlarda Yavuz’un edebiyatçı kimliği tüm yönleriyle anlatıldı.