Kültür Sanat Bol bulamaç blues

Bol bulamaç blues

25.10.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bol bulamaç blues

Bol bulamaç blues
25 Ekim 1998 Efkan KULA Efes Pilsen Blues Festivali dokuzuncu yılında usta blues sanatçıları ile 30 Ekim - 22 Kasım tarihleri arasında toplam altı ilde ve bu yıl ilk kez yurtdışına taşarak, Bükreş'te blues fırtınası estirecek. Sonbaharla birlikte festivaller ardı ardına gelmeye başladı. Bu kez de bluesseverler bu yıl 9'uncusu düzenlenecek "Efes Pilsen Blues Festivali" ile müzik keyfi yaşayacaklar. İstanbul, İzmir, Ankara, Mersin, Adana, Antalya ve Eskişehir'de izlenebilecek ve bu yıl ilk kez yurtdışına gidecek olan festivalde blues'un dünyaca ünlü isimlerinden gitarda ve vokaldeki orijinal stiliyle tanınan Son Seals, kadın blues'cuların en ateşlilerinden Sista Monica ve her konseri süprizlerle dolu Larry Johnson yer alacak. Pozitif Organizasyon'dan Ahmet Ulu, her yıl Amerika'nın farklı yörelerinden müzisyenler getirdiklerini, festival sayesinde Türkiye'de çok bilinmeyen blues'un yaygınlaştığını söylüyor. Biletler 16 Ekim'den beri İstanbul'da Vakkorama Rumeli, Taksim, Suadiye, Akmerkez ve Galleria mağazalarında 3 milyon ve 3 milyon 500 lira fiyatla satılıyor. İzmir'de Vakkorama Alsancak ve Beymen Alsancak mağazalarından 3 milyon lira fiyatla alabileceğiniz biletleri 23 Ekim'den beri Ankara'da Polo Karum, Dost Music Center, Atlantis Hi - Fi Center ve Taylan Elektronik'ten 3 milyon 500 bin lira fiyatla, 31 Ekim'den itibaren Mersin Hilton'dan, Adana ve Antalya Vakkorama'lardan, 6 Kasım'dan itibaren ise Eskişehir Hayal Kahvesi'nden 3 milyon fiyatla satın alabilirsiniz.

* Son Seals
Gitarda ve vokalde kendine özgü ve agresif bir stile sahip olan Son Seals, "blues efsanesi" olarak anılıyor. Seals, 12 yaşında davul çalmaya başladı ve hemen ardından gitar geldi. 18'inde orkestrasıyla sahneye çıktı. 1973'te "The Son Seals Blues Band" adlı albümü ile ünlendi. 1977'de çıkan "Midnight Son" albümü "10 yılın en önemli blues albümü" seçildi. Seals, bunların dışında beş albüm çıkardı ve birçok ödül aldı.

* Sista Monica
Sista Monica, günümüz kadın blues sanatçıları arasında en önemlisi olarak gösteriliyor. 1991'den bu yana orkestrasıyla binden fazla konser verdi. Monica, kick - butt untempo blues, low down funk, sensitive blues ballads, gospel ve sweet soul'dan örnekler verdiği son CD'si "Sista Monica" ile "1998'in en iyi çağdaş kadın blues'cuları" kategorisinde W.C. Handy Awards ve 1998 California Music Awards Bammies ödüllerine layık görüldü.

* Larry Johnson
Larry Johnson'a "geleceğin efsanesi" deniyor. 1960'lı ve 70'li yıllarda yakaladığı "Johnson Sound" blues dünyasında vazgeçilmez oldu. "Fast and Funky" albümü ile adını iyice sağlamlaştırdı. Henry Adkins ile yaptığı Duet Larry And Hank: The Blues / A New Generation ve Country Blues uzunçalarları büyük ilgi gördü. Bir ara müziğe ara veren Johnson, 1996'da yeniden müzik dünyasına döndü.

Program

* İstanbul






70'lerin ünlü topluluğu "Haramiler" beş yeni elemanı ve yeni grubun "Alın Yazısı" adlı ilk albümüyle yeniden sahnede. "Haramiler"i hatırladınız mı? 1965'te Uğur Dikmen'in kurduğu grup, 70'e kadar müzik yapmış, sonra dağılmıştı. Haramiler şimdi Emrah Yurtçu (klavye), Ayhan Yener (vokal - bağlama), Hakan Oral (gitar), Mehmet Kurban (davul) ve Cumhur Başaran (bas)'dan oluşan genç kadrosuyla yeniden doğdu.
Haramiler, son dönemde sayıları artmaya başlayan anadolu rock tarzında müzik yapan şarkıcı ve grupların son örneği. Ama "Alın Yazısı" albümleriyle daha bir eskiyi hatırlatıyorlar. Mesela solist Ayhan'ın sesi Cem Karaca'ya çok benziyor. Emrah'ın klavye çalışı da Uğur Dikmen'in tarzına çok yakın. Sürekli o dönemin müziğini dinlemeleri, o tarza yakın besteler çıkmasına neden olmuş. Grubun adını da o döneme ait izler taşısın diye Haramiler koymuşlar. Buna çok sıcak yaklaşan Dikmen şöyle diyor:
"Bizim de kendimize örnek aldığımız insanlar vardı. İyi bir yolda ilerliyorlar. Eski grubumun ismini almaları da beni çok mutlu etti. Ama bizi aşmalılar. Biz bu tarzın en iyilerini 70'lerde yaptık." Haramiler'in albüm fikri ve kayıt aşamaları 2,5 yıl önceye dayanıyor. Şimdi böyle bir trend var diye çıkmadıklarını söylüyorlar. Anadolu rock yapan diğerleri için, "Bu tarz kimsenin tekelinde değil, herkes bir yerde duruyor ve bakıyor. Albümü çıkarmadan önce çok araştırdık. Türküler dinledik, rock'la da ilgiliydik. Ortaya çıkacak en iyi şey bu olacaktı," diyorlar.
Solist Ayhan'ın sesinin, daha doğrusu söyleyiş tarzının Cem Karaca'ya benzerliğini albümdeki bazı şarkıları dinleyince anlıyor ve gerçekten şaşırıyorsunuz. Ayhan, "Yatıp kalkıp onları dinliyoruz. Kendileri belki daha az dinlemiştir bu parçaları. O yüzden çok etkilendik. Ama tüm albüm öyle gitmiyor," diyor.
Haramiler'in şarkı sözleri de eskileri andırıyor. Sözleri yazan Emrah, "Yazarken aklıma Karacaoğlan, Dadaloğlu geliyor. Belki bunun için eskilere benziyor," diyor. Aslında böyle yazmalarının başka bir sebebi de artık sevgi temasının çok işlenmesi. "Biz de yaşadıklarımızı yazmaya çalıştık. Tam bir başkaldırı olmasa da alternatif bir şey yaptık. Bazı şeyleri sahipsiz bırakmamak lazım. Bunu müziğimizle tam olarak yansıtamasak da en azından insanlara seçenek vermek gerekiyor. Son dönemde alternatif bir şey çıkarmak bir risk olabilir. Biz Anadolu'dan geldik. Taşra kokuyoruz. Ama müzikte politika yapmak gibi bir amacımız yok. Yani duruşumuz aynı ama bakışımız farklı," diyorlar. Bu görüşlerini 80'li yılların gençliğinin olaylara bakış açısı ile de ilgili buluyorlar. Sinemada, edebiyatta ve müzikte, farklı bakış açılarının olduğunu söylüyorlar. Haramiler'in amacı tıpkı zamanında Moğollar'ın yaptığı gibi Anadolu'yu köy köy dolaşmak ve insanların müziğe olan açlığını gidermeye çalışmak...


Arap müzik dünyasının bütün ünlü sanatçılarının seçme şarkılarının orijinal kayıtlarından oluşan "Arap Müzik Antolojisi" iki CD - kaset olarak yayınlandı.

Yıllarca arabeski tartışa tartışa bitiremedik. Ama her dönemde kendine dinleyici buldu. Ama arabeskin orijinalini hiç merak ettik mi? Yani Arap sanatçıların yaptığı "Arap müziği"ni. İşte aramızdan bunu merak edenler için Yeni Dünya Müzik tarafından Arap dünyasının ünlü sanatçılarının seçme şarkılarının orijinal kayıtlarından oluşan "Arap Müziği Antolojisi 1 - 2" adında bir albüm yayınlandı. Gerçekten "mistik" olarak niteleyebileceğimiz albüm, yurtdışında da özellikle Doğu müziği merakının arttığı son dönemde büyük ilgi gördü. Bu yıl Avrupa'da da yayınlanan albüm, Fransa "World Music" listelerinde ön sıralarda yer aldı.
Çift CD ve kaset olarak yayınlanan antolojide Lübnan, Mısır, Cezayir, Fas, Irak, Tunus, Suriye ve Yemen'den ünlü 25 şarkıcı, bilinen ve sevilen 25 eseriyle yer alıyor. Toplam 2 saat 35 dakika süren albümle birlikte içinde yer alan sanatçıların biyografileri de verilmiş. Antolojide orijinal kayıtları ile yer alan sanatçılardan bazıları şunlar: Ümmü Gülsüm (Mısır), Feyruz (Lübnan), Warda (Cezayir), Muhammed Abdül Vahap (Mısır), Leyla Murad (Mısır), Vadi es - Safi (Lübnan).
Ayrıca Rachid Taha'nın "Ya Rayah" şarkısı da bestecisi Cezayirli Dahmane el - Haraşi'nin orijinal yorumuyla sunuluyor. "Ada Sahillerinde Bekliyorum" diye bildiğimiz şarkının Suriyeli Sabah Fahri tarafından yapılan yorumunu da dinleyebilmek mümkün. Bunlar zaten bildiklerimiz fakat antolojide yer alan birçok şarkı bize önceden dinlediğimiz bir şeyleri hatırlatıyor. Yani parçaların üstüne bir bağlama ekleyip neredeyse "Orhan Baba çalıyor," diyebiliriz.
Arap Müzik Antolojisi'nde yer alan sanatçılar aslında Türkiye'ye hiç yabancı değil, çünkü çoğu 50'li ve 60'lı yılların Türkiye'sinde popüler olmuş ve onlardan çok bahsedilmiş. Mesela "Doğunun Yıldızı" olarak tanınan Ümmü Gülsüm Arap şarkılarının ya da operasının en büyük kadın şarkıcısı, primadonnası olarak anılıyor. Gene Lübnanlı Feyruz, 50'li yılların başından bu yana yalnızca Arap dünyasında değil, bütün dünyada dinleyici bulabilmiş bir sanatçı. Özellikle Ümmü Gülsüm'ü dinleyince Türk sanat müziğinin, Arap müziğiyle çok benzer noktaları olduğunu görüyoruz. Asmahan, Arapça'yı çok kolay dinlenir bir dil haline getiriyor. Sonuç olarak antoloji bilenler için iyi bir arşiv olanağı, bilmeyenler ve "Bakalım neymiş bu arabesk olayı" diyenler içinse tanışma fırsatı...