Kültür Sanat Büyük demokrasi ayıbı

Büyük demokrasi ayıbı

19.04.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

KA-DER onuncu yılında yeni bir kampanya başlattı: Dikkatleri çekmek için ünlü kadınlar büyük boy afişlerden takma bıyıklarıyla bakarak "Meclise girmek için bıyıklı olmak şart mı?" sorusunu sordu. Kadın ve siyaset, bu kampanyayla yeniden gündeme taşındı.

Büyük demokrasi ayıbı

DÜNYANIN BÜTÜN DEMOKRASİLERİNDE KADIN CİNSİ SİYASETTEN DIŞLANMIŞTIR! O sırada üniversitede asistandım ve doçentlik çalışmamı bu konuda yapmaya karar verdim. Cumhuriyet'in bütün önemli günlerinde tekrarlanan 'kadınlara seçme ve seçilme hakkını Avrupa'dan önce tanımış ülke' nakaratıyla büyümüş kuşaktan bir kadın siyaset bilimci olarak günün birinde kendime "Peki ama neden siyasette bu kadar az kadın var?" sorusunu sormam kaçınılmazdı. Bülent Tanör anısına yayımlanan kitapta (2004) anlattığım gibi, bu kararım pek de hoş karşılanmamıştı. Onca önemli konu dururken, bu 'marjinal' mesele de nereden çıkmıştı? Ama ben öyle düşünmüyordum. Eğer seçmenin yarısını kadınlar oluşturuyorsa, seçilmişler arasında da çok sayıda olmaları gerekmez miydi? İşte bu soru beni 4 yılı boyunca, Türkçe (yeni), İngilizce ve Fransızca olarak bu konuda yazılmış ne varsa okumaya ve 500 sayfayı aşan bir tez yazmaya yöneltti. KA-DER'in "Haydi Kadınları Seçelim" kampanyası sayesinde sonunda güncel politikada ilgi odağı olan 'kadınlar ve siyaset' meselesi benim otuz yıl önce ilgimi çekmişti. İşin içine girdikçe, aslında bu tuhaflığın sadece bize özgü olmadığını, dünyanın bütün 'demokrasilerinde' kadın cinsinin siyasetten dışlandığını keşfettim. O yıllarda ('70'ler) İskandinav ülkelerinde bile sonradan alıp başını giden ve sonu 2000'li yıllarda yüzde 50'lere (pariteye) varan büyük sıçrama henüz başlamamıştı. Üniversiteden ayrılınca tozlu tez raflarında kalmasını istemediğim için babaannemden kalan ufak parayla kitaplaştırdığım bu çalışma (1982) alanında bir ilkti. O zamanlar kitaplar, tuğla kalınlığında olanlar bile, 5 bin adet basılırdı. Verileri eskise de varsayımları ve analizleri hâlâ geçerliliğini koruyan kitap bir sonraki kuşaktan, kadın konularıyla ilgilenen pek çok kadının yararlandığı bir kaynak oldu. Artık mevcudu kalmadığı için sadece kütüphanelerde okunabiliyor. SİYASETTEN DIŞLANANLAR Birkaç yıl sonra siyaset bilimci kadın akademisyenlerin pekçoğu konunun başka yönlerine eğildi ve çok önemli çalışmalar yaptı. Örneğin Yeşim Arat, Türkçeye çevrilmemesi büyük kayıp olan "The Patriarchal Paradox" (1989) kitabını doktora tezi olarak yazdı. 1990'da derlediğim, Almanca ve İngilizce olarak da yayımlanan "1980'ler Türkiye'sinde Kadınlar" kitabına katkıda bulunan Fatmagül Berktay ve Ayşe Ayata'nın yazıları, 'sol siyaset ve kadınlar', 'seçilen kadınların antropolojisi' gibi konulara ışık tutuyordu. Daha yakın dönemde, Ayşe Kadıoğlu, Zulal Kılıç, Zehra Toska (1998) ve Serpil Üşür (2000) kadınların siyasetten dışlanmalarının çeşitli biçimlerini açıklayan makaleler yazdılar. 1990'larda Müslüman kadınların politikaya aktif şekilde girmeleri ve parti tabanında etkili olmaları, Feride Acar (1990), Yeşim Arat (1990, 1999), Ayşe Saktanber (2003) gibi siyaset bilimcilerin bu alanı deşmelerine yol açtı. Bir başka damar da kadınların tarihlerine sahip çıkma çabalarından doğdu. Osmanlı ve erken cumhuriyet dönemlerinde kadınların siyasetle olan ilişkisi, 'görünmez kılınmış' belgeler gün ışığına çıkarılarak yeniden yazıldı. Serpil Çakır'ın öncü çalışmasını (1994), Ayşe Durakbaşa'nın Halide Edip (2000), Nükhet Sirman'ın 'kadınların milliyeti' (2002), Yaprak Zihnioğlu'nun Nezihe Muhiddin (2003), İpek Çalışlar'ın Latife Hanım (2006) üzerine çalışmaları ve dergilerde yayımlanan pek çok makale izledi. SİYASET BİLİMCİ KADINLAR Bu zengin literatür okunduğunda, Türkiye'de genellikle politikacıların ve bazı gazetecilerin savunageldikleri, "Kadınlar siyasetle ilgilenmedikleri, siyasete tabandan girme cesaretleri olmadığı için siyasette yoklar," yollu önyargının yerle bir olduğu görülür. Kadınlar, yakın tarihin her evresinde siyasetle ilgilendiler, katılmak istediler, ama ya önleri açıkça kesildi (Nezihe Muhiddin) ya da daha örtülü politikalarla caydırıldılar, soğutuldular, uzaklaştırıldılar. Örneğin, doçentlik çalışmamda ele aldığım 1980 öncesi dönemde siyasete girmesine 'izin' verilenler, sadece, partilerin 'kadın kolu' başkanı olan ya da 'yasaklı' politikacıların 'alter egosu' niyetine meclise girebilen tek tük kadın ile sınırlı kalmıştır. Kadınların siyasete girmesini görece kolaylaştıran bir sistem olmasına ve Türkiye'de 1960'tan bu yana uygulanmasına rağmen nisbi seçim sistemi onlara yaramamış, ya meclise girme şansı olmayan partilerden aday oldukları ya da listelerin seçilme şansı tanımayan yerlerinden aday gösterildikleri için, siyasete adım atabilen kadınların sayısı son iki seçime kadar bir elin parmaklarını geçememiştir. ÖNLERİ AÇIKÇA KESİLDİ! KA-DER'in kurulma nedeni, kadınların önüne dikilen, mekanizmaları çok iyi bilinen bu engelleri kırmaktı. Yapılan çalışmalar 'kota' dediğimiz olumlu ayrımcılık önlemleri alınmadan bunun çok zor olduğunu ortaya koydu. Nitekim, bugün siyasette kadın oranının yüzde 30'ları aştığı bütün ülkelerde kota uygulanmıştır. İlgilenenler bu konudaki en etraflı bilgiyi KA-DER'in bir yayınında bulabilirler (2005). Dernek onuncu yılında yeni bir kampanya başlattı: Dikkatleri çekmek için ünlü kadınlar büyük boy afişlerden takma bıyıklarıyla bakarak "Meclise girmek için bıyıklı olmak şart mı?" sorusunu soruyor. Ben bu afişleri iki gün önce, Afyonkarahisar'da, şehrin en işlek ana caddesine asılmış olarak gördüm. Gören herkesin kendine aynı soruyu soracağından eminim. Halkın ne düşündüğü konusunda yapılan son araştırmalar ise, başta kadınlar olmak üzere seçmenlerin büyük çoğunluğunun temsilciler arasında daha fazla kadın görmek istediğini, dolayısıyla meclise girmek için bıyık gerekmediğini ortaya koymuş bulunuyor (2004). 2007 milletvekili seçimlerinin Türkiye'nin bu büyük demokrasi ayıbını aşması için bir tür sınav olacağını düşünüyorum. KA-DER'İN KAMPANYASI "Kadınlar ve Siyasal-Toplumsal Hayat", Şirin Tekeli, Birikim"The Patriarchal Paradox", Yeşim Arat, Fairleygh Dickinson University Press"1980'ler Türkiye'sinde Kadınlar" (der.), Şirin Tekeli, İletişim"Osmanlı Kadın Hareketi", Serpil Çakır, Metis"75. yılda Kadınlar ve Erkekler", Ayşe B. Hacımirzaoğlu (der.), Tarih Vakfı-İş Bankası"Political Islam in Turkey and Women's Organisations", Yeşim Arat, TESEV"Kadın - Erkek Eşitliğine Doğru", Serpil Üşür (M.Tan ve Y. Ecevit ile), TÜSİAD"Halide Edip, Türk Modernleşmesi ve Feminizm", Ayşe Durakbaşa, İletişim "Kadınların Milliyeti", Nükhet Sirman, T.Bora ve M. Güntekingil (der.) İletişim"Kadınsız İnkilap, Nezihe Muhiddin, Kadınlar Halk Fırkası, Kadın Birliği", Yaprak Zihnioğlu, Metis "Kültür Fragmanları", Ayşe Saktanber, Deniz Kandiyoti (der.), Metis "Bülent Tanör'e Armağan" (haz. Öget Öktem Tanör), Legal Yayıncılık"İş Yaşamı, Üst Yönetim ve Siyasette Kadın", Binnaz Toprak, Ersin Kalaycıoğlu, TESEV "Erkek Demokrasiden Gerçek Demokrasiye", KA-DER, Acar Matbaacılık, 2005"Latife Hanım", İpek Çalışlar, Doğan Kitapçılık, 2006 OKUMA LİSTESİ