Kültür Sanat Edebi’ mucizenin kanıtı

Edebi’ mucizenin kanıtı

20.11.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

Nobel Edebiyat Ödüllü Pearl S. Buck’ın vefatından 40 yıl sonra oğlu tarafından tesadüfen keşfedilen romanı “Ebedi Mucize” bir yazarın arkeolojisinin yaratacağı ‘edebi mucizenin’ de kanıtı niteliğinde.

Edebi’ mucizenin kanıtı

SERAY ŞAHİNLER- Amerikalı yazar Pearl S. Buck, edebiyat tarihi için özel isimlerden biri. Yaklaşık 90 kadar roman, hikâye ve senaryoya imza atan Buck, 1938’de Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi olmuştu. Buck, 1909’da Nobel’i kazanan Selma Lagerlöf’ten sonra ödüle değer görülen ikinci kadın yazar. Bu yönüyle dünya edebiyatı için de ayrı bir yere sahip. “Ana” ve “Mübarek Topraklar” romanlarıyla tanınan yazarın külliyatına sürpriz bir kitap daha eklenmişti geçtiğimiz yıllarda. İşte o roman Kafka Kitap etiketiyle Türkçede.

Haberin Devamı

1973’te hayatını kaybeden Pearl S. Buck’ın, ölümünden kısa süre önce kaleme aldığına inanılan “Ebedi Mucize”nin keşif serüveni romanın kendisi kadar ilginç. Roman yazarın oğlu Edgar Walsh tarafından keşfediliyor. 87 yaşında hayata veda eden ve hayatının son yıllarını çevresinden, dostlarından uzak geçiren, neredeyse iflas eden yazarın son metinlerinden biri bu roman. Edgar Walsh ise yazarın evlatlık aldığı yedi çocuğundan biri. Vefatından sonra Buck’ın edebi mirası savrulmanın eşiğine gelmiş ve çocukları bu mirasa sahip çıkmak için büyük çaba sarf etmiş. Ölümünden kısa bir süre önce mektupları ile el yazmaları kaybolan Buck için bir hafiye gibi çalışmış evlatları. Hikâye uzun fakat 2012 yılında tesadüfen daktiloyla yazılmış kopyayla birlikte 300 sayfalık bir roman bulunuyor. Yapılan incelemeler sonucu romanın Pearl S. Buck’a ait olduğu tespit ediliyor. (Bu sürecin perde arkasındaki tüm detayları romanın önsözünde Walsh’ın kaleminden okuyabilirsiniz.)

Haberin Devamı

Edebi’ mucizenin kanıtı

Hayat yolculuğu

Ve “Ebedi Mucize” edebiyatta da bir mucize yaratarak gün yüzüne çıkıyor. Roman anne karnından yetişkinlik yıllarına uzanan bir hayat yolculuğu. Kahramanımız Rann, hayata meraklı, farkındalığı yüksek bir çocuk. Sormayı ve sorgulamayı seviyor. Her detayı keşfetmekten haz duyuyor. Hiç bilmediği hayatların ve hikâyelerin peşine düşüyor. Fakat yıllar içinde hayat da onu sorguluyor. Yaşına göre çok erken bir dönemde üniversiteye kabul ediliyor ve orada da sorgu hikâyeleri devam ediyor. Burada tanıştığı Dr. Sharpe ona hayata dair aforizmalar aşılarken hayal kırıklıkları da yaşatıyor. Ve Rann artık yetişkin olma yolunda ilerlerken her bir tecrübeyle karakterini ve hayatını inşa ederken asıl benliğine ulaşmayı amaçlıyor. Babasını kaybettikten sonra ailesinde var olan boşlukları da doldurmaya çalışıyor. Dedesinin yanına yaptığı seyahat anlam arayışına dönüşse de Rann’ı kendi hayatının yazarı yapmak için bir başka yolculuğun kapısı aralanıyor.

Rann’ın öyküsü bir insanı şekillendiren, karakterinin bileşenlerinden biri olan hayatı nasıl anlamlandırdığına dair bir okuma aslında. Peki mucize bu işin neresinde? Mucize okurun ilgilendiği tarafta. Tıpkı Buck’ın dediği gibi: “Hayat, hepimizin içinde bulunduğu bir mucizedir.”