Kültür Sanat Hafızaların yolculuğu 'Zamansız'

Hafızaların yolculuğu 'Zamansız'

28.05.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Kirkor Sahakoğlu’nun yeni sergisi “Zamansız”, haziranda restorasyonu başlayacak Karaköy’de bulunan 200 yıllık tarihi binada açıldı. Sahakoğlu, “Amacım yıllardır kimsenin farkında olmadığı bu yapıda zamanında yaşanmışlıkların, çocuk seslerinin, mahlep ve menekşe şekeri kokusunun hatırlanması, hafızaya kaydedilmesi” diyor.

Hafızaların yolculuğu Zamansız

Seray Şahinler - Sanatçı Kirkor Sahakoğlu’nun zaman ve mekân ilişkisini sorguladığı sergisi “Zamansız”, GALERİ 77’de ziyarete açıldı. Sanatçının son dönem çalışmalarından 35 yapıt, tıpkı sergi mekânı gibi, geçmişle geleceğin tam ortasında bir yerde duruyor. Sanatçının sorguladığı “Zaman, insan zihninden bağımsız bir gerçekliğe sahip midir?” sorusuna sergi mekânı da dahil  edebiliriz. Zira Karaköy’deki 200 yıllık eski bir şarap deposu olan tarihi yapı birkaç ay içinde restorasyon kapsamına alınacak.  

Haberin Devamı

“Zamansız”, zaman ve mekân ilişkisini sorguluyor. Bu ilişkiyi hayatın her alanına oturtup yorumlamak mümkün; aile, çevre, yurt, aidiyet, yurtsuzluk… Sizin çalışmalarınız bu noktada neler söylüyor?

“Zaman, insan zihninden bağımsız bir gerçekliğe sahip midir?” Hayır. Çünkü zaman kavramını anlamlandıran da biziz. Tam da söylediğiniz gibi hayatın her alanına oturtabileceğim bir şey zaman veya zamansızlık. O kadar görece bir durum söz konusu ki... Hareketin olduğu yerde bir zamanın varlığından söz edebildiğimiz gibi, tam aksine hareketin olmadığı bir yerde de zamanın varlığından bahsedemeyiz. Şöyle açıklayayım, Foucault’nun “Heterotopya”sı gerçek bir mekânın içerisinde bulunan birden fazla zaman ve uzamı anlatır. Müzeler, kütüphaneler, mezarlıklar… Bu mekânlarda somut bir uzamın parçasıyızdır; fakat bu uzam içerisinde bölünmüş, farklı zamanlar ve uzamlar da hüküm sürmektedir. İçinde bulunduğumuz mekân gibi… Örneğin yıllardır bu demir zincirle bağlanmış kapıda bizler için bir zaman olgusundan bahsedebilir miydik? Hayır, veya bir mezarlıkta hatta metruk bir mekânda eğer yaşamsal belirti yoksa orada da bahsedemeyeceğimiz gibi.. 

Haberin Devamı

Sanat serüveninize, geçmişinize baktığınızda, zaman ve mekân ilişkisinin evrilişi yahut değişimini nasıl görüyorsunuz? Bu konular sizin için neden önemliydi?

Son dönem üretilmiş 35 işim var. Daha önce zaman ve mekân kavramları üzerine yoğunlaşmamıştım. Hemen hemen her kişisel sergi hazırlığında bir konuya yoğunlaşıyorum. Bu sefer beni son derece etkileyen, biraz da acıdığım bu yapıya odaklandım. 11 Haziran sonrası restorasyonu yapılacak bu yapıya biraz da ilgi üretmeye çalıştım. Amacım yıllardır kimsenin farkında olmadığı bu yapıda zamanında yaşanmışlıkların, tınıların, o çocuk seslerinin, mahleb ve menekşe şekeri kokusunun hatırlanması, hafızaya kaydedilmesi. Bir başka deyişle bu sergi görevini yapar bitirir. Bu bina tekrar yükselir ve yepyeni sergilere kucak açar. Ben de bu serginin devamını o zaman gerçekleştiririm. Tıpkı “Zamansız, geçmişle geleceğin tam ortasında bir yerlerde... gibi.

Haberin Devamı

Sergiyi mekânından bağımsız düşünmek mümkün değil… Yer aldığı mekân da oldukça “zamansız.” Buranın ruhuyla işleriniz nasıl konuşuyor?

Pandemi öncesinde gelmeye başladım bu binaya. Çok hor kullanılmıştı. Duvarlardaki sesleri hissetmeye çalıştım. Sürekli “İnsan gerçek anlamda ne zaman evindedir” sorusunu sordum kendime. Göç etmeyi sevmeyen bir gelenekte büyümüş birisiyim. Hatta Kavafis’in “Şehir”i de bazen kara haber gibi gelir. Belki de Galeri77 sahipleri bu hamleleri ile bir nebze dahi olsa bazı ruhları teskin ettireceklerdir.

Sergi aynı zamanda Youtube’dan da izlenebilecek… Pandemi süreci sanata da yeni pratikler getirdi; hem izleyici hem sanatçı açısından bu deneyimi nasıl yorumluyorsunuz?

Kaçınılmaz bir sonuç olarak zoom, youtube veya muadillerine alışmak zorunda kalıyoruz. Okulda veya başka şeylerde bunlar olmadan olmuyor. Zorunluluklar haricinde pek kullanmıyorum fakat hiçbir şey yapamamaktan da daha iyidir. Sergiler açısından gerçekten bir kurtarıcı özelliği taşıyor. Onlar da olmasaydı bir ölü toprağı serilecekti üstümüze.