Kültür Sanat Paris'te "biz bize" Türk sanatı

Paris'te "biz bize" Türk sanatı

12.04.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Paris'te "biz bize" Türk sanatı

Pariste biz bize Türk sanatı


Yurt & Dünya Sanat Galerisi'nin Paris'te düzenlediği kapsamlı sergi, çağdaş Türk plastik sanatlarının iyi bir panoramasını çiziyordu. Ancak Fransızlar bunu anlayamadı


       Paris'te "Çağdaş Türk Plastik Sanatları'ndan Bir Kesit Sergisi"ne davetliyiz. Gitmeden önce, serginin kataloğu ulaşıyor elimize. Şık bir kitap. Lüks baskı, hiçbir masraftan kaçınılmamış, belli. Özenli bir sayfa düzeni. Yurt & Dünya Sanat Galerisi Yöneticisi Nevzat Metin, serginin hangi amaçla ve ne güçlüklerle düzenlendiğini anlatıyor. İki dilde tabii ki, Türkçe ve Fransızca. Ardından Ahmet Oktay, Talat Halman, Gülseli İnal, Kaya Özsezgin, Levent Çalıkoğlu, Mehmet Ergüven, Gerard Xuriguera, Ahmet Kamil Gören ve Özdemir Altan, çağdaş Türk plastik sanatlarının 2000'li yıllardaki durumunu irdeliyorlar. Buraya kadar her şey iyi.
       Sonra 51 sanatçının biyografisinin ve yapıtlarından örneklerin yer aldığı bölüm başlıyor. Alfabetik olduğu için, önce Alaettin Aksoy. Aksoy, 1977'de Mimar Sinan Üniversitesi'ne öğretim görevlisi oluyor ve biyografisi bitiyor. Sergide yer alan tabloları 1998 imzalı. Demek ki, Aksoy, durmuyor üretiyor. Ama yaptıklarının biyografik bir değeri yok, anlaşılan. Sayfaları çevirmeye devam ediyoruz. Mehmet Aksoy'un biyografisi çok geniş. Özellikle yurtdışındaki başarılı çalışmalarını hepimiz biliyoruz. Neredeyse tümüne yer verilmiş. Bu, çok iyi. Hatta 1989'da İstanbul Bienali'ne katıldığı, "Şahmeran Öyküleri" adlı bir proje sunduğu da vurgulanmış. Bilgiler doyurucu. Sayfaları daha hızlı çeviriyoruz. Ömer Uluç ilgimizi çekiyor. Önce soyadı alfabetiği bir sıralamada neden Alp Tamer Ulukılıç'tan sonra yer aldığını merak ediyoruz, ama fazla üstünde durmuyoruz. Herhalde iki soyadını da kullanıyor diye düşünülmüş, birincisine itibar edilmiş. Ama Alp Tamer Ulukılıç erkek ve tek soyadı olmuş doğduğundan beri. Neyse, geçiyoruz. Ömer Uluç'a bakacağız biz. 1993'e kadar gelen bir biyografi. Son Bienal'e katıldığını bildiğimizden bu bilgiyi arıyoruz. Yok Bienal'e katılmış olmak biyografik bir özellik mi, çelişkiye düşüyoruz. Ya da Mehmet Aksoy için önemli, Ömer Uluç için sıradan bir durum. Karmaşık bir değerlendirme. Kitabı bırakıyoruz. Ama alfabetik sıralama hala kafamızda. Niye Onay Akbaş da, Alaettin Aksoy'dan sonra? Bu sıralamayı çözemiyoruz.

Paris'teyiz.

       Sergi salonu Paris'in mutena semtlerinden birinde. Concorde Meydanı'na elli adım. Üç katlı geniş bir mekan. Espace Pierre Cardin. Elli sanatçının ikişer işini yerleştirmek sorun olacak gibi görünmüyor. Ancak açılış gecesinde en çok konuşulan konu, sanatçıların yer kavgası. Serginin kurulduğu gün, galerinin Fransız yetkilileri polis çağırmayı bile düşünmüşler. Yer kavgası, pek yabancı bir durum değil, bizim için. Hele üç katlı bir mekan için, çok doğal. Bizde merdiven inme - çıkma alerjisi olduğundan, giriş katını tercih etmek normal bir durum. Fransızların da böyle olabileceği düşünülmüş anlaşılan.
       Neyse ki, açılışta tüm bu kavgaların boşuna olduğu görüldü. Çünkü ortalarda Fransız falan yok gibi. Biz bizeyiz. Şaraplar Yakut, öteki seçenek Yeni Rakı. Yapıtların çoğu bildik şeyler. Bunda, sergiyi düzenleyenlerin bir suçu yok. Onlar Türk resmini Fransızlara tanıtmak için yola çıkmışlar. Böyle düşününce gayet iyi bir toplama. Ancak duyurmada sorunlar yaşanmış, besbelli. Fransa'da yaşayan ve sergide işleri bulunan birçok sanatçımız var. Onlar, hiç olmazsa kendi çevrelerini sergiye taşıyabilselerdi, diye düşünüyoruz.
       Açılışta Paris Büyükelçimiz Sönmez Köksal konuşuyor, düzenleme komitesi adına Kaya Özsezgin de duygularını dile getiriyor. Duyduklarımız, gördüklerimizden sonra iyi niyetten kuşkumuz yok. Biz ortamdan gayet keyif alıyoruz. Bazı yapıtları yine, yeniden büyük bir keyifle izliyoruz. Bunları Fransızlar göremedi diye hayıflanmayı sürdürüyoruz. Sergiyi düzenleyen Nevzat - Leyla Metin çiftinin heyecan ve özveri dolu çabalarına da hayran oluyoruz.
       Sergi, ay sonunda bir başka Fransa kentine, Amiens'a taşınacak. Amiens 2000 - Dünyanın Renkleri Festivali kapsamında yer alacak. Umarız, festival atmosferi sergiye de yarar ve daha çok insanın izlemesi mümkün olur.

Sergide yapıtları yer alan sanatçılar

       Katalogdaki alfabetik sıralamaya göre:
       Alaettin Aksoy, A. Onay Akbaş, Beril Anılanmert, Erdal Alantar, Habib Aydoğdu, İlgi Adalan, Koray Ariş, Mehmet Aksoy, Mustafa Altıntaş, Mustafa Ata, Özdemir Altan, Rahmi Aksungur, Tomur Atagök, Ali Teoman Germaner (Aloş), Bedri Baykam, Bubi, Erdinç Bakla, Ferruh Başağa, Kezban Arca Batıbeki, Saim Bugay, Şadan Bezeyiş, Tülay Tura Börtecene, Zahit Büyükişleyen, İbrahim Çiftçioğlu, Zehra Çobanlı, Burhan Doğançay, Tanju Demirci, Devrim Erbil, Adem Genç, Güngör Güner, Mehmet Gün, Neşet Günal, Meriç Hızal, Balkan Naci İslimyeli, Ergin İnan, Birol Kutadgu, Ekrem Kahraman, Hüsamettin Koçan, Ömer Kaleşi, Ziyatin Nuriev, Zekai Ormancı, Abdurrahman Öztoprak, Bünyamin Özgültekin, Kemal Önsoy, Fatma Tülin, Güngör Taner, Metin Talayman, Alp Tamer Ulukılıç, Ömer Uluç, Utku Varlık, Hanefi Yeter.

       Ahmet Oktay, sergiyle ilgili olarak şunları söylüyor:
       "... Sergi yaşayan çağdaş Türk plastik sanatçılarının hem sahip oldukları izler çerçevelerin çeşitliliği ve hareketliliği hem de geçmiş, şimdi ve gelecekle girişmiş oldukları müzakere düzeyinin teknik, estetik ve etik sorunsalları üzerinde yeterli fikir verecektir. Anlık ve karmaşıklık, düzen ve düzensizlik, saflık ve kötülük: Her seyirci, yani her yorumcu, görmek ve bulmak istediğini görecek ve bulacaktır bu sergide..."