Kültür Sanat Seçkin bir akademisyenin sessiz ve erken ölümü

Seçkin bir akademisyenin sessiz ve erken ölümü

21.02.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

Georgetown Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışan Prof. Faruk Tabak, 14 Şubat’ta aramızdan ayrıldı. Tabak hem çalışmalarına hem hayatına bir zanaatkâr titizliğiyle yaklaşan biriydi ve son eseri ölümünden bir hafta önce yayımlanmıştı

Seçkin bir akademisyenin sessiz ve erken ölümü
KONUK YAZAR
Prof. Reşat Kasaba
University of Washington, Seattle


Washington D.C.’deki Georgetown Üniversitesi öğretim üyelerinden, Ertegün Modern Türk Araştırmaları Kürsüsü profesörü, değerli bilim adamı Faruk Tabak’ı kaybettik. Yılbaşı tatili için Ankara’ya gelen Tabak, 31 Aralık akşamı ağır bir beyin kanaması geçirmişti. Onu izleyen günlerde gerek Hacettepe Hastanesi’nde gerekse GATA Rehabilitasyon Merkezi’nde yapılan müdahaleler etkili olmadı; Tabak 14 Şubat günü aramızdan ayrıldı.
Faruk Tabak, 1953 yılında Eskişehir’de doğdu.  İlk, orta ve lise eğitimini orada tamamladıktan sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden 1976 yılında mezun oldu. Bir süre Ankara’da çeşitli mimarlık bürolarında ve Mimarlar Odası’nda çalışan Tabak, lisansüstü öğrenimi için 1981 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti ve New York Eyalet Üniversitesi’nin Binghamton’daki yerleşiminden sosyoloji doktorası aldı.  Profesör Tabak, 2000  yılından beri Georgetown Üniversitesi’nde çalışıyordu. 
Faruk Tabak, ölümünden bir hafta önce yayımlanan “Akdeniz’in Kaybolması”  başlıklı son kitabına yazdığı önsöze William Yates’ten aldığı  “Biten her şey silinip yok olsun” dizesiyle başlamış.  Ama “Silinip yok olmadan önce dostlarıma teşekkür etmek istiyorum” diye de devam etmiş.  Faruk Tabak’ı bundan iyi yansıtan bir 'giriş’ düşünmek zor. 
Aşağıdaki özette de görüleceği gibi kendisinin bilim alanına yaptığı büyük ve önemli katkıları unutmak olanaksız. Ama Tabak’ı asıl unutulmaz yapan, ince kişiliği, arkadaşlarına gösterdiği sonsuz sabır ve onlara verdiği sınırsız değerdi.
Üniversite yıllarından başlayarak, Faruk Tabak’ı tanıyan hemen herkesin onunla ilgili bir fedakârlık hikâyesi vardır.
Ev taşımaktan doktora tezi yazımına, karşılaşılan kişisel zorluklardan acele olarak Türkçeye veya İngilizceye çevrilmesi gereken metinlere kadar arkadaşlarının karşılaştığı her zor durumda, yardım istemek için koştukları tek insandı Tabak.  Sanki onun yakınlığının, esprilerinin ve içten gülüşünün aşamayacağı darboğaz yoktu.  '70’li yıllarda yetişip akademisyenliği seçen neslin en parlak isimlerinden biriydi Tabak.

Haberin Devamı
Moğollar’ın birleştirici rolü
Yayınları, Moğollar’ın 13. yy. dünya sistemi içindeki yerinden günümüzdeki ABD-Avrupa-Japonya ilişkilerine kadar uzanan çok geniş bir alanı kapsar.  Bu yayınların her birinde bizi alışageldiğimiz düşünce biçimlerini sorgulamaya zorlar. Örneğin “Moğol Barışı” başlıklı yazısında, genellikle bir yıkım unsuru olarak görülen Moğollar’ın aslında 13. yy. dünyasında birleştirici bir rol oynadıklarını anlatır. Tabak’ın 1990’lı yıllarda yayımladığı bir dizi makale ve Çağlar Keyder ile birlikte derlediği “Orta Doğu’da Toprak Mülkiyeti ve Ticari Tarım”  başlıklı kitap, Osmanlı tarımının salt devlete vergi üreten bir alan değil, daha geniş bölgesel dinamiklere tabi olarak gelişen dinamik bir sektör olduğunu gösterir. 

Eseri ders kitabı oldu
2000 yılında derleyip yayımladığı “Enformalleşme: Yapı ve Süreç” adlı kitapta ise Tabak, uzun dönemli ve karşılaştırmalı bir bakış açısı kullanır. Enformal işgücü denilen olgunun kapitalist dünya ekonomisinin yapısal bir özelliği olduğunu söyleyip, bu nedenle enformalleşmenin bir kriz göstergesi olarak algılanmaması gerektiğini savunur.
Faruk Tabak, 2005 yılında uluslararası ilişkiler ve dünya sistemi ile ilgili alanlarda isim yapmış bir dizi bilim adamını Georgetown Üniversitesi’nde bir konferansta bir araya getirdi. Tabak’ın bu konferansta sunulan bildirileri derlediği “Rakip Olan Müttefikler: Değişen Dünya Sisteminde Amerika, Japonya ve Avrupa” başlıklı kitabı Amerika’daki birçok üniversitede ders kitabı olarak kullanılıyor. 

Türkçeye tek kitabı çevrildi
Faruk Tabak’ın son kitabı olan “Akdeniz’in Kaybolması: 1550-1870, Bir Coğrafi-Tarih Çalışması” ise zamansız ölümünden bir hafta önce yayımlandı. Tabak, Akdeniz’in öyküsünü, ünlü Fransız tarihçi Fernand Braudel’in “Akdeniz ve Akdeniz Dünyası” adlı klasik eserinde bıraktığı yerden aldı son kitabında.
16. yy.’dan sonra Akdeniz’in bir bölge olarak yaşamaya nasıl devam ettiğini, siyasi birimlerden tarımsal ürün tiplerine kadar her şeyin birbiriyle örtülü olarak geliştiğini  gösteren çok zengin ve önemli bir eser bu. Bu önemli yapıtın 46 sayfa tutan kaynaklar bölümünde hem dünyadaki yüksek karbondioksit oranına hem de Ankara keçisinin özelliklerine değinen eserler var. Ne yazık ki şimdiye kadar Faruk Tabak’ın bu yayınlarından sadece Ortadoğu tarımı ile ilgili kitabı Türkçeye çevrildi. Diğer çalışmalarının da en kısa zamanda dilimize çevrilmesini ve layık oldukları okuyucu kitlesine kavuşmasını ümit ediyoruz.  
Hem çalışmalarına hem de hayatına bir zanaatkâr titizliği ile yaklaştı Tabak. Bu beklenmedik ölüm, onu gerçekten tanıma fırsatı bulanlara 'ne kadar şanslı’ olduklarını bir kez daha hatırlattı. Teker teker koruduğu arkadaşlıkları ve özenle hazırladığı çalışmaları, Faruk Tabak’ın adını ve anısını sonsuza kadar canlı tutacak.