Kültür Sanat Sürgünde değilim!

Sürgünde değilim!

31.05.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

The Guardian Hay Edebiyat Festivali’ne konuk olan Pamuk, kendisi için kullanılan 'sürgündeki yazar’ ifadesine karşı çıktı: “Hayır, sürgünde değilim. Daha iki hafta önce Türkiye’deydim”

Sürgünde değilim
FİLİZ AYGÜNDÜZ Galler

20. The Guardian Hay Edebiyat Festivali’nin düzenlendiği alandaki Guardian Sahnesi’ne alkışlarla girdi Orhan Pamuk. Karşısında yaklaşık bin kişi vardı. Kitaplarını İngilizceye çeviren Maureen Freely’nin  girizgâhının ardından, kısa bir Cannes portresi çizdi önce. Ünlüler, partiler ve yazar olarak kendisi... Pamuk, jürisinde bulunduğu Cannes Film Festivali’nin pazar günü bittiğini ve direkt olarak Hay’e geldiğini söyledi. Duyduğu memnuniyeti esprili ve sıcak bir şekilde ifade edişi, salondan büyük alkış aldı.
Söyleşi sırasında Freely, Pamuk’a dönüp “Sürgünde olmadığını da söyleyelim mi?” dedi. Nedensiz sorulmuş bir soru değildi bu. Çünkü iki hafta öncesine kadar festivalin sitesinde Pamuk için “sürgündeki yazar” tanımı kullanılıyordu. Bu tanımla ilgili olarak görüştüğümüz  yazar, durumdan haberdar olmadığını söyledi. Ardından Pamuk, söz konusu yanlışlığın düzeltilmesi konusunda festivali uyardı, aksi takdirde etkinliğe katılamayacağını ifade etti. Pamuk’un tepkisi karşısında, hemen aynı gün web sitesindeki 'sürgün’ kelimesi çıkarıldı.

Haberin Devamı

Doktorayı hatırlattı
Bu ayrıntılara girmeden sorusunu soran Freely’ye karşılık olarak Pamuk, “Hayır, sürgünde değilim. Daha iki hafta önce Türkiye’deydim.  Boğaziçi Üniversitesi beni doktora ile onurlandırdı” yanıtını verdi.
Yazar, sempatik davranışları, rahatlığı ve içtenliğiyle bütün dinleyicileri etkisi altına aldı. Maureen Freely, Pamuk ile nasıl tanıştıklarını da anlattı. Kendisinin aslında Pamuk’un ağabeyi Şevket Pamuk’un arkadaşı olduğunu, 1990’da Independent on Sunday’de çalışırken gazetenin edebiyat editörü Black Morison’un odasında “Beyaz Kale”yi gördüğünü, “Aaa Şevket’in kardeşi bir roman yazmış çok acayip” şeklinde tepki verdiğini... Derken kitabı okumaya başladığını ve “hayatının değiştiğini”... Birkaç ay sonra da Pamuk’un “Kar” adlı romanını İngilizceye çevirdiğini...


Yeni kitap yolda
Sahnedeki  yazar ve çevirmen, aynı zamanda iki yakın arkadaş da olunca sohbet, sıcak bir havada, espriler ve salon dolusu kahkahalarla ilerledi.
Yeni kitabı  “Masumiyet Müzesi” hakkında bilgi veren Pamuk, kitabının bu yıl aralık ayında çıkacağını söyledi.  Edebiyatta realizm üzerine devam eden söyleşide Pamuk’un romanlarındaki realizm ve sürrealizm tartışıldı. Ardından söz Dostoyevski’ye geldi.
Dostoyevskiyen bir yazar olmadığını ancak Dostoyevski’den çok şey öğrendiğini söyleyen Pamuk, onun taklit edilmesinin imkânsız olduğunu vurguladı. Medeniyetler çatışması ile ilgili soruya “Doğu-Batı bölünmesi diye bir şey yok; biz iki gelenekten de besleniyoruz Türkler olarak” yanıtını verdi.
18-19 yaşlarında birçok Türk erkeği gibi şiir yazdığını söyleyen Pamuk, Tanrı’nın bir gün kulağına şiirlerini fısıldayacağını düşündüğünü bu yüzden uzun süre ilham beklediğini ama gelen giden olmayınca bu kez hayal etmeye başladığını anlattı. 
“Sonunda hayal gücümün bana anlattıklarını yazdım” diyen Pamuk ekledi: “İşte o yazdıklarım benim romanlarım.”