Temel Hollywood, uyarlama Bollywood

MÜJDE IŞIL- ‘90’lar olağanüstü bir sinemasal dönemdi. Şimdilerde modern klasik olarak tanımlanan birçok yapım, o dönemde vizyona girdi. Bugün Oscar’larda yarışan filmlere dudak büküyoruz ya, ‘90’larda hangisini seçeceğimizi bilemiyorduk. 1995 yılına gidelim örneğin… En İyi Film’de “Pulp Fiction” ve “The Shawshank Redemption” yarışıyor. En İyi Yönetmen’de Krzysztof Kieslowski, Quentin Tarantino, Robert Redford’un isimleri bir arada. En İyi Erkek Oyuncu’da ise Morgan Freeman, Paul Newman, John Travolta göz kırpıyor heykelciğe. Sonra “Forrest Gump”, En İyi Film seçilip toplam altı ödül kazanırken Tom Hanks ve Robert Zemeckis de zorlu rakiplerinin arasından sıyrılıp mutlu sona ulaşıyor.

Winston Groom’un aynı adlı ve 1986 tarihli romanından uyarlanan “Forrest Gump”, Alan Silvestri’nin muhteşem müziği eşliğindeki açılış sekansından “Koş Forrest koş”, “Annem şöyle derdi: Hayat bir çikolata kutusu gibidir, içinden ne çıkacağını bilemezsin” repliklerine, hüzünlü vedasından Haley Joel Osment’ın ilk sinema filmi olmasına kadar klasikleşmiş ve her izleyişte aynı tadı verebilen bir yapım. Ortalamanın altındaki zekâda bir adamın şansının ve tesadüflerin yardımıyla tarihe etki eden dokunuşlar yapabilmesi kadar, ABD tarihinin JFK gibi öldürülmüş büyük kişilikler yerine, söylenene biat edip emirleri yerine getirme kapasitesindekilerle yükselmesi adına da ironik bir anlatısı var filmin. Özgür hayatın ve bireysel arayışlarının peşinden giden kadın karakterinin ise bir nevi cezalandırılmış olduğunu da unutmayalım.

Forrest olmuş Laal

Aamir Khan’ın yapımcısı olduğu ve başrolünü üstlendiği “Laal Singh Chaddha” hem aslına sadık hem de kendi yorumunu, bakışını yansıtmayı başaran bir yeniden çevrim. Orijinal filmin ekseninden ayrılmıyor ama orijinal filmi bilmeseniz “Tam bir Hint filmi” diyebileceğiniz kadar kendi ruhunu da yansıtıyor. Bilindiği gibi “Forrest Gump”, ABD tarihinden dönüm noktalarını ve politik, kültürel vs. önemli kişilikleri, kahramanın hayatına yansıtır. “Laal Singh Chaddha” da bunu kendi tarihine ve kahramanlarına uyarlıyor. Öldürülen JFK’in yerini İndira Gandi, Vietnam Savaşı’nın yerini de Kargil Savaşı alıyor örneğin. Hikâyedeki değişikliklerinin Hint filmlerinin ruhuna uygun olmasına özen gösterilmiş. Müzikte de öyle… Alan Silvestri’nin sadece notalardan oluşan tema müziğinin yerine Hint filmlerinden alışık olduğumuz üzere sözlü şarkılar eklenmiş. Böylece filme hem masalsı bir hava verilmiş hem de filmin kader ve zekâ üzerine sorduğu sorduğu sorular bu şekilde dillendirilmiş. Hikâyenin durak yerine kalabalık bir trende anlatılması, çikolata yerine yerli bir yiyeceğin kullanılması, Rupa’nın başına gelenler ve filmin daha yoğun melodram içermesi, Hint sinemasının ruhunu yansıtıyor. Filmde yapılan değişikliklerden biri işlemiyor; o da koşu sahnesi. “Forrest Gump”ın acayip işlere ilham olduğu bu koşu sahnesinin Laal’in hikâyesine bir katkısı yok. Devasa kuş anıtını göstermek dışında…

Barış mesajı 

Aamir Khan’ın filmleri hep toplumsal sorunlar ve buna yönelik mesajlarla şekillenir. “Laal Singh Chaddha”da orijinal filme kıyasla yapılan en bariz farklılık, bu mesaj kısmında devreye giriyor. Forrest’ın ordudaki üstü, Teğmen Dan yerine Laal’ın hayatını kurtardığı, düşman güçlerinden Müslüman Muhammed oluyor. Dinî ritüeller yerine Tanrı sevgisini insanlara iyilikleriyle gösteren Sih Laal ile Müslümanların öldürmekle, terörle anılmasına isyan eden Muhammed’in dostluğu, Khan’ın hedeflediği barış mesajını yansıtıyor. Bu noktada, Hindistan’da hoşgörüsüzlüğün ve güvenlik endişelerinin arttığına dair Khan’ın yaptığı yorum nedeniyle filmin sosyal medyada bazı kullanıcılar tarafından boykot edildiğini de hatırlatalım.

Filme getirilebilecek başlıca eleştiri, Aamir Khan’ın aşırı oyunculuğu… Tom Hanks’in performansıyla karşılaştırılmasa bile yine de çok bağıran bir oyunculuğu var. Bu durum, Hint seyircisinin beklentilerine uygun olabilir tabii. Raj Kappor’un torunu ve Hint sinemasının en yüksek ücretli oyuncularından Kareena Kapoor ise daha doğal, duru oyunculuğuyla Khan’ı dengeliyor.

Sözün özü, “’Forrest Gump’ın yeniden çevrimine ne gerek var” demeyin; üç saate yakın süresiyle bu duygusal Hint filmini sinemada izleyin.

Vizyonda öne çıkanlar

“Masal Şatosu: Gizemli Misafir”: “Masal Şatosu” devam filminde Neşe ve arkadaşları, Masal Diyarı’nın neşesi olan sihirli misafirleri Prens’i, ait olduğu yere ulaştırmak için başladıkları macerada mistik ortamları keşfederken masal kahramanlarının mutluluğu için aksiyon dolu bir mücadeleye giriyorlar. Filmin çekimleri Hatay’da yapıldı.

“Press Play/Sıradaki Şarkı”: Laura ve Harrison, ortak bir müzik sevgisinin temeli üzerine kurulmuş mükemmel bir romantizme sahiptir. Ölümcül bir kazanın ardından Laura, karışık kasetlerinin onu zamanda geriye götürebileceğini keşfeder ve hayatının aşkını kurtarma şansına sahip olur.