Kültür Sanat "Yolculuk yola çıktı"

"Yolculuk yola çıktı"

12.09.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Yolculuk yola çıktı"

Yolculuk yola çıktı



Yolculuk yola çıktı
Müzik yaşamınız eskiye dayandığı halde bir "yeniden doğuş" mu var?
Aslında ben müzik yapmaya yeni başlamadım. İlk çalışmam 1987’de çıktı; "Ray’e" benim beşinci solo çalışmam. İlk iki albüm Türkçe’ydi. Fakat şimdi diyorum ki, iyi ki o albümler geniş kitlelere ulaşmadı. O dönem yaptığım albümler tutsaydı piyasadaki türkücüler gibi olacaktım. Yani Türk Halk Müziği yapan biri... Fakat Hasret Gültekin’in "Newroz 1" adlı albümünde söylediğim Kürtçe türkülerle kendi anadilimde müzik yapmam gerektiğini anladım. "Miro" albümüyle birlikte de ben artık Nilüfer Akbal oldum. Bir sonraki albümüm "Revingi"yi bir Fransız Yahudi müzisyen ile birlikte hazırladım. Halk çok fazla benimsemedi; biraz daha elit bir kesime hitap eden bir albüm oldu.

Bu bir dönüm noktası sanırım. Ki bugün sanki Nilüfer Akbal ilk albümünü çıkaran yeni bir sanatçı gibi algılanıyor. Neden?
Çünkü Kürtçe yasağı kalktı. Albüm, bu sürece rastladı. Ve ben kendi dinleyicim dışında yeni bir dinleyici kitlesine ulaşma şansına sahibim artık.

Dünya müzik piyasasında hedefleriniz neler? Mesela caz festivallerine katılmak ister miydiniz?
"Ray’e" önümü açacak. Bu müzikle "Ben de varım, Kürt müziği piyasasında bu işi iyi yapacak müzisyenler var ve siz bizi bugüne kadar görmezden geldiniz," diyorum aslında. O festivallerde benim de olmam gerekiyor. Bunun acısını çektim hep. Olmam gereken yerlerde olamadım.

Albümde daha çok aşk şarkıları var. Kürt müziğinin her daim politik olması gerekir mi?
Öyle olması gereken bir süreç vardı. Albümlerimde hiçbir zaman sloganvari çalışmalar olmadı.

Müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Önceki çalışmalarımda Kürt halk türkülerini Batı enstrümanlarıyla ifade etmiştik. Bu çalışmamda ise Kürt halk türkülerinin dünya müziği tarzlarıyla; funk, caz, rock, flamenko ve popla buluşması var.

Bu içgüdüsel bir süreç mi yoksa elitist düşüncenin bir sonucu mu?
Hem içgüdüsel hem de belli bir süre sonra doğal olarak oluşan birikimlerin yarattığı bir tarz bu.

Sözünü ettiğiniz elitist tavırdan yola çıkarsak, "Beyaz Kürt" kavramı size ne ifade ediyor?
Doğaldır ki Kürtlerin de artık elit tabakası, burjuvası olacak. Bu, sürecin yarattığı kaçınılmaz bir şey.

Meşrulaşmak gibi bir kaygınız oldu mu?
Sıkıştırıldığınızda kendinizi meşrulaştırıyorsunuz. Süreç kendi aristokratlarını yaratacaktır.

Nedir Sezen Aksu ile aranızdaki benzerlik?
Kürtler beni aykırı buluyorlar. Belki böyle bir benzerlik gördüler. Feodal ilişkiler içinde tamamen kendi başıma müziğimi yapmaya çalıştım. Fakat müzikal olarak Sezen Aksu ile duruşlarımız tamamen farklı. Ben kendi dilinde söylemek isteyen, söylediği için baskı gören, arkasında hiçbir gücün bulunmadığı biriyim. Bu süreçte Türkiye’deki müzisyenler, aydınlar bizim yanımızda yer almadılar. Türkiye’deki sanatçılardan dayanışma önerisi hiçbir zaman gelmedi. Şimdi bu noktada birilerinin çıkıp Kürtçe şarkılar söylemesi, arkasına vokaller alıp Kürtçe konserler vermesi anlamsız. Bugüne kadar neredeydiler?

"Revingi" (Yolculuk) ve "Ray’e" (Yol). Yol ne ifade ediyor size?
1989’dan bu yana yollardayım. Projelerimi, bestelerimi yollarda kurguladım. Yolculuk yola çıktı... "Revingi" benim için hedef kitlesine hâlâ ulaşmadı. "Ray’e" aynı zamanda "Revingi"yi de götürecek.