Manisa MADDE BAĞIMLILARINA NASIL YAKLAŞMALI?

MADDE BAĞIMLILARINA NASIL YAKLAŞMALI?

17.09.2015 - 14:25 | Son Güncellenme:

.

MADDE BAĞIMLILARINA NASIL YAKLAŞMALI

Manisa Bağımlılıkla Mücadele Derneği Başkanı Uzm. Dr. Ümit Atman, madde bağımlılığında çocuğun çevresinin önemli bir etken olduğunu anlatarak, anne-baba ve öğretmenlere büyük görevler düştüğünü söyledi. Çocuğu dışlamak yerine onunla empati kurmanın çok önemli olduğuna dikkat çeken Atman, bağımlılığın ciddi bir hastalık olmasının yanı sıra önlenebilir olması nedeniyle ebeveynlerin nelere dikkat etmesi konusunda tavsiyelerde bulundu.
Önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelen ve kullanma yaşı hızla düşen bağımlılık yapıcı maddeler konusunda önemli çalışmalara imza atan Manisa Bağımlılıkla Mücadele Derneği Başkanı Uzm. Dr. Ümit Atman, anne-baba ve öğretmenlere bağımlı olduğu düşünülen çocuk ve ergenlere nasıl yaklaşılması konusunda tavsiyelerde bulundu. Çocuğu dışlamak yerine sahiplenmenin önemli olduğuna dikkat çeken Atman, “Bağımlılık hem beyni hem de davranışları etkileyen çok ciddi bir hastalık. Bu hastalığın en önemli özelliği önlenebilir olması. Hastalığın önlenebilir olması özellikle de gençleri ve çocuklarımızı hedef alması sebebiyle bizler Manisa’da Manisa Bağımlılıkla Mücadele Derneğini kurduk” dedi.
ANNE-BABANIN TAVIRLARI ÖNEMLİ
Bağımlılıkla mücadelede anne ve babanın etkisinin çok önemli olduğuna dikkat çeken Atman, "Anne-babaların farkında olması, aile ortamı, akran, okul çevresi bağımlılık açısından bizim çok önemsediğimiz etmenler. Ev, aile, okul çocuğun özellikle ergenin gelişiminde çok önemli bir rol oynuyor. Aile içindeki ilişkiler aile içindeki ebeveynlerin çocuğa özellikle ergene karşı tavırları, aile içerisinde madde bağımlılığı olup olmaması veya kullanılan bir maddenin alkol, sigara veya benzeri bir maddenin kullanılıp kullanılmaması, anne babanın çocuğuyla iletişimi, empati yapması, onunla ilgilenmesi çok önemli faktörler. Özellikle ergenlik döneminde cinsiyet hormonu devreye girdiği için gençlerimizin nasıl fiziksel değişiklikler oluyorsa davranışlarında da değişiklikler olmakta ve bu davranış değişiklikleri anne-baba tarafından tepki görebilmekte. Önemli olan ergenlikte ortaya çıkan bulguları anne-baba olarak anlayışla karşılayabilmemiz, onların yanında olduğumuzu hissettirmemiz. Yalnız anne-baba tavırlarını da çok önemsiyoruz bu dönemde. Tamamen baskılayıcı, yargılayıcı, ayıplayıcı bir tavır veya kural koyucu bir tavrı önermediğimiz gibi, gevşek bırakan, kendi halinde, her istediğini istediğinde yapmasına izin veren bir tavrı da doğru bulmuyoruz. Bizim önerdiğimiz anne-babanın çocukla, ergenle, empati yapabilmesi, onun yaşına inebilmesi ve ‘Ben seni anlıyorum, dinliyorum, yanındayım, arkadaşınım’ mesajını verebilmesi. Yani tatlı sert dediğimiz bir eğitim şekli ve ‘Biz senin yanındayız’ mesajını verebilmesi. Çocuklarımızı, gençlerimizi kontrol edelim. Onlara güven duygusu aşılayalım ama çocuklarımızı kontrol ederken bunları onlara hissettirmemiz lazım. Onlara hissettirmeden arkadaşça onları sahiplendiğimizi, onları düşündüğümüzü belirtmemiz çok önemli" diye konuştu.
ÖĞRETMENLER DE ÖNEMLİ
Anne-babaların olduğu kadar madde kullanan gençlerin bağımlılıktan kurtulması noktasında öğretmen ve idarecilere de önemli görevler düştüğünü dile getiren Atman, ergenlik tavırları ve madde bağımlılığı sonrası ortaya çıkan tavırların karıştırılmaması gerektiğini söyledi. Atman şunları söyledi:
“Anne-baba davranışları kadar okul çevresindeki öğretmenlerimizin, okul içindeki öğretmenlerimizin, idarecilerimizin davranışlarını da çok önemsiyoruz. Ergenlik dönemindeki tavırlarla madde bağımlılığı sonucunda ortaya çıkan tavırları karıştırmamak, çocuklara doğru yaklaşmayı çok önemsiyoruz. Yine arkadaş çevresi çok etkili. Bu yüzden anne-babanın çocukların çevresini, arkadaşlarını kontrol etmesi önemli olduğu kadar okul çevresinde yer alan ebeveynlerin, özellikle idarecilerin, öğretmenlerin de arkadaş çevresini kontrol altında tutmasını çok önemsiyoruz. Yanlış bir arkadaş ergeni, genci yoldan çıkarabilir. Bu dönemde öğretmenlerimizin de suçlayıcı, yargılayıcı olmaktan kaçınması, bir arkadaşmış, bir dostmuş gibi yaklaşması çok önemli.”
"YANLIŞ TAVIRLAR UÇURUMA SÜRÜKLER"
Atman açıklamasına şöyle devam etti:
“Anne-babalar ve öğretmenler özellikle gençlerle konuşurken ne yapmalı ne yapmamalı konusunu konuşmamız şart. Çünkü yanlış tavırlar genci uçurumun kenarına götürebildiği gibi doğru tavırlar genci uçurumun kenarından da çekebiliyor. Bana göre bir halk sağlığı uzmanı olarak bir anne olarak hep başından beri vurguluyorum her türlü bağımlılık yapıcı maddeler uçurum. Başladığınız anda uçurumun kenarına gelip oradan düşmeniz an meselesi. O yüzden biz anne babalara ve öğretmenlere çok önemli görevler düşüyor.”
NE YAPMALIYIZ?
Atman, gencin veya ergenin madde kullandığına şahit olunması veya düşünülmesi halinde neler yapılması gerektiğini ise şöyle açıkladı:
“Öncelikle gencin madde kullandığını düşünüyorsak veya şahit olmuşsak öncelikle maddenin etkisindeyken genci karşımıza alıp konuşmamalıyız. Kendimizi bu konuşmaya hazırlamalıyız. Öfkeyle, sinirle çocuğu karşımıza alıp yargılayıcı cümlelerle onunla yüksek sesle konuşmak yerine açık, samimi, inandırıcı bir ifadeyle, onu koşulsuz sevdiğimizi ifade ederek konuşmalıyız. ‘Şunları yaparsan seni seviyorum, şunları yaparsan seni evlatlıktan reddederim, sen benim evladım olamazsın’ gibi ifadelerden ve genellemelerden kesinlikle kaçınmalıyız. Ergenin, gencin en hoşlanmadığı şey kıyaslama ve karşılaştırmadır. Endişelerinizi, korkularınızı, bu konuşmada çocukla paylaşmaktan kaçının. Özellikle çocuğumuzu, genci etiketlemekten, ‘Artık sen bağımlı oldun, artık sen yoldan çıktın, senin kurtuluşun yok’ gibi sıfatlar kullanmaktan kaçınmamız şart. En önemlisi de kendimizi gencin yerine koymayı başarabilmeliyiz. Onun yerine koyarak, onu anlamaya, onun korkularını, endişelerini, onun yaşantısını algılamaya çalışmalıyız. Biz uzman yardımı almak için tedavi konusunda genci ikna etmeye çalışmalıyız. Kişinin bağımlılıktan kurtulabilmesi ve temiz kalma sürecini başlatabilmesi için her şeyden önce bunu istemesini şart koşuyoruz biz. ‘Ben bağımlıyım evet kabul ediyorum ama tedavi olmak istiyorum’ demesi tedavinin olmazsa olmazıdır. Öncelikle madde bağımlılığı olgusunu reddetmek, inkar etmek duygusundan kaçınmalıyız. Bizim toplumsal öğreti olarak bu tür şeyler sanki toplum dışı bir figürmüş gibi algılandığı için ‘Benim oğlum kesinlikle’ veya ‘Benim kızım kesinlikle bu maddeleri kullanmaz. Madde bağımlısı olmaz’ gibi inkar yolunu seçmemeliyiz çünkü hepimiz bizler de dahil olmak üzere madde bağımlısı adayıyız.”
"EŞLER BİRBİRİNİ SUÇLAMAMALI"
“Böyle bir durumla karşılaşıldığı zaman eşler birbirini suçlamak yerine ortak bir akıl geliştirip o yönde davranışlarını sergilemeliler” diyen Atman, “Anne-baba hayal kırıklığına veya çaresizliğe kapılmamalı. ‘Ben seni bunun için mi yetiştirdim? Artık her şey bitti, evladım iflah olmaz’ gibi düşüncelerle kendini boğmamalı. Umutla ‘Evet bağımlı olmuş benim evladım ama bunun tedavisi mümkün. Birlikte yol alabiliriz. Bunun için de benim onun yanında olmam şart’ düşüncesiyle hareket etmeli. Öfkesini kontrol etmeli, genci, çocuğunu aşağılamamalı, suçlamamalı ve özellikle bu öfke halindeyken uç kararlar almamalı. Örneğin ‘Artık seni okuldan alıyorum’ gibi ‘Senin okul hayatını bitiriyorum’ gibi ‘Senin harçlıklarını kesiyorum’ gibi çocuğu daha sıkıştıracak, daha boğacak kararlar almamalı. Her şeyden önce açık olmak, samimi olmak ve hepimizin madde bağımlısı, hepimizin çocuklarının madde bağımlısı adayı olduğunu kabul etmek ve bu yönde bağımlılığın önlenebilir bir hastalık olduğunu kabul ederek farkındalık ve bilinç geliştirme yönünde hepimizin el birliğiyle çalışmasını çok önemsiyoruz” diyerek Manisa Bağımlılıkla Mücadele Derneği olarak bu yönde Manisa adına hizmet vermek üzere çalışmalarına devam edeceklerini kaydetti.