Milliyet Executive Dünyayı değiştirmeye var mısınız?

Dünyayı değiştirmeye var mısınız?

03.02.2022 - 09:10 | Son Güncellenme:

Kale Grubu Başkanı ve CEO’su Zeynep Bodur Okyay, sosyal girişimciliğe desteğini artırıyor. Sosyal girişimcilerin şikâyet etmek yerine çözüm aradığına dikkat çeken Zeynep Bodur Okyay, “Onların ‘dünyayı değiştirme’ cesaretini alkışlıyoruz” diyor

Dünyayı değiştirmeye var mısınız

SERKAN ARMAN

Haberin Devamı

-Sosyal girişimciliğe giderek artan bir desteğiniz var. ‘Sosyal girişimcilik’ ifadesinden tam olarak ne anlamalıyız?

Bugün tüm dünyada şiddeti giderek artan küresel sorunlarla karşı karşıyayız. İklim değişikliği, buna bağlı olarak azalan doğal kaynaklar, artan açlık ve kuraklık riski, toplumsal açıdan baktığımızda toplumsal eşitsizlikler, savaşlar, göçler... Oysa hepimizin tek arzusu var... Daha adil, daha eşit, daha yeşil ve daha kapsayıcı bir dünyada yaşamak... Eğer böyle bir dünya istiyorsak, konfor alanımızdan çıkmalı ve elimizi taşın altına sokmalıyız. Maalesef herkes bu kadar cesur değil. İşte sosyal girişimciler, aramızda bu cesareti gösteren insanlar. Eski bir Afrika atasözü, “Yaranın yanında bir nimet bulunur” diyor. Sosyal girişimciler adeta bu sözü gerçekleştirmek için çaba gösteren geleceğin liderleri… Daha yaşanabilir, daha güzel bir dünya hayaliyle yakın ya da uzak dünyanın herhangi bir yerindeki insanların yaşamlarında büyük bir değişiklik yapmak, daha az şanslı olanlara hayatta kendi amaçlarını bulmaları için gerekli becerileri kazandırmak için çalışıyorlar. Kale Grubu olarak, kurum kültürümüzle de uyumlu şekilde şikâyet etmek yerine çözüm aramaya yönelen, ‘bu ülkeyi, dünyamızı geleceğe taşıyacak kanatlarımız’ olarak gördüğümüz sosyal girişimcilere sahip çıkmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.

Haberin Devamı

-Sosyal girişimcilik bildiğimiz anlamıyla girişimciliğin eksiklerini mi gideriyor? İş yapış biçiminde neleri öne çıkarıyor? Sosyal ve çevresel sorunlara merhem olabilir mi?

Sosyal girişimci, kronikleşmiş sorunlara yenilikçi, kalıcı, ezber bozan çözümler geliştiriyor. Üstelik bunu, “Özel sektör kâr eder, sivil toplum fayda yaratır” anlayışını kökten değiştirip, yeni bir fırsat penceresi açarak yapıyorlar.

Yarısı Anadolu’dan

Sosyal girişimciler, dünyada ve Türkiye’de eğitimden tarıma, kadın istihdamından ekolojiye pek çok alanda topluluklar üzerinde fark yaratıyor. İçme suyu bulamayan insanlara su götürüyor, iş imkânı verilmeyen insanlara istihdam sağlıyorlar. Toplumun özellikle eksik kalmaması gereken yönlerini tamamlayarak fırsat eşitliği sunuyor ve dünyayı, sadece imkânı olanlar için değil, herkes için yaşanabilir hâle getirmek için çabalıyorlar. Bu girişimcilerin sayısının artması gerektiğine inanıyorum. Biz, İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Ödülleri ile yola çıkarken sosyal girişimcilik ekosistemini büyütmeyi amaçlamıştık. 5 yılda, çok kıymetli sosyal girişimcilerle tanıştık. Toplam 1.000’den fazla başvuru aldık. Bunların çok önemli bir kısmı, genç insanlar. Ayrıca gelen başvuruların yarısı İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerdense diğer yarısı da Anadolu’dan... Bugün Türkiye’nin dört bir yanında okuyan, yazan, düşünen toplumsal sorunlara çözüm araştıran gencecik insanlar var. İşte bana bu gençler umut veriyor ve grup olarak bu insanların ‘dünyayı değiştirme’ cesaretini alkışlamayı ve onlardan ilham almayı görev biliyoruz.

Haberin Devamı

Sosyal bir ‘zorunluluk’

-Sosyal girişimciliğe olan ilginiz nasıl gelişti? Sizi neler etkiledi? Sosyal girişimcilik Türkiye’ye neler katabilir?

Haberin Devamı

Kale Grubu’nun kurucusu merhum İbrahim Bodur, 65 yıl önce Anadolu’nun küçük bir kasabasında, dünyaya ve insanlara ‘iyi bakarak’ yerel kalkınma ve sosyal fayda yaratmaya odaklanmış, bize göre kendi zamanının sosyal girişimcisiydi. Ülkesi ve insanları için daha güzel bir gelecek hayal etmiş, karşısına çıkan zorluklarla mücadele etmekten çekinmemişti. Dolayısıyla bizim Kale Grubu olarak kurucumuzdan aldığımız ilham ve mirasla, her zaman pozitif etki yaratan döngüsel projelere yönelik özel bir ilgimiz oldu. “Yalnız kendin için yaşamamak, doğduğun ve doyduğun topraklara değer katmak” benim devraldığım en büyük miras. Ve hayattaki önceliğim, bu mirasa sahip çıkmak. Ben şahsen, bu mirası en iyi şekilde yaşatabilmek ve kendimden sonraki nesillere devredebilmek için çaba gösteriyorum. Biz grup olarak sosyal sorumluluk, bağış, iyilik hareketi gibi girişimleri çok önemsemekle birlikte; bu işin sürdürülebilir ekonomik faaliyete de dönüşmesi gerektiğine inanıyoruz. Bunu ‘kurumsal sorumluluk’ değil; ‘kurumsal zorunluluk’ olarak görüyoruz. İnsan inanmadığı bir şeyi sahiplenemiyor. Biz kendi içimizde hissettiğimiz şeyi uygulamak istedik. Çünkü ağırlıklı bir sanayi kuruluşuyuz, ama Anadolu’da faaliyet gösterdiğimiz için ihtiyaçları da çok iyi görüyoruz. Elimizi bağlayıp oturamayız, aksiyon almamız gerektiğini düşünüyoruz. O nedenle bu alanı desteklemeyi tercih ettik.

Haberin Devamı

Dünyayı değiştirmeye var mısınız

Yarısı 35 yaşın altında

Bugün baktığınızda sosyal girişimciler, eşitsizlikler, sağlık, eğitim gibi özellikle de savunmasız ve dışlanmış grupları etkileyen en ciddi küresel zorluklarla mücadele ediyor. Azami etkiyi elde etmek ve kamuoyunda farkındalık yaratmak içinse daha fazla görünürlük, güvenilirlik, finansmana erişim, olumlu politika kararları ve bazı durumlarda küresel meseleleri daha iyi anlama ve karar vericilere erişim ihtiyaçları var. Biz bu yıl beşincisini gerçekleştirdiğimiz İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Ödül Programı ile onların yarattığı pozitif etkiyi çoğaltmayı ilke ediniyoruz. Sosyal girişimcilere olan desteğimizi ekosistem yatırımı olarak değerlendiriyoruz. Çünkü neredeyse yarısı 35 yaşın altında olan bu sosyal girişim liderlerinin, Türkiye’nin sosyal ve ekonomik açıdan kalkınmasına çok anlamlı katkılarda bulunabileceğine inanıyoruz.

Beklemenin faydası yok

5 yıl içinde tüm Türkiye’yi aydınlatabilecek kadar parlak pek çok genç zihinle tanıştık. Bugüne kadar gelen başvurular, bize gençlerin programa yoğun bir ilgisinin olduğunu gösterdi. Nitekim bu yıl da gelen 317 başvurun 178’ini, Gençlik kategorisi altında değerlendirdik. Bu gençler beklemekten bir fayda gelmeyeceğini görüyor, harekete geçiyorlar. Sorumluluk alıyor, adım atıyorlar. İşte bu noktada, bu ekosistemin, Türkiye’nin en ciddi problemlerinden biri olan istihdam sorununa çözüm sunabileceğini düşünüyorum. İstihdam yaratmak kolay bir konu değil, ancak ülkemizde girişimcilik ekosisteminin gelişmesine bağlı olarak bu tür girişimlerin artmasıyla hızlı ölçeklendikleri için çarpan etkisi fazla olduğundan istihdam yaratmada olumlu ve kalıcı etki meydana getirebilir. Sosyal girişimlerin nitelikli işgücünü çekebilme yetkinlikleri açısından 13’üncü sıradayız.

Bu da Türkiye’nin istihdam sorununa çözüm bulunabilmesi açısından umut verici bir durum. Gençlerin ve Z kuşağının ilgisinin bu alana çekilmesi, uzun vadede sosyal girişimlerin ihtiyaç duyacakları nitelikli personeli çekmesine yardım edecektir. Diğer yanda Türkiye’deki sosyal girişimlerin çoğuna kadınlar liderlik ediyor. Bu da sosyal girişimlerin, Türkiye’de kadın girişimciliğinin geliştirilmesine ve kadınların güçlendirilmesine doğrudan bir katkı sağladığına işaret ediyor. Bu alanın desteklenmesi, Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğinin güçlendirilmesine doğrudan fayda sağlayacak. Kısa vadede, kadınlar için hedef odaklı eğitim programlarının oluşturulması ve kadınların finansmana erişimini kolaylaştıracak önlemlerin ortaya konması gerektiğini düşünüyorum.

Farkındalık şart...

-Son 5 yıldır ‘İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Ödülleri’ni veriyorsunuz. Bu organizasyon sosyal girişimciliği yıllar içinde nereden nereye taşıdı?

Fayda yaratacak yeni nesil sosyal girişimcilerin çıkmasını teşvik etmeyi amaçladığımız İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Ödül Programı, beşinci yılında Türkiye sosyal girişimcilik ekosisteminin en önemli taşıyıcı güçlerinden biri konumuna geldi. Sosyal girişimcilerin en büyük sorununun, kaynak eksikliği olduğu konusunda genel bir kanı var. Buna katılmakla birlikte, bu insanların gündeme taşınmaya, projektörlerin üzerlerine çevrilmesine, bu anlamda toplumda farkındalığın artmasına, cesaretlendirilmeye de ihtiyaçları olduğunu gördük. Bizim bu programla amacımız, Türkiye’nin her bölgesinden her şehrinden geleceği şekillendirmeye soyunan, bugün kendisine verilenlerle yetinmeyerek daha iyi bir dünyada yaşamak isteyen, toplumsal sorunlara çözüm arayan bu gençlere ilham vermek. Yürüdükleri yolda ellerinden tutup cesaretlendirmek… Kamuoyunda da bu anlamda bir farkındalık yaratmak, bir ışık yakmak...

Uluslararası hale gelecek

Geride bıraktığımız 5 yıllık sürece baktığımızda, özellikle farkındalık yaratmak adına çok önemli ilk adımlar attığımızı görüyorum. Tabii bu uzun bir maraton. Programın gördüğü yoğun ilgi, her yıl artan sayıda başvuru almamız, bizim de cesaretimizi artırdı ve güvenimizi pekiştiriyor. Kısa vadede, ödül programını geliştirmeyi ve daha fazla sosyal girişimciye erişebilmeyi hedefliyoruz. Uzun vadede ödül desteğinin kapsamını genişleterek yolumuzun kesiştiği sosyal girişimcilerle sürekli iş birliği içerisinde olma ve dayanışma içerisinde hareket eden bir topluluk inşa etme gayesini taşıyoruz. Örneğin, İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Ödüllerine sadece Türkiye’den değil, uluslararası sosyal girişimcilerin de başvurmasını istiyoruz. Bu yıl ilk kez ödül programımızı uluslararası platforma taşımak adına bir girişimde bulunduk, UNDP Türkiye Mükim Temsilcisi Louisa Vinton ve Impact Hub Network’ün Küresel Kalkınma Direktörü Alberto Masetti Zanini’yi Seçici Kurulumuza davet ettik. Önümüzdeki yıllarda sosyal girişimcilik ekosisteminin uluslararasılaşması konusunda da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Ödül Programı ile ekosisteme sürdürülebilir destek sağlamayı amaçlıyoruz. Bu amaçla Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi (BÜYEM) ile bir iş birliği kurguladık. ‘Dünyaya İyi Bakanlar Akademisi’ adını verdiğimiz sosyal girişimcilik eğitim programını, 65. yılımızı da kutlayacağımız 2022 yılında başlatacak ve Anadolu’nun her yerindeki üniversite çağındaki gençleri sosyal girişimcilik dünyasıyla tanıştıracağız.

Anadolu’nun girişim ruhu

Bu yıl aldığımız başvuruların yarısı İstanbul’dan gelirken; Adana’dan Çanakkale’ye, Eskişehir’den Şanlıurfa’ya kadar geniş bir yelpazeyi kucaklamış olmamız da hem mutluluk verici hem de Anadolu’daki girişim ruhunu göstermesi açısından değerli. Dünyaya İyi Bakanlar Akademisi sayesinde her yıl ortalama 150 yeni potansiyel adayın sahaya çıkmasını sağlamak, en büyük beklentimiz.

En çok ‘her şeyi oyuncağa çeviren proje’ etkiledi...

-Yarışmaya katılan projeler, daha sonra hayata da katılıyor mu? Desteğiniz yarışma sonrasında da sürüyor mu? Bugüne kadarki yarışmalarda en çok öne çıkan projeler hangileri oldu?

İlk günden itibaren çok kıymetli sosyal girişimcilerle tanıştık. Onlardan çok şey öğrendik, birbirimizi besledik. Her biri bizim için çok değerli. Bugün her biri kendi alanında fark yaratan 17 fellow’umuz var. Onlar artık Kale Ailesi’nin bir parçası. Fakat ödül kazananlarla olduğu gibi finalistlerimizle de hiç ayrılmadık. Hepsiyle aramızda bir dostluk gelişti. Tüm sosyal girişimcileri seviyor ve destekliyorum ama beni en çok etkileyenleri sorduğunuz için; çocukların etraflarındaki her şeyi oyuncağa dönüştürmelerini sağlayan bir yaratıcı oyun kiti sunan Toyi ve Elif Atmaca’yı; Türkiye’de dünya çapında yazılımcılar yetiştirmek için çalışan Kodluyoruz ve Gülcan Yayla’yı; işitme engelli bireylerin eğitimde yaşadıkları fırsat eşitsizliklerine çözüm getirmeyi amaçlayan Anlatan Eller ve Pelin Baykan’ı; çoğu zaman yoksunluklarıyla gündeme gelen köy okullarının nitelikli eğitim için büyük fırsatlar sunabileceği inancıyla ortaya çıkan Köy Okulları Değişim Ağı (KODA) ve Mine Ekinci’yi; eğitimde fırsat eşitsizliğini asgari düzeye indirmek amacıyla kurulan E-Bursum ve Mesut Keskin’i ilk etapta sayabilirim.