Gündem ‘Müziği hissettirmek istiyorum’

‘Müziği hissettirmek istiyorum’

04.02.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

İngiliz sanatçı Susie MacMurray’nin ‘Garip Meyve’ başlıklı sergisi, Hasan Bülent Kahraman küratörlüğünde Akbank Sanat’ta gerçekleşiyor. Röportajın tamamını Milliyet Sanat dergisi şubat sayısında okuyabilirsiniz

‘Müziği hissettirmek istiyorum’

Klasik müzikten plastik sanatlara cesur bir sıçrayış yapan Susie MacMurray, bugün bir çok uluslararası sergiye imza atmış bir sanatçı… MacMurray’i çağdaşlarından ayıran unsur ise malzemeye duyduğu devasa ilgi, merak ve tutkudan okunabiliyor. Form vermekten çekinmediği dikenli askeri teller, çelik, alüminyum, iğneler ve metal teller onun ellerinde iktidar iştahına yönlendirilen eleştirilere dönüşüyor. Serginin küratörlüğünü üstlenen Hasan Bülent Kahraman, sanatçının pratiklerini şu sözlerle değerlendiriyor: “Tarihe bir eleştiri ve katkı MacMurray’nin yapıtları. Ve bu yaklaşım insanı kendisi olarak sorgulamanın en etkili aracı.” Akbank Sanat’ta 10 Mart tarihine kadar izleyiciyle buluşacak olan ‘Garip Meyve’yi konuşmak üzere Susie MacMurray ile bir araya geldik.

Haberin Devamı

‘Müziği hissettirmek istiyorum’

- Eğitiminizi klasik müzik üzerine almışsınız ve orkestrada fagot çalıyormuşsunuz. Yıllar sonra plastik sanatlar üzerine olan yüksek lisansınızı tamamlamışsınız. Klasik müzikten plastik sanatlara geçmek gibi oldukça cesur denilebilecek bir hamlede bulunmuşsunuz, nasıl gelişti o süreç biraz bahsedebilir misiniz?
Eşimle Kanada’da birlikte çaldığımız bir orkestrada tanışmıştık, tam bir yaz aşkıydı bizimki. Ardından benim için İngiltere’ye taşındı ve evlendik. İlk çocuğumuzu kendim büyütmek istiyordum ve bunu orkestrada çalarken yapamayacağıma karar verdim ve ayrıldım. Ama evde kalıp yalnızca çocuk büyütmek ve ev işleriyle ilgilenmek de istemiyordum. Üretmek istiyordum. Bunun üzerine bir arkadaşımla birlikte yemek servisi sektörüne adım attık. Tüm gün evde yemek yapıp bunun üzerinden geçimimi sağlamak çok öğretici bir tecrübeydi. Bağımsız çalışarak para kazanmayı bu şekilde deneyimledim. Çünkü bir sanatçıysanız bunu yapabilmek önemli. Daha sonra en küçük oğlum okula başladığında ben de okula başladım. Güzel sanatlar kursuna yazıldım. Çünkü müziğe geri dönmekten çekiniyordum. Yeni bir alanda şansım olup olmadığını da merak ediyordum. Plastik sanatlarla tanışmak içi Türk lokumuyla dolu olan bir kutuyu açmak gibi oldu (gülüyor). Üretmenin bu denli tatlı olabileceğini hiç tahmin etmezdim. Mezun olduğum lisenin sanat programı aslında çok iyiydi. Hem plastik sanatlar branşı hem de müzik branşı mevcuttu. Ben müziği seçmiştim, şimdi dönüp baktığımda belki de yanlış kapıyı açmışımdır diyorum. Yan kapıyı aralasaydım her şey çok farklı olabilirdi. Burası benim kendimi ifade edebildiğim dil. Başka birinin bestesini icra etmektense, plastik sanatlar diliyle kendi sorularımı sorabiliyorum. Ama klasik müzikle uğraşmak da harika bir deneyimdi. Koskoca bir orkestranın orta yerinde enstrümanların çıkardığı o titreşimi tam o anda hissedebilmek büyüleyici bir şeydi… Sanırım yaptığım yerleştirmeleri çok etkiliyor bu müzikal geçmişim.

Haberin Devamı

- ‘Garip Meyve’ başlığı neye işaret ediyor?
‘Garip Meyve’, 1930’larda ABD’nin güneyinde beyaz kitlenin iki siyah genci asarak öldürmesi üzerine kaleme alınan ırkçılık karşıtı bir şiirin başlığı aslında. Daha sonra ilk kez Billie Holiday tarafından seslendiriliyor ve Yurttaş Hakları Hareketi’nin (Civil Rights Movement) sembolü haline geliyor. “Garip Meyve”, ağaç dalında sallanan cesetleri simgeliyor. Aynı zamanda bu sergi için ürettiğim yerleştirmenin de ismi… Kırmızı kadife ipeği kullanarak oluşturduğum meyvelerin içinden askeri dikenli teller geçirdim bu yerleştirme için. Kırmızı kadifenin baştan çıkarıcılığı ile insanlık yapımı olan askeri tellerin acımasızlığını bir araya getirmek istedim. Bir bakımdan doğa ve insan ilişkisine atıfta bulunarak insanın insana uyguladığı şiddeti ifade etmeye çalıştım. Aynı zamanda yerleştirme bir çatışmadan besleniyor. Kadife ipeğin bir malzeme olarak çağrıştırdığı nadirlik ve kırılganlık dikenli askeri tellerin sertliğiyle bir karşılaşma ve dolayısıyla bir çatışma halinde.

Haberin Devamı

‘Müziği hissettirmek istiyorum’

- Bu bahsettiğiniz anlam çatışmaları, üretme pratiğinize ilişkin ne söylüyor?
Dikenli askeri tel bize ne ifade eder? Veya bal mumu neyi çağrıştırır? Bu malzemeler objeye dönüştürülerek bir mekana yerleştiğinde o mekanın tarihselliğiyle nasıl ilişkilenir? Bu gibi sorular üzerinden kurguluyorum üretimlerimi. Müzikte iki nota üst üste bindiğinde titreşim oluşur, kimi zaman bu titreşimden kusursuz bir ses çıkar, bu ses saftır. Eserlerimi üretirken malzemelerle bunu yaptığımı hissediyorum. Birbirinden bağımsız iki malzemeyi bir araya getirerek bir ilişkiye soktuğunda, kendi anlamını aşarlar ve bambaşka bir varlık oluştururlar. Bir bilimci gibi yeni anlamlar keşfetmek üzere çıkıyorum yola, çünkü sanat bir bakıma var olan problemlere cevap vermek durumunda değil. Aksine sanat bu problemlere sorular yöneltir. Benim için sanat da ‘şey’lere farklı açılardan bakmanı sağlayan bir bilim aslında.

Yazarlar