Olayın boyutları değişiyor

Anlaşmayı doğrulayan ABD öncülüğündeki DAEŞ karşıtı koalisyonun sözcüsü Albay Ryan Dillon, “Bu sır değildi. Biz Rakka’nın düşürülmesinden sonra 19 ve 14 Ekim’deki açıklamalarımızda Rakka Sivil Konseyi, SDG ve bölgenin aşiret büyükleriyle yapılan anlaşmadan bahsettik. Güvenlik taraması sırasında dört yabancı savaşçı tespit edildi ve SDG tarafından tutuklandı. Gerisi 3 bin 500 kadar sivildi, yani aile üyeleri. 300 kadarıysa potansiyel DEAŞ savaşçısı olarak belirlendi” dedi.
‘Rolümüz yok’
Dillon, ABD’nin tahliye sürecinde bir rolü olmadığını savunurken, şu an Suriye ve Irak’taki ABD güçlerinin elinde hiçbir DEAŞ’lının olmadığını belirtti ve , “Eğer tutuklu ve sorgulanan DEAŞ’lı varsa Irak hükümeti ya da SDG’nin elindedir” dedi. Dillon, Rakka Sivil Konseyi, SDG ve bölgenin aşiret büyükleriyle yapılan anlaşmadaki amacın, Rakka’daki sivillerin daha fazla kayıp olmadan çıkartılması olduğunu kaydederken, “Anlaşma uyarınca Rakka’dan çıkan yetişkin erkekler güvenlik taramasına tabii tutuldular. Kendilerinden biyometrik data alındı ve sistemlerimizdeki kayıtlarla sağlaması yapıldı. Eğer bu kişilerin sistemimizde kayıtlarının olmadığı tespit edildiyse, yeni kayıt yapıldı” diye konuştu.
Güvenlik taraması sırasında 4 yabancı savaşçının tespit edildiğini ve SDG tarafından tutuklandığını hatırlatan Dillon, “Bizim, bu haberdeki rakamları teyit edecek bir bilgimiz yok. Haberdeki kamyon şoförlerinin verdiği bilgileri de. Rakka bölgesinden çıkarken otobüsleri izledik. Eğer DAEŞ savaşçılarının kaçması gibi bir durum söz konusu olsaydı, havadan müdahale edecektik. Ancak böyle bir durum olmadı. Tahliye anlaşmasından önce ve sonra teslim olanlar oldu. Anlaşmadan ve konvoy tahliye edildikten sonra 100 DAEŞ’li daha teslim oldu. Şehirden binlerce insan tahliye edilirken kendilerini patlatanlar oldu. Dolayısıyla yüzde 100, kaç DAEŞ’li savaşçının saptandığını söyleyecek durumda değilim” dedi. Dillon, Afrin’e olası bir operasyon durumunda SDG’nin ABD tarafından korunacağı mesajını da verdi.