Aaaa, bunun arkasını unutmuşlar!

CANAN’LA SOHBET / Canan Özgün

(2004)

Ehliyetini ne zaman aldın ve zorlandın mı?
Birkaç ay önce aldım ve tabii ki zorlandım. Çok çalıştım. İlk sınavda kaldım, ama bir sonrakinde geçtim!
Otomobil kullanmayı zevkli buluyor musun?
Çok fazla seviyorum. Çünkü otomobilde tek başıma olmak, beni çok mutlu ediyor. Sinemanın dışında otomobil, en yakın arkadaşlarımdan biri diyebilirim. Hiç kimseye muhtaç değilmişim ve o, beni koruması altına alıyormuş gibi geliyor...
Sürücülük kariyerine neden bu otomobille başladın?
BMW’leri çok seviyorum. Özellikle Z4’ü ve tabii ki Z8 hayranı olduğumu söyliyebilirim. Şimdilik Z3 ile yetiniyoruz! Arabamdan, annemin deyimiyle “siyah böcüğümüz"den çok memnunuz!
Aracın performansından memnun musun?
Gaza bastığın zaman çıkardığı sesi çok seviyorum. Z4’ün sesi daha güzel tabii...

Hep Z4’den bahsediyorsun. Neden hep Z4’ü düşünüyorsun? Sen daha Z3’desin!..
Bir amacımızın olması gerek! Aslında Z4 amaç olduğu için Z3 ile yetiniyoruz! Yanlış anlaşılmasın, Z3’ü de çok seviyorum. Hep düşünmüşümdür, acaba Porsche Boxter mı, yoksa Z3’mü diye... Boxter’ın arkası belki güzel, ama Z3 daha hoş duruyor. Z3 bana çok daha fazla hitap ediyor. Sanki agresif bir kadın gibi geliyor... Hatları daha cazibeli. Üstelik yaramaz bir çocuk gibi çok keyifli. Arabayı, annemin burada olduğu dönemlerde almıştık. Annem arabayı görünce espri yaptı ve 'Aaa Şenay, bunun arkasını unutmuşlar!’ dedi.
Otomobile ciddi yatırım yapanlar var. Hatta ev yerine, iyi bir otomobil alanlar da oluyor. Sen neler düşünüyorsun?
Aslında ikisi de çok farklı. Tercih etmek zorunda kalmanız diye bir şey söz konusu değil. Öncelikler insana göre değişiyor tabii ki. İstediğiniz şey arabaysa, onu seçiyorsunuz, ama gerçekte mantıklı olan şey tabii ki ev. Çünkü araba sürekli değer kaybeden, ama ev, kaybetmeyen bir şey. Dolayısıyla araba konusunda, yani istekleriniz konusunda mantık aramıyorsunuz. Ev, benim için çok önemlidir, ama arabada daha fazla vakit geçiriyorsunuz. En azından ben öyle düşünüyorum. Tabii ki herkes kendi imkanları yettiği kadarıyla en iyisini almak ister, ama araba benim için çok önemliydi. Yaklaşık bir yıl önce bir taksideydim ve taksiyi sopalı çocuklar durdurdu. O günden beri taksiye binmek istemiyorum. Bir yerden bir yere yetişmek için otobüsleri kullanmanız, vakit olarak büyük bir kayıp. Dolayısıyla araba bana çok daha gerekli. Zaten çok sağlıklı bir ülkede yaşamıyoruz. Kendi arabanızda olduğunuzda, benim gibi çok da eşya taşıdığınızda, taksiye binmek pek mantıklı değil. Kendi arabanızda daha fazla güvence var.
Otomobile bu kadar önem veriyorsun, ancak ehliyetini biraz geç aldın...
Evet, çünkü hayatımdaki öncelikler farklıydı. Normalde insanların çok önceden yapması gereken, doğal ve rutin şeyler. Ama benim için öyle değildi. Bir şekilde ehliyet almam ertelendi. Kendimce yarattığım mazeretlerden dolayı ehliyetimi geç aldım. Derler ya, geç olsun da, güç olmasın!
Aracının iki kişlilik olması zor oluyor mu?
Aslında günlük hayatımda çok fazla insan yok! Danışmanım Ayda Hanım var. Sürekli onunla beraberim. Ailem İstanbul dışında yaşadığı, en yakın arkadaşım da doğum için Amerika’ya gittiği için yalnızım. Başka da kimsem yok! Ben kolay kolay evime ya da arabama kimseyi almam. Dolayısıyla başka birilerinin binme şansı çok düşük! Böcüğümü çok seviyorum!
Hangi otomobillere hayransın? Ve tabii ki, bir erkeğin kullandığı otomobil senin için önemli mi?
Aslında benim için temiz olması önemli. İtiraf etmek gerekirse, ben Ferrari sevenlerden değilim. Hatta kırmızı Ferrari’den hiç hoşlanmam. Siyah Maserati olabilir. Alfa Romeo 156’yı da çok beğeniyorum veya Porsche. Ancak arabanın siyahı bence çok hoş oluyor. Aynı zamanda Porsche 911’deki o laciverti hiçbir şeye değişmem.
Hiç yarışmak istedin mi?
Zor... Diğer pilotların hayatlarını riske etmeye gerek yok!.. Yarış otomobillerinin çıkardığı sesi çok seviyorum. Formula 1 izlerken zevkten dört köşe oluyorum, ama normal günlük hayatımda hız yapmıyorum. Çünkü yapılmaması gereken bir şey. Gerçekten istiyor olsam, bunu da başarabileceğimi biliyorum. Onun yerine yapacağım çok şey var ve sıralamamda yarışmak yok!
YOLNOTLARI

Aracının içini bize biraz anlatır mısın?
Bir kere pisiciğim var! Yani oyuncak kedim. İki koltuğun arasında oturuyor. Onu çok seviyorum ve yanımda olması beni çok rahatlatıyor. Daha önce gece yanımda duruyordu, şimdi arabada duruyor. Kediciğim dışında nazar boncuklarımın orada olması da beni çok memnun ediyor. Beni seven arkadaşlarımın verdiği nazar boncuğu çeşitlerini dikiz aynama astım. Dualarım var. Onların orada olması da beni çok mutlu ediyor. Aracımın içi hakikatken çok şirin gözüküyor ve evim gibi. Arkada sürekli spor eşyalarım duruyor, ama direksiyonun başına geçtiğim anda dünya benimmiş gibi oluyor. Mesela podyumda da onu hissediyorum.
Buarada aracıma bindiğin zaman göreceksin dikiz aynamda asılı olan nazar boncukları ve dualarım konsola sürekli çarpıyor. Aracıma binen birkaç kişi bana bu sese nasıl katlanıyorsun dediler ama onları oraya annem asdı ve şekli şemali değiştiği zaman uğuru değişecekmiş gibi geliyor bana. Nazar boncuklarım ve duaların dışında bir de uğur böceğim var.