Otomobil Elektrikli değil ‘melez’

Elektrikli değil ‘melez’

16.02.2009 - 00:40 | Son Güncellenme:

Herkes onu gördüğünde “Aaaaaa, elektrikli araba!” dedi. Her durakta açıklamaya çalıştık... Eh, onun sayesinde biz de kısa süreliğine “yıldız” olduk

Elektrikli değil ‘melez’

Toyota’nın ilk kez 1997 yılında Japonya’da, daha sonra da 2001’de Amerika ve Avrupa pazarlarına sunduğu ilk seri üretim hibrit aracı Prius, belki üreticisinin bile beklemediği bir ilgiyle karşılandı. Bugüne kadar 1 milyon adet barajını geçen, kimi zaman uğruna sıra beklenen Prius, kısa bir süredir özellikle İstanbul yollarında da dolaşmaya başladı.
Her ne kadar ömrünün sonuna gelmiş ve yerini yenisine bırakacak olsa da, onlardan birini İstanbul sokaklarında dolaştıranlar arasında yer aldım. Biraz talep, biraz da fiyatının yüksekliği ve vergi desteği bulunmaması nedeniyle Türkiye’ye getirilemeyen Prius’la İstanbul sokaklarında dolaşmak, açıkçası farklı bir deneyimdi kuşkusuz. Zira, ilk etapta sanatçısından sporcusuna Türkiye’nin ünlü şahsiyetlerine kullandırılan Prius’un direksiyonuna geçtiğimde, birkaç günlüğüne de olsa onun sayesinde “ünlü gibi” karşılandım...

Herkesin fikri var
Dediğim gibi, aracın Türkiye’de tamamen yenilenen modeli satılmaya başlanacak. Bu biraz da alıştırma turları. O yüzden aracın boyu, posu ve tipiyle ilgili pek bir şey anlatmaya gerek yok.
Ancak Prius’un asıl önemli özelliği yani “karakteri”, pek çok insan tarafından biliniyormuş ya da öğrenilmiş de haberim yok. Hoş, çok yazıp çizdik, ama yine de yaklaşan ve görenlerin en azından araçla ilgili bir fikri olması hoşuma gitti. “Elektrikli araba bu, değil mi?” diye yaklaşan meraklılara, elbette onun “melez” olduğunu anlatmam gerekti, ama olsun.
“Şimdi aslında hem elektrikli hem de benzinli. Yani iki motoru var. Ama elektrikle de gidiyor, doğru” diye başladığım açıklamaların sayısı bir hayli oldu.
İnsanların yüzlerinde, belki de anlatma biçimimden olsa gerek, biraz “mat” bakışlar belirse de, tahminimce onların gözü hâlâ Prius’un üzerinde bir “elektrik fişi” aramakla meşguldü.


Ekran delisi olmak

Haberin Devamı

Prius’un bu çift karakterine alışmak insanda ilk başta tedirginlik yaratabiliyor. Örneğin ilk çalıştırmada hiçbir ses gelmemesine. Çünkü o zaman sadece elektrik motoru çalışıyordu.
Ancak asıl takıntıyı, orta konsoldaki gösterge yaratıyor. Prius’un o anda hangi motoru kullandığını gösteren ekran, “Lost” gibi bağımlılık yapıyor. Tabii gaz pedalına da ona göre basıyorsunuz. Çünkü “Akü göstergesini tam dolu yapacağım” gibi bir iddiaya girdiğimde, ideal tüketim değerlerine ulaştığımı fark ettim. Dikkatli kullanımla 100 km’de ortalama 4.3 lt harcıyor.
Prius, güç gerektirmeyen yerlerde elektrik motoruyla çalışıyor. Hızlanmalarda ve akülerdeki güç azaldığında benzin motoru devreye giriyor. Yokuşlarda ve güç gereken yerlerde iki motor birarada çalışıyor. Yokuş aşağı gazdan ayağınızı çektiğinizde ve benzinli motorun çalıştığı anlarda aküleri şarj oluyor. İşte bunların hepsi de, o ekranda görünüyor...