Otomobil Station kalıpları ona dar!..

Station kalıpları ona dar!..

30.06.2006 - 17:36 | Son Güncellenme:

Peugeot’nun yeni 407’sinin station versiyonunu daha ilk gördüğünüzde, onun farklı dünyadan geldiğini düşünüyorsunuz. Çünkü stationdan öte...

Station kalıpları ona dar..

Levent KÖPRÜLÜ

Station kalıpları ona dar..

İşte ben, bu olayla bitmiş durumdayım! Yani cam tavanla... Zira bu cam tavan olayı, benim gibi sunroof hastası bir sürücü için, romantizmi yerde ararken gökte bulmak gibi bir şey. Hele de yağmur varsa... O “tıpırtılar" ile birlikte insanın canı ya kenara çekmek ya da deniz kenarında mola vermek ve her iki güzelliği, hafif bir müzik eşliğinde özümsemek istiyor. Yaşasın romantizm!..
Evet, bu romantizm damarı kabartıcı olay, 307 SW’da da başıma gelmişti. Tarih, 407 SW ile tekerrür etti sayın okuyucular... İzin verirseniz tavanın koruyucusunu kapatıp, gerçek dünyaya dönmek istiyorum!
407 SW’nin, sıradan bir stationwagon gibi olmadığını, ilk bakışta söyleyebiliriz. Yani, genel kanıya uyarsanız, yürüyen bir eşya dolabı değil, “sportif bir wagon otomobil" diyebileceğimiz türden. Tasarımı, sedan kardeşi kadar radikal. Ferrari’yi anımsatacak geniş ağızlı burun, klasik dışı bir arka tasarım... Arka yan camlar, tıpkı eski Amerikanlar gibi “köşeyi dönmüş" bir formda. Yine Amerikanvari şıklıkla arka bagaja, sadece arka camı açarak da ulaşmak mümkün. Tavandaki eşya barları ise araca hoş bir görünüm veriyor. Zaten önden bakınca bunları görmeseniz, SW olduğunu anlamanız zor.
Tavan meselesi...
Sedanla aynı altyapıya sahip olsa da, ondan 87 mm. daha uzun. Ayrıca tavan barları nedeniyle 39 mm. daha yükselmiş. Bagaj olarak bakıldığında sadece 23 litre fazlalık bulunurken, yükleme eşiği SW’da daha alçak. Ayrıca arka koltukları yatırınca elde edilen düz zeminle birlikte 1365 lt. bagaj hacmine ulaşılıyor. Bagaj tabanına bir ağ konulmuş ki, bu, küçük eşyaların arkada oradan oraya savrulmasını önlüyor. Arka bagaj kapağını kaldırdığınızda sadece bagajın içinde değil, kapakta da bir lamba yanıyor. Bu da geceleri işe yarıyor. Sadece bu versiyona özgü cam tavandan girişte bahsetmiştim. Daha fazla anlatmaya gerek var mı bilemiyorum. Ancak arka koltuğun üzerine kadar ferah bir tavan ve mekan yarattığı gerçek. Bununla birlikte, aracı makam otomobili olarak da kullanmak mümkün. Çünkü ön yolcu koltuğu, tamamen yatırılıp, masa niyetine eşya konulacak şekile geliyor. Arka kapılarda cam için güneşlikler var. Yine arka koltuğun orta kısmındaki kol dayama yerindeyse bardak gözleri de olan kapaklı bir saklama bölümü mevcut. Zaten araçta torpido, kapı içi cepleri derken bolca saklama yeri var.
Malzeme kalitesi gayet iyi olan aracın iç mekanında, çift renkli kokpit, insanın içini açıyor (Bir iç açılması tutturduk ama, hayırlısı!).

Motor ve performans
Gelelim aracın motor ve performans uyumuna. 2.2 lt. 160 HP motor, manuel kullanıma da olanak sağlayan dört kademeli otomatik vites kutusuyla sunulmuştu test aracımızda.
Bu motor, normalde canlı. Sadece otomatik vites kutusunun dört ileri olmasından kaynaklanan bir “rehavetö yaşıyor. Yüksek devirlere çıkıldığında daha verimli olan motor, aracı 200 km/s civarında hıza ulaştırıyor. Biz, aradaki performans ataklarımızla birlikte 100 km’de 10.5 lt. civarında tükettik. Tabii, 90 km/s sabit hızda, otoyolda giderseniz, daha düşük değerler görebilirsiniz. Aracın yol tutuşu ise, amortisör ayarları ve ESP sayesinde gayet iyi.
Peki araçta neler var? Aslında uzayıp giden bir liste mevcut, ancak bir özet geçelim... ABS+EBD, AFU (Acil Fren Destek Sistemi), ESP, ASR (Çekiş Kontrol Sistemi), sürücü+yolcu, yol, perde ve diz havayastığı, lastik basınç uyarı sistemi, Cruise Control (Hız Sabitleme Sistemi), far ve yağmur sensörü, elektrikli ve ısıtmalı aynalar, çift bölgeli otomatik klima, soğutmalı, kilitli ve aydınlatmalı torpido gözü, direksiyondan kumandalı radyo/CD çalar, bagaj filesi... Ne özet oldu ama...  (2004)