Uzun yolda insan ne ister?

Neyse, konuyu dağıtmanın anlamı yok. Ben de geçtiğimiz günlerde iki günlüğüne aracımla seyahat edenler kervanına katıldım. Nitekim bu seyahat, biraz "kompakt" ölçülerdeydi. Yani bir gece kalmak uğruna, iki günde toplam 1500 km katetmiştim. "Otomobille gitmek şart mıydı?" derseniz, evet öyleydi!

Tabii iki günü ve 20 saati direksiyon başında geçen biri olarak, ister istemez gözüm, daha bir dikkatle baktım yollara. Böylelikle de yazının başlığı çıkıverdi.

Bir kere yola çıkmadan önce insan "herşeyi" istiyor. Tıpkı hamile kadınlar ya da aç karnına markete alışveriş için gidenler gibi. Her türlü içecek, sakız, bisküvi çeşitleri, belki gofret, yaz meyvalarından tercihan kiraz ya da erik, kaset-CD (müzik sisteminize göre tabii), yastık, güneşlik ve diğerleri... Bunun yanında çakmaktan güç alan kahve ısıtıcısı ya da termosta çay da unutulmamalı!

Şayet gideceğiniz güzergaha pek de aşina değilseniz, o zaman bir harita ya da önceden tutulmuş notlar, kesilmiş gazete kupürleri ediniyorsunuz. Yola çıktıktan sonra...

İşte bu noktada aradığınız, istediğiniz şeylerin listesi uzuyor. Gece araç kullanıyorsanız yollarda şerit ve virajları gösteren levhaları arıyorsunuz. Allah için, karayolları İstanbul-Antalya güzergahında hemen her viraj öncesi bir levha koymuş, çok iyi çalışmış. Zira bunlar olmasa, "zifiri karanlıkta" viraj bulmak zorlaşabiliyor. Cama yapışan sinekleri temizleme niteliğine sahip cam yıkama şampuanı-iyi silecekler, o da olmazsa bagajda bir şişe su-sünger, ıslak mendil-kağıt mendil çiftlerini istiyorsunuz.

Yeri gelmişken, gideceğiniz yolun mümkünse yeni yapılmış duble yol olmamasını istiyorsunuz. Bunu önleyemiyorsanız, önünüzde kamyon ya da otobüs olmamasını istiyorsunuz. Çünkü camda çatlak ve taş izlerinin haddi hesabı yok! Ve kahve molası vereceğiniz iyi bir mekan, temiz tuvalet...

İyi yolculuklar!