Pazar 1071 rakımlı tepede cumhurbaşkanlığı savaşları

1071 rakımlı tepede cumhurbaşkanlığı savaşları

06.07.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Bugünlerde herkes 10 Ağustos’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerini konuşuyor. Favori isim Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısında CHP ve MHP’nin “çatı adayı” Ekmeleddin İhsanoğlu var. Üçüncü cumhurbaşkanı adayımız ise HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Bu üç aday Türkiye Cumhuriyeti’nin 12’inci cumhurbaşkanı olmak için seçim çalışmalarına başlamış, ülkeyi dolaşırken biz de cumhuriyetin kuruluşundan itibaren Mustafa Kemal Atatürk’le başlayan cumhurbaşkanlığı tarihimize baktık

1071 rakımlı tepede cumhurbaşkanlığı savaşları

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK (29 Ekim 1923-10 Kasım 1938)

Haberin Devamı

Cumhuriyet’i ilan etmesinden vefatına dek...

29 Ekim 1923’te, cumhuriyetin ilan edildiği günün akşamı, saat 20.45’te cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. Üye sayısı 287 olan Meclis’teki salt çoğunluğu
144 milletvekili oluşturuyordu. Oylamaya katılan
158 milletvekilinin tümünün oyunu alan Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı seçildi. Bu seçim 1921 Anayasası’nın hükümlerine göre yapıldı.
İkinci cumhurbaşkanlığı seçimi ise 1927 yılındaki genel seçimin ardından 1 Kasım 1927’de yapıldı. Meclis’in üye sayısı 316’ydı ve seçilmek için gerekli
salt çoğunluk ise 159’du. Mustafa Kemal oylamaya katılan 288 üyenin tamamının oyunu aldı. Böylece ilk turda ikinci kez cumhurbaşkanı seçildi. Atatürk’ün üçüncü kez cumhurbaşkanı seçilmesi ise 1931’de oldu. 25 Nisan 1931’deki genel seçimin ardından
4 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde oylamaya katılan 289 üyenin tamamının oyunu aldı.
8 Şubat 1935’teki genel seçimin ardından 1 Mart’ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde Meclis’in üye sayısı 399’du, oylamaya 386 üye katıldı,
Mustafa Kemal tüm oyları alarak dördüncü
kez cumhurbaşkanı seçildi.

Haberin Devamı

İSMET İNÖNÜ (11 Kasım 1938-22 Mayıs 1950)
İnzivaya çekildiği bir süreçte seçildi


10 Kasım 1938’de Mustafa Kemal Atatürk vefat edince, TBMM ertesi günü toplanarak cumhurbaşkanlığına İsmet İnönü’yü seçti. Atatürk ile İnönü’nün arası son yıllarda açılmıştı. Atatürk vefat ettiğinde başbakanlık koltuğunda Celal Bayar oturuyordu. Atatürk’ün yakın çevresinde bazı gruplar İnönü’nün cumhurbaşkanı olmasına karşı çıkıyordu. Koltuk için İnönü’yle beraber üç isim öne çıkıyordu: Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, Celal Bayar ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya. Çakmak ile Bayar, cumhurbaşkanlığı için ısrarcı olmadı. İnönü aslında inzivaya çekildiği bir süreçte seçildi.
Bu seçimde Meclis’in toplam üye sayısı 399, salt çoğunluk ise 200. 11 Kasım’da Meclis’te yapılan seçimde İnönü oylamaya katılan 348 üyenin tamamının oyunu aldı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci Cumhurbaşkanı oldu ve bu görevini daha sonraki dönemlerde de seçilerek 1950 yılına kadar sürdürdü.
Rakibi: Mareşal Fevzi Çakmak
İnönü’nün dördüncü kez seçildiği 1946’daki
seçim farklıydı. Çok partili siyasi hayata geçilmişti.
5 Ağustos’taki cumhurbaşkanlığı seçimi ilk kez birden fazla aday ile yapılıyordu. İnönü oylamaya katılan 451 milletvekilinin 388’inin oyunu aldı ve cumhurbaşkanı oldu. Mareşal Fevzi Çakmak 59 oyda kaldı. DP milletvekili Yusuf Kemal Tengirşenk’e ise 2 oy çıktı.

Haberin Devamı

CELAL BAYAR (22 Mayıs 1950-27 Mayıs 1960)
DP’liler ayağa kalkmadı, CHP’liler alkışlamadı


14 mayıs 1950’de Türk siyasi hayatında yeni bir dönem başladı. Seçimde oyların yüzde 55.2’sini alan Demokrat Parti, seçim sistemi nedeniyle oy oranının çok üstünde milletvekili çıkardı. 487 milletvekilinin 416’sı DP’dendi. Aynı yıl DP’nin bir numaralı kurucusu Celal Bayar, 387 oy alarak cumhurbaşkanı seçildi. Bayar’ın seçildikten sonra Meclis’e gelişi sırasında
tuhaf bir durum ortaya çıktı. DP’li vekiller, 1946’daki seçimden sonra İnönü’nün Genel Kurul’a girişi sırasında ayağa kalkmamıştı, bu sefer de Bayar’ın girişi sırasında kalkmadılar ve onu oturarak alkışladılar. CHP’liler ise devlet gelenekleri çerçevesinde ayağa kalktı ama alkışlamadı. 1954 ile 1957 seçimlerinden sonra yapılan iki cumhurbaşkanlığı seçiminde de Bayar cumhurbaşkanı seçildi.
Köşk’ten indirilen cumhurbaşkanı
27 mayıs 1960’da askeri darbe oldu. Darbeyi yapanların hedeflerinden biri de Çankaya Köşkü’ydü. Tutuklanmaya karşı direnen Celal Bayar tartaklanarak bindirildiği askeri araçla Harp Okulu’na götürüldü. Kurtuluş Savaşı’nın Galip Hocası, Atatürk’ün Başbakan’ı, İş Bankası’nın efsanevi kurucusu, Köşk’ten zorla indirilen ilk cumhurbaşkanı olarak tarihe geçti.
15 Eylül 1961’de Yassıada’daki mahkemede idama mahkum edildi. Yaşı nedeniyle cezası müebbet hapse çevrildi. 7 Kasım 1964’te hastalığı nedeniyle tahliye edildi. 7 Temmuz 1966’da ise dönemin cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından affedildi. Milli mücadeleye katılmış ve Atatürk tarafından başbakanlığa getirilmiş bir ismi ipe göndermeye darbeciler bile cüret edemedi.

Haberin Devamı

CEMAL GÜRSEL (27 Mayıs 1960-28 Mart 1966)
“Paşa’nın karşısında başka bir adaylığa asla müsaade edemeyiz”


27 Mayıs 1960 günü gerçekleştirilen askerî müdahaleden hemen sonra MBK’nın (siyasi iktidarı ele geçiren Milli Birlik Komitesi) başına Cemal Gürsel getirildi. 28 Mayıs’ta hükümet başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri Başkomutanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı yetkilerini üstlenerek yeni hükümeti kurdu.
Darbenin ardından ilk cumhurbaşkanlığı seçimi
26 Ekim 1961’de yapıldı. Gürsel’in, askerin içindeki adı “Aga Cemal”di. AP Senatörü Profesör Ali Fuat Başgil’in adaylığı dengeleri sarsıyordu. Hikmet Özdemir’in “Devlet Krizi” kitabında yer alan bilgilere göre Ali Fuat Başgil, bir akşam Başbakanlık’a davet edildi. Davet edenler Orgeneral Fahri Özdilek ile Orgeneral Sıtkı Ulay idi. Ulay, mesajını açıkça verdi: “Adaylığınızı geri almanız lazımdır. Cemal Gürsel Paşa’nın karşısında başka bir adaylığa asla müsaade edemeyiz.” Fahri Özdilek ise kendisine suikast düzenlenebileceği ihtimalini “Biz size cuntadan aldığımız emri tebliğ ediyoruz. Kabul etmemek size aittir. Fakat kabul etmediğiniz takdirde size hayatınızı garanti edemeyiz. Bunu söyleyelim” diyerek açıkça dile getirdi.
Sabaha karşı Ankara’dan kaçtı
Başgil, o gecenin sabahında saat 5.15 sıralarında taksi ile Ankara’dan İstanbul’a yola çıktı. Adaylıktan çekilmekle kalmadı, senatörlükten de istifa etti. Meclis’teki oylamaya 607 üye katıldı ve 434 oy alan Gürsel, ilk turda üçte iki çoğunluğu sağlayarak cumhurbaşkanı seçildi.

Haberin Devamı

CEVDET SUNAY (28 Mart 1966-28 Mart 1973)
Genelkurmay Başkanlığı’ndan Köşk’e geçme geleneğini başlattı


Gürsel 25 Mart 1966’da komaya girdi. Tıbbi rapor üzerine Meclis, cumhurbaşkanlığı seçimi kararı aldı.
28 Mart 1966’da yapılan seçimde oylamaya 532 üye katıldı ve Cevdet Sunay, ilk turda üçte iki çoğunluğu sağlayarak 461 oyla seçildi. Alpaslan Türkeş’e ise
11 oy çıktı. Sunay, Genelkurmay Başkanlığı’ndan cumhurbaşkanlığına geçen ilk komutan oldu. Böylece askeri vesayet sistemi çerçevesinde Genelkurmay Başkanlığı’ndan Köşk’e çıkışın yolu daha sonra bir gelenek haline dönüştürülmek istenecekti.

FAHRİ KORUTÜRK (6 Nisan 1973-6 Nisan1980)
Demirel ve Ecevit’in direnci sayesinde...

Sunay’ın görev süresi 28 Mart 1973’te dolacaktı. 27 Mayıs’ın yeniden şekillendirdiği devletteki güç dengesi içinde yeni bir gelenek, cumhurbaşkanlarının genelkurmay başkanlığı yapmış askerlerden seçilmesi geleneği oluşmaya başlamıştı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Faruk Gürler’in niyeti Sunay’dan sonra cumhurbaşkanı olmaktı. 5 Mart 1973’te emeklilik dilekçesini vererek Genelkurmay Başkanlığı’nı bıraktı. Cumhurbaşkanı Sunay,
Gürler’i kontenjan senatörü olarak atadı. Böylece Gürler’in aday olmasının önü açıldı.
Genelkurmay’dan Köşk’e
çıkma geleneği yıkılıyordu
13 Mart günü Meclis’te yapılan ilk oylamada üniformalılar hakimiyeti vardı. Bazı subaylar Meclis koridorunda Ecevit’e omuz attı. Ancak dönemin AP Genel Başkanı Süleyman Demirel ile CHP lideri Bülent Ecevit’in direnci, Gürler’in cumhurbaşkanı seçilmesini engelledi. Böylece oluşmaya başlayan Genelkurmay’dan Köşk’e çıkma geleneği yıkılıyordu. Gürler, seçimde ancak 175 oy alabilmişti. Gürler’in seçilemeyeceği anlaşılınca Sunay’ın Köşk’teki görev süresinin uzatılması formülü gündeme geldi. Ancak bunu sağlayacak anayasa değişikliği Meclis’te bir oy farkla reddedildi.
Sonunda kontenjan senatörü olan emekli Oramiral Fahri Korutürk ismi üzerinde uzlaşma sağlandı. Korutürk, 6 Nisan 1973 tarihinde cumurbaşkanlığına seçildi. Son oylamada Korutürk’e 365, Gürler’e 87 oy verilmişti.

KENAN EVREN (9 Kasım 1982-9 Kasım 1989)
Ajda Pekkan’ı da aday gösterdiler


Korutürk’ün görev süresi 23 Mart 1980’de sona erdi. Ancak Meclis 115 tur oylamaya rağmen bir türlü cumhurbaşkanını seçemedi. Oylamalar trajikomik bir hal almıştı. Pusulaya Ajda Pekkan’ın adını yazan vekiller bile vardı. Kürt siyasetinin önemli isimlerinden biri olan Mardin milletvekili Nurettin Yılmaz aday olmuş ve 80 oy almıştı. 12 Eylül 1980’de gerçekleşen darbenin gerekçelerinden biri de bu durum, Meclis’in cumhurbaşkanını seçememesi olacaktı.
“Sayın Cumhurbaşkanım tuvaleti temizleyin!”
80 oy alan Nurettin Yılmaz darbeden sonra Diyarbakır Cezaevi’ne götürüldüğünde “Ooo Kürdistan Cumhurbaşkanı geldi” diye alaylı bir dille karşılandı. Lağım dolu hücrelerde işkence gördü. “Sayın Cumhurbaşkanım tuvaleti temizleyin” denerek kendisiyle alay edildi.
Darbeden sonra 9 Kasım 1982’de anayasa referandumu yapıldı. Kenan Evren, halkoylaması sonucu kabul edilen anayasada yer alan geçici madde kapsamında cumhurbaşkanı seçildi. Böylece ilk kez Meclis tarafından seçilmeyen cumhurbaşkanı oldu.

TURGUT ÖZAL (9 Kasım 1989-17 Nisan 1993)
“Çankaya’nın şişmanı”


Evren’den sonra 31 Ekim 1989’da Çankaya seçimi yapıldı. Meclis üye sayısı 450, üçte iki çoğunluk 300, salt çoğunluk ise 226’ydı. Turgut Özal, üçüncü turda salt çoğunluğu aşarak ANAP milletvekillerinin oylarıyla cumhurbaşkanı seçildi. DYP lideri Süleyman Demirel ile SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, Özal’ın Köşk’e çıkmasına karşı sert muhalefet yürüttü. Muhalefet, Özal’a, “Çankaya’nın şişmanı” lakabını taktı. ANAP Genel Başkanı seçilen Mesut Yılmaz başbakan olunca Özal ile ters düştü. Özal, Köşk’ten inerek, yeni bir parti kurmayı planlıyordu. Ancak buna ömrü yetmedi.

19 yıl sonra mezarı açıldı
Özal’a başbakanlığı döneminde ANAP kongresinde silahlı suikast düzenlenmişti. Cumhurbaşkanı iken ani vefatı da şüphe uyandırdı. Devlet Denetleme Kurulu’nun
2012 yılındaki raporunda ölümü şüpheli bulunarak otopsi yapılması istendi. Bunun üzerine Özal’ın mezarı 19 yıl sonra açıldı. Mezarı açanlar şaşırmıştı; Özal’ın naşının büyük bir kısmı hiç bozulmamıştı. Adli Bilimler Uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy bunu yağ dokusuna bağladı. Alınan dokular üzerinden yapılan analizlerden yola çıkılarak yazılan raporda “Özal’ın zehirlenerek öldürüldüğü konusunda kesin bulguya varılamadığı” belirtildi.

SÜLEYMAN DEMİREL (16 Mayıs 1993-16 Mayıs 2000)
Yıllarca savaştığı solun desteğiyle seçildi


Özal vefat edince dönemin Başbakanı Süleyman Demirel cumhurbaşkanlığına aday oldu. Demirel yıllarca mücadele ettiği CHP’nin devamı olan SHP’nin desteğiyle cumhurbaşkanı seçilecekti. 16 Mayıs 1993’te üçüncü tur oylamada 244 oyla cumhurbaşkanı oldu.
“Çiller’i bayan olmasa pencereden atardım”
Demirel cumhurbaşkanı olunca baba-kız ilişkisi yaşadığı, siyasete soktuğu isimlerden biri olan ve dönemin başbakanı Tansu Çiller’le arası bozuldu. Faruk Bildirici “Maskeli Leydi” kitabında bu baba-kız kavgasını şöyle anlattı: “Çiller, Devlet Bakanı Münif İslamoğlu’nu yanına alıp Köşk’e çıktı. Demirel’den seçim yasasını veto etmemesini istedi. İkna edemediğini görünce İslamoğlu’na dönerek, ‘Bizi Sayın Cumhurbaşkanı ile baş başa bırakır mısınız?’ dedi. İslamoğlu dışarı çıktıktan sonra Çiller, Demirel’e ‘Siz bizim seçim kaybetmemiz için uğraşıyorsunuz ama bu kanunu veto ettiğiniz takdirde ben de sizin görev sürenizi tartışmaya açar, kısalması için çalışırım’ dedi. Sinirlenen Demirel ‘Ben kanunsuz iş yapmam. Çık dışarı!’ dedi. Çiller neye uğradığını anlayamamıştı. Veda bile etmeden çıktı. İslamoğlu ile birlikte Başbakanlık Konutu’na yöneldiler. Çiller önde, İslamoğlu arkada hızla kapıları geçtiler. Salona girer girmez Çiller hıçkırıklara boğuldu. İslamoğlu ertesi gün Cumhurbaşkanı’nı arayıp veda etmeden ayrılmasından ötürü özür dilerken görüşme sonrasında yaşadıklarını aktardı. Demirel de Çiller’in kendisini tehdit ettiğini anlattı. Sinirlerine güçlükle hakim olmuştu: ‘Doktor, karşımda bu hareketi yapan kişi bir bayan olmasaydı, pencereden aşağı atardım’ dedi.”

AHMET NECDET SEZER (16 Mayıs 2000-28 Ağustos 2007)
Beş liderin uzlaşmasıyla seçildi


2000 yılında görev süresi sona eren Demirel’in niyeti, 5+5 formülü çerçevesinde yeniden Köşk’e çıkmaktı. Ancak Meclis’te “oyun içinde oyun” olarak tabir edilen kulisler sonucunda anayasa değişikliği kabul edilmedi. Demirel, Güniz Sokak’a döndü. 1973’te tutmayan Muhittin Taylan formülü Ecevit’in girişimi üzerine 2000 yılında hayata geçirilecekti. DSP, MHP, ANAP, DYP ve FP, Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer’in ismi üzerinde uzlaştı. Sezer, beş liderin imzası ile aday gösterildi ve 5 Mayıs 2000’de üçüncü turda 330 milletvekilinin oyunu alarak cumhurbaşkanı seçildi.
Bir kitapçık fırlattı, büyük bir ekonomik kriz çıktı
Sezer’i öneren ve seçilmesinde birinci derece etkili olan isim dönemin başbakanı Bülent Ecevit idi. Sezer, 2001 yılındaki Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, Ecevit’e anayasa kitapçığı fırlattı. Ecevit toplantıyı terk etti. Basına açıklama yaptı. Bu açıklamanın ardından borsa çöktü, döviz
olağanüstü bir artış gösterdi.
Büyük bir ekonomik kriz başladı.

ABDULLAH GÜL (28 Ağustos 2007 -...)
En zorlu seçim süreci

Sezer’in görev süresinin sona ermesinden bir ay önce 16 Nisan 2007’de cumhurbaşkanlığı seçim süreci başladı. Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, adayının Abdullah Gül olduğunu 23 Nisan 2007’de açıkladı. Meclis’in üye sayısı 550, üçte iki çoğunluk 367, salt çoğunluk ise 276’ydı. Ak Parti’nin milletvekili sayısı 363’tü. Gül üçüncü turda rahatlıkla seçilebilirdi. Ama Yargıtay Onursal Başkanı Sabih Kanadoğlu, Meclis’in toplantı yeter sayısının
367 katılım ile sağlanacağı tezini ortaya attı.
Eşi türbanlı diye...
27 Nisan 2007’de Meclis, ilk tur seçim için 361 üye ile toplandı. Gül, 357 oy aldı. Yani ilk turda seçilmek için gerekli oydan 10 eksik. Aynı akşam tarihe e-muhtıra olarak geçecek açıklama Genelkurmay’ın internet sitesine kondu. Anayasa Mahkemesi kararı öncesi bu muhtıra dikkat çekiciydi. Anayasa Mahkemesi, 1 Mayıs 2007’de Meclis’in toplantı yeter sayısının 367 olması gerektiği yönünde karar aldı. İlk tur oylamayı iptal etti. 6 Mayıs’taki toplantıda da 367 sağlanamayınca Meclis toplanamadı ve Gül adaylıktan çekildi. Asker ve bürokrat vesayetine dayalı sistem, eşi türbanlı birinin Köşk’e çıkmasını istemiyordu.
3 Mayıs’ta erken seçim
kararı alındı.
22 Temmuz’daki milletvekili genel seçimi yapıldı. Ak Parti 341, MHP 71 milletvekili çıkardı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli oylamaya katılacağını açıkladı. 367 engeli aşılmıştı. Gül, 28 Ağustos’taki üçüncü tur oylamada 339 oy alarak seçildi. n

İlk kez halkın?oyuyla seçilecek

11’inci cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün görev süresi 28 Ağustos’ta sona erecek. 10 Ağustos’ta yapılacak seçimde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ilk defa halkın oyuyla seçilecek. Adaylar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP ile MHP’nin çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş. Birinci turda bir aday yüzde 50’nin üzerinde oy alamazsa ikinci tur
24 Ağustos’ta olacak. Halk bu sefer son iki adaydan birini seçmek için sandığa gidecek.