Pazar 20 salonda aynı anda psikoloji konferansları

20 salonda aynı anda psikoloji konferansları

26.06.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Temmuz ayında dünyanın dört bir yanında 3 bin psikolog İstanbul’a geliyor. Avrupa Psikoloji Kongresi’nde politik psikolojiden aşk ve ilişkilere kadar her şey konuşulacak

20 salonda aynı anda psikoloji konferansları

Avrupa Psikoloji Kongresi’nin 12’ncisi Türkiye’de yapılacak. Bu cümle sizde gereken heyecanı yaratmadıysa muhtemelen olayın çapıyla ilgili bilgilenmeye ihtiyacınız var. Bu, Psikoloji Dernekleri Federasyonu (EFPA)’nun iki yılda bir düzenlediği, muhtelif ülkelerin ev sahibi olmak için çılgınca kulis çevirdiği, psikoloji camiasının kalbinin attığı, bu alandaki en büyük organizasyon.
EFPA adına Türk Psikologlar Derneği tarafından düzenlenen kongrenin başkanı, Bahçeşehir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Canan Ergin’le, organizasyonun başlamasına bir hafta kala üç yıla yayılan hazırlık sürecini ve bu kongrenin önemini konuştuk. 4-8 Temmuz arası, dünyanın dört bir yanından 3 bin psikolog geliyor İstanbul’a. Psikoloji camiasına, akademisyenlere, öğrencilere, “amatör” psikologlara ve her gördüğü psikologdan akıl sorup Güzin Abla muamelesi yapan halkımıza duyurulur...


Bize biraz bu kongrenin kapsamından söz eder misiniz? Niye bu kadar önemli?
İlk defa bu ölçekte bir şey Türkiye’de yapıldığı için psikoloji camiası için çok önemli bu kongre. Sadece Avrupalılar gelmiyor. En önemli Amerikalılar burada, Uzakdoğu burada ve Türkiye’de yapıldığı için İranlı psikologlar da geliyor, Ruslar da geliyor, bölge ülkeleri de geliyor. Çok ilginç bir psikologlar buluşmasına ev sahipliği yapacağız. Lütfi Kırdar’da yapıyoruz ama başvurular o kadar fazla oldu ki, sabahtan akşama 20 salonda paralel oturum yapılıyor olacak. Dolayısıyla Lütfi Kırdar’a sığmadık, Harbiye Askeri Müzesi’ni de aldık. Tabii bunun trafiğini de şu anda gözümün önüne getiremiyorum. 3 bin psikolog
o salondan o salona dolaşıyor olacak.

“Akdeniz’deki komşularımız bu işten hiç hoşlanmamışlar”

Kongrenin Türkiye’de olmasına nasıl karar verildi?
İlginç bir şekilde bu kongrenin Türkiye’ye alınması sürecinde İskandinav ülkeleri çok destek olmuş bize. Akdeniz’deki komşularımız bu işten hoşlanmamışlar. Türkiye çok büyük bir rakip olarak görülüyor. Doğrusu iddialıyız. Türk psikologlarının bu bilim dalına katkısı büyüdü. Bundan önceki kongre Oslo’daydı, ben orada çıkıp “Türkiye’de psikoloji nereye geldi?”nin tanıtımını yaparken
25 ülke içerisinde Türkiye 11’inciydi yayın sıralamasında. Bu iyi bir şey gibi görünebilir ama ben orada söyledim, “Biz bunu beğenmiyoruz” dedim. Çok daha iyi bir yerde olmamız lazım. İşin bir başka boyutu, Türkiye’de çok fazla psikoloji bölümü açılıyor. Bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi, bunu ayrıca konuşmamız lazım. Çünkü belli bir kalitede eğitime sahip olmayan psikolog unvanlı insanların sayısı artarsa da bugün yakaladığımız bu gelişme ve başarı düzeyi geriye gider diye de endişelerim var doğrusu.

“Türkiye gelişmekte olan ülke olduğu için bize indirim var”

Akdeniz’deki komşularımızın niye hoşuna gitmemiş Türkiye’de olması?
Onlar kendileri almak istiyordu. Bu kongrelerin alınması büyük kulis faaliyetleri gerektiriyor. O dönemdeki Türk Psikologlar Derneği başkanı, bazı kıdemli hocalarımız iyi kulis yapmışlar. Sonra bunu kim yapacak kısmında, bende kaldı bu iş. Üç yıldır hazırlanıyoruz. Birinci yıl Oslo’daki kongreye gidip tanıtım yapmamız çok önemliydi. Orada yaz günü de olsa hava kapalıydı. Derken biz İstanbul sunumlarını, Turizm Bakanlığı’nın filmlerini filan gösterince herkes “İstanbul’a gitmeliyim” heyecanına kapıldı.

Kongreyi kimler izleyecek?
Tabii herkes birbirini dinleyecek, tamamen profesyonel bir kongre. Ucuz da değil. Artık kongreler giderek pahalılaşıyor dünyada. Bir de biz tam İstanbul’un merkezinde, dört-beş gün süreyle insanları ağırlayarak bir kongre yapınca bunun maliyeti oldukça yüksek. Ortalama 500 avro civarı bir katılım ücreti var tamamına ve oradaki davetlere, oturumlara, ikramlara katılmanız için.

Tamamen profesyonel dediniz ama diyelim psikolojiye ilgi duyuyorum, gelip izleyebiliyor muyum?
Tabii. Türklere daha ucuz çünkü gelişmekte olan ülke kategorisinde, 250 avro. Komşu ülkeler de öyle.


Avrupa’nın psikologlara ihtiyacı var mı?

Kimler var konuşmacılar arasında?
Örneğin Robert Roe, EFPA’nın başkanı, Hollandalı bir psikolog. Açılış konuşmasını o yapacak ve konuşmasının başlığı “Avrupa’nın psikologlara ihtiyacı var mı?”

Cevap ne olacak acaba?
Her yerin olduğu için Avrupa’nın da fazlasıyla olduğu çıkacak. Önemli konuşmacılardan biri tabii bizim duayen hocamız Çiğdem Kağıtçıbaşı, çok ünlü bir psikolog. Aynı şekilde etik alanında Janel Gauthier, Rainer Silbereisen gibi kişiler, ama bu kongrenin süperstarı kim derseniz bu Philip Zimbardo’dur. Müthiş güzel bir konuşmacı ve özellikle de güç kullanımı üzerine çalışmalar yapıyor, siyasete çok vurguları olabilen bir insan. Konuşması “Kişisel kararlar ve ulusların kaderi üzerinde zamanın gizli etkisi” gibi bir başlık
taşıyor. Çok ilginçtir onun konuşmaları. Burada yelpaze çok geniş, klinik psikolojiden politik psikolojiye, sağlık psikolojisinden sosyal psikolojiye, insan gelişiminden öğrenme ve bellek konularına 28 kategoride bildiriler sunulacak.



“Karşılıklı çekim konularının sonu gelmez”

Aşk ve ilişkiler de konuşulacak mı? Biz en çok onunla ilgileniriz...
Mutlaka var, olmaz olur mu? Özellikle sosyal psikoloji alanındaki çalışmalarda bu karşılıklı çekim konuları her zaman çalışılır, her zaman da caziptir. Sonu gelmez, çalışmakla da bitmez bu iş. Psikoloji bir yanıyla basit bir bilim dalı gibi görünür belki bilmeyen bir kişiye, ne yapıyorlar, insanları inceliyorlar denebilir. Ama dünyanın en kompleks organizmasıyla uğraştığımız için de son derece zor bir iştir. Derinleştikçe işin içinden çıkmakta zorlanırsınız. Bu alanların çeşitliliği de bunu gösteriyor. Artı, bir ucuyla doğa bilimlerine yakın, bir ucuyla da tam bir sosyal bilim. Doğa bilimlerine yakın çünkü biz deneyler yapıyoruz, beyin dalgalarını da çalışıyoruz, tıpçılarla ortak çalışmalar yapabiliyoruz; bir ucu budur, öbür ucu da sosyal etkiler nedir, acaba benim arkadaşımın filanca olması ya da böyle bir ortamda çalışıyor olmam benim şu yaptığım işi nasıl etkiler, ona da bakıyorum.
n Peki, siz hayatınızı her zaman bunları düşünerek mi yaşarsınız. bir psikolog böyle mi yaşar?
Şimdi bir süre sonra onu ayırt etmekte güçlük çekiyorsunuz. Ama insan davranışları konusunda çok dikkatli olduğumu biliyorum. Kendime göre onun neden-sonuç ilişkilerini de düşündüğümü biliyorum ama zannetmeyin bunu düşünüyor olmam her şeyi anlamamı sağlıyor. Sadece düşünüyorum. Çünkü profesyonel olarak ilgilenmek başka bir şey. Bir terapistin kendi görüştüğü kişiyle ilişkisiyle günlük hayatta sizin uyguladığınız amatör psikolog haliniz arasında çok fark var tabii. Ama 30 yıldır bu işi yapan biri olarak ne kadar ben benim, ne kadarı psikolog Canan, doğrusu sınırları bilmiyorum.

Yazarlar