Pazar 20 seyyar satıcı cazcılarla aynı sahneye çıkacak

20 seyyar satıcı cazcılarla aynı sahneye çıkacak

01.08.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Sepetçiler Kasrı’nda, 6 Ağustos’ta düzenlenecek “Seyyar Satıcılar Sahnede” konserinde sokağın emektarları ve müzisyenler birlikte müzik yapacak. Sahneye çıkacaklar arasında eskici, simitçi, yorgancı var

20 seyyar satıcı cazcılarla aynı sahneye çıkacak

Tepebaşı’nda bağırarak satış yapan poğaçacı, Sulukule’nin midyecisi, bohçacı, çiçekçi, at arabalı meyveci... İstanbul’un sokaklarında her gün kilometreler arşınlayan 20 seyyar satıcı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın desteklediği bir proje kapsamında sahneye çıkmaya hazırlanıyor. İsmet Sıral Yaratıcı Müzik Atölyesi’nin (ISMC) düzenlediği 11 günlük festivalin konserlerinden biri olan “Seyyar Satıcılar Sahnede”de satıcılar aynen sokakta olduğu gibi sahnede de “Taşfırın simidi“, “Midye”, “Eskici geldi” diye bağıracak. Ayşe Tütüncü ve ekibi, Ömer Faruk Tekbilek, Ahmet Hacı Tekbilek, Ahmet Özden, Volkan Çanakkaleli ve sekiz kişilik Creative Music Studio Ekibi onlara eşlik edecek. Elektronik, caz ve halk müziği diye bölümlere ayrılacak konserin biletleri Biletix’ten ya da konser günü kapıdan satın alınabilecek.


“Uluslararası müzisyenler sesimi beğenmiş, gururum okşandı”
Şahin Morkoç (23)

-Ardahanlıyım. İstanbul’a geldim geleli sokaklarda çalışıyorum. Önce ayakkabı boyacılığı yaptım. Son birkaç yıldır da simit satıyorum. Benim günüm sabah 5’te başlıyor. Fırından aldığım simitleri tepsime yükleyip yola koyuluyorum. “Taze taşfırın simidi geldi” diyerek sokak sokak geziyorum. Kadıköy’den Bostancı’ya gidip dönüyorum. Acıbadem’de günde ortalama 15 kilometre yürüyorum, belki daha fazla... Günde 100’den fazla simit satıyor, 35-40 TL kazanıyorum.
-Konser maceram “Çok güzel bağırıyorsunuz, sesinizi kaydedebilir miyiz?” diyen öğrencilerle tanışmamla başladı. Sesimi uluslararası müzisyenlere dinletmişler. Onlar da beni beğenmiş. Gururum okşandı vallahi. Konserde heyecanlanıp bağırmayı unutmam inşallah.
-Simitçi arkadaşlarım konsere çıkacağıma inanmıyor. “Yeme bizi. Haydi oradan” dediler.


Arkadaşlarıma konseri anlatıyorum, “Seni kim ne yapsın ya?’ deyip bana inanmıyorlar”
İsmail Yıldırım (47)

-Karabüklüyüm. Üç cocuk babasıyım. 27 yıldır sokak satıcılığı yapıyorum. 22 yıldır Tepebaşı’nda tezgah açıyorum. Günde ortalama 300 poğaça satıyorum, bir günde
50 TL kadar para kazanıyorum. Poğaçalarım hanımın maharetli ellerinden çıkma. Kışın işler daha kesat. Yazın daha iyi.
-Sokakta “Geldi gidiyor eski poğaçacı. Ağlatmayın çocukları” diyerek bağırıyorum. Sahneye 15 yıllık külüstür poğaça arabamla çıkacağım. Sanki Tepebaşı’nda poğaça
satar gibi yapacağım. Sesim güzeldir zaten. Dost meclislerinde, düğünlerde şarkı
söylerim. Arabesk ve halk müziği
parçalarını icra etmeyi severim.
-Arkadaşlara konsere çıkacağım dediğimde “Artık meşhur oldun vallahi” diyorlar. Bu projenin belgeseli de çekildi. Filmimiz de var yani. Ben bunları arkadaşlara anlatınca dalga geçiyorlar. “Seni kim ne yapsın?” diyerek inanmıyorlar bana.


“Sahneye tezgahları ile çıkacak, nasıl satış yapıyorlarsa öyle bağıracaklar”
Sıla Gerbağa
(ISMC Etkinlik Koordinatörü)

Oklumuzun adını aldığı müzisyen İsmet Sıral sokaktaki ve doğadaki seslerden ilham alarak müzik yaparmış. Dere kenarında kurbağa seslerini duyduğunda flütünü çıkarıp onlarla birlikte çalar, saksofonunu baykuş sesiyle akort edermiş. Sokaktaki sesi sahneye taşıma fikri de onun bu anılarından bahsederken oluştu. Ayrıca Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde sokak satıcılarının seslerinin yasaklanması konusu gündemde.
Sokak satıcılarının sesinin kısılmasına
karşıyız. Bu konser de bizim bunu karşı çıktığımızı söyleme biçimimiz.
“Çocuklar ağlamasın” diye bağıran poğaçacıyı tercih ettik
Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümü, İTÜ MİAM ve Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri bir ay boyunca semt semt İstanbul sokaklarını gezdi. Seyyar satıcılarla tanıştı. Seslerini kaydetti. Ardından ben ve Etklinlik Koordinatör Yardımcısı Ege Güngör 1,5 ay kadar daha gezdik. Toplamda 100’den fazla seyyar satıcının sesinden bir arşiv oluşturduk. Müzisyenlerden oluşan bir ekip de bu sayıyı 20’ye indirdi. Özellikle mesleğini çok uzun yıllardan beri sürdüren seyyar satıcıları seçtik. Sadece “Simit, midye” diye bağıranları eledik. Satış yaparken kendine özgü kelimeler kullananları seçmeye dikkat ettik. Mesela “Çocuklar ağlamasın” diye bağıran poğaçacı gibi.
Konser doğaçlama ağırlıklı olacak. Sokak satıcıları hayatlarını nasıl kazanıyorlarsa, sattıkları şey hakkında nasıl bağırıyorlarsa konserde de öyle bağıracak. Zaten tezgahlarıyla birlike sahneye çıkacaklar. Sahneye alışmaları için konser öncesi iki kez prova yapacağız. Onların doğallığının bozulmasını istemiyoruz çünkü.